Anjelika Akbar: “Türkiye’nin çok renkli ve çok yönlü müzik kültürü var”

"İnsanlar ile çok kolay iletişim kuruyorum; besteciliğin getirdiği disiplin ve dikkat, organizasyonda bana kapsayıcı bir yaklaşım sağlıyor."

0

Dünyaca ünlü besteci ve piyanist Anjelika Akbar’la hayata ve müziğe dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

– Merhaba Anjelika Akbar, öncelikle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok seviliyorsunuz. Ülkemizde bu kadar sevilmenizin sırlarını ve tabii ki ülkemiz hakkında görüşlerinizi öğrenmek çok isteriz?

Anjelika Akbar: Merhaba, sevilmenin sırlarını bilmiyorum ama bildiğim şu: Ben, Türkiye’yi ve insanlarını çok sevdim; burada kalmamın tek sebebi bu sevgidir. Yoksa çok geniş olan ailemin birçok üyesi tüm dünyada çeşitli ülkelerde yaşıyor ve beni yıllardır taşınmam için davet ediyor. Ama ben burayı seviyorum ve böyle bir şey düşünmüyorum. Demek ki bu sevgi karşılıklıdır…

– Siz çocuk yaştan beri müziğin içinde olan ve çok önemli projelere imza atmış çok değerli bir isimsiniz; dünden bugüne bir film şeridi halinde kariyerinizi ilk günden son ana geçirseniz, en mutlu olduğunuz ve iyi ki içinde bulunmuşum dediğiniz en özel çalışmanız hangisi olurdu?

A.A.: 4,5 yaşında iken yaptığım ilk iki beste “Şelale” ve “Yunan Dansı”… 5 yaşında iken verdiğim ilk konser… Yaptığım ilk senfonik beste… ”Bestelediğim “Circle of Love” piyano konçertosu ve Boyut Yayın Grubu / ONE’S Media ile ortak olarak halen sürdürdüğüm “Ayvazovski’nin İstanbul’u” projesi…

– 2,5 yaşında iken nota bilen ve piyano çalan Moskova Tchaikovsky Devlet Konservatuarı öğretim üyelerinin dikkatini çekip ve konservatuvar bünyesine dahil edilen bir isim olarak, o günlere döndüğünüzde neler hissetmiştiniz?

A.A.: Çocukluğumda müziğe dair yaptığım her şey beni çok çok mutlu ediyordu. Başka da duygu hatırlamıyorum. Sürekli bayram gibidir. Yeter ki piyano, notalar, plaklar, konserler olsun. Benden mutlu insan bulunamazdı.

– Dünyanın en geniş Ayvazovski dijital koleksiyonu projesi “Ayvazovski’nin İstanbul’u” ve “Pitoresk İstanbul” için dijital sergiler, yayınlar gerçekleştirdiniz ve bu sergi/konser formatındaki çalışmalarınız dünyanın birçok yerinde büyük ilgi gördü. Bizlere bu çalışmanızdan bahseder misiniz?

A.A.: Ortak olarak yola çıktığımız bu projenin sahibi Boyut Yayın Grubu ve ONE’S Media. Projenin genel yayın yönetmeni Bülent Özükan, genel sanat yönetmeni Murat Öneş, ben ise projeye öncelikle besteci olarak katıldım, ama çok kısa zamanda projenin yöneticisi oldum; çünkü müziğin yanı sıra organizasyon konuları ile özel ilgi ve tecrübem var. İnsanlar ile çok kolay iletişim kuruyorum; besteciliğin getirdiği disiplin ve dikkat, organizasyonda bana kapsayıcı bir yaklaşım sağlıyor.

Bu projenin hem sabit sergi, hem de videografik konser formatı var. Könerileri Moskova, Los Angeles, New York, Erivan, Feodosya’da gerçekleştirdik ve turnemiz devam ediyor. Sabit sergiyi ise İstanbul Deniz Müzesi’nde 9 ay boyunca devam ettirdik.

– Anjelika Akbar müziğiyle birçok müzisyene ilham veren önemli bir sanatçı ve şu ana kadar 14 albüm yayımladınız. Ben sizin 2002 yılında çıkan albümünüze hayranım; peki bu albümler içinde sizin en sevdiğiniz çalışmalarınız hangileri?

A.A.: Hepsi çocuklarım; ayrı ayrı severim. Belki en çok Su, Bach A L’Orientale, Raindrops, İçimdeki Türkiyem ve tabii ki Yol Ayrımı.

– Pek çok ulusal ve uluslararası ödülün de sahibisiniz, bu ödüller içinde sizi her yönden en çok heyecanlandıran hangisi oldu?

A.A.: İnsanların müziğimin etkisi ile çıkan gözyaşları. En önemli ödül.

– Siz piyanoya resmen âşık, bizlere piyanonun ruhunu hissettiren ve bu eşsiz enstrümanı sevdiren çok önemli bir isimsiniz. Peki sizin en sevdiğiniz ve ilham aldığınız piyanistler kimler?

A.A.: En çok Svyatoslav Richter.

– Ülkemizdeki müzik kültürü hakkında neler düşünüyorsunuz, özellikle en beğendiğiniz Türk müzisyenler kimler?

A.A.: Türkiye’nin çok renkli ve çok yönlü müzik kültürü var ve her müzik dalında olağanüstü yetenekler… Birçoğunu tanıyorum, hepsini takdir ediyorum.

– Her zaman sürpriz çalışmalar yaparak hayranlarını şaşırtan ve sevindiren bir isim olarak şu sıralar bizleri neler bekliyor?

A.A.: Gerçekten bir sürpriz geliyor ? Bu büyük bir sahne prodüksiyonu olacak. Çok heyecanlıyım bu konuda. Daha fazla ipucu veremeyeceğim.

– Mesela yeni albümünüz olabilir mi?

A.A.: Yeni albümüm ayrıca gelecek. Besteler hazır ve zamanını bekliyor. Ayrıca da yeni bir kitap. Küçücük…

– “Beni Unutma” filmini sevmemizde rolünüz çok büyük, bu çalışma nasıl gerçekleşti bizlere biraz bundan bahseder misiniz?

A.A.: Senaryo beni çok etkiledi. Film müziği dalında çalışmayı çok seviyorum ama senaryo beni etkilemez ise, o çalışmaya girmiyorum. “Beni Unutma” Burak Göral tarafından yazılan çok etkileyici bir hikaye. Gözyaşlarım ile besteledim, seslendirdim, kaydettim. Senaryo ve hikayesi beni gerçekten sarstı.

– Anjelika Akbar için müzik nedir, nasıl bir şeydir, bizlere çok şey kattığınız müziğinizi ve müziği genel olarak tanımlar mısınız?

A.A.: Müzik aşkın bir uzantısıdır… Bir dokunuşudur. Gönül dilidir.

– NouvArt olarak sorularımızı cevapladığınız için size çok teşekkür eder, başarılarınızın devamını dileriz.

A.A.: Ben teşekkür ediyorum.

Gökhan Toker
Önceki İçerikYeraltı Denemesi: Seviş-(tik)mek
Sonraki İçerikErsen Dadaşlar: “Müzik, 70’li yıllarda sevgi, saygı ve dostluk demekti”
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments