Ata Demirer: “Zeki Müren filmi çekilirse oynamaya talibim”

0

Hedefim Sensin filmiyle gündemde olan Ata Demirer, hayatını oynamak isteyeceği ünlü isim sorulduğunda, “Fiziksel olarak oynamam biraz güç ama Zeki Müren olabilir. Belki yaşlılığını… Bir Zeki Müren filmi çekilirse 50 ile 70 arasına talip olabilirim. Çünkü o zaman kilo almıştı” dedi.

Hedefim Sensin senaristi ve filminin başrol oyuncusu Ata Demirer Hadi Be’ye konuk oldu. Demirer, son filmi Hedefim Sensin başta olmak üzere, bilinmeyen yönlerine dair samimi açıklamalarda bulundu. 

Ata Demirer film için bıraktığı bıyığı hakkında gelen youmlardan birisi olan “Bıyığın çok beğenilmiş… Bundan sonra kalacak mı?” sorusuna yanıt verdi: “Gala için değil bu bıyık, ben filmi bitirdim sonra kestim. Kestikten beş, on gün sonra üzülmeye başladım. Alışmışım ya hoşuma gitmiş, şimdiye kadar hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Sakallı, bıyıklı oynadığım filmlerde; mesela Osmanlı Cumhuriyeti’nde padişahı oynarken öyleydim ama tek bıyık ilk kez oluyor, bir eksiklikmiş gibi hissetmeye başladım. Hani şimdi yaşımız da gelmeye başladı, 40’lı yaşlarda başka bir şeye dönüştürüyor bu… Başka bir sinema veriyor, başka bir komedi imkanı da sağlıyor. O yüzden bir süre böyle takılayım diyorum.”

Gökçeada’da film çekildiği için yine “Yemişler, içmişler, gezip tozup film çekmişler” yorumlarına Ata Demirer’in yorumu şu şekilde oldu: “Evet tabii, tatil yapıp oldu, siz öyle bilin. Bizim dünyamızı bilmeyen, herhangi bir sinemada kamera arkasını seyretmeyen, çekim anında orada olmayan bir insan için bizim film çekimlerinin arka tarafı öyleymiş gibi bir his uyandırabilir. Ama keşke dediğiniz gibi olsa… İki buçuk dakikalık bir sahneyi bir günde çekiyorsunuz. Benim her gün uyanma saatim 6, set saatimiz 8, paydos saatimiz gün sonu… “Gün biter, iş biter” bizdeki replik budur. Yani bir sahne için 12 saat çalışıyorsun ve bitiyorsun.”

“Aynı sahneyi defalarca, aynı repliklerle en iyisini bulana kadar çekiyorsun. Bazen bir günde iki sahne çekiyorsun; ikisi ayrı günlerin sahneleri oluyor, kostümleri farklı, hali başka, oyunu başka… Sonra akşam olduğu zaman kendini bir yere atıyorsun, koltuğa bir yemek geliyor, akşam 9,5 – 10’da da uyuya kalıyorsun. Öyle hayal ettikleri gibi bir şey yok yani. Bir de şöyle bir şey var: Hiç kimse sakatlanmamalı; mesela benim yüzümde bir çizik olsa sahne gider. Diyelim ki; o gün repo ve deniz molası verdin, denizde yüzerken bile aklın hep filmde, ayağıma kestane batmasın, başka bir şey olmasın diye düşünüyorsun sürekli…”

“Kendini hiçbir zaman rahat bırakamıyorsun ta ki film bitene kadar… Film bitiyor ama bu durum film bittikten 4-5 gün sonrasına kadar devam ediyor. Çünkü şöyle bir telefon gelebilir; “şu sahneyi çektik, çok da güzel oldu ama atlamışız, o gün arkadan bir tane köpek geçmiş veya o sahne yanmış.” Bu mesela Neşeli Hayat filminin başına geldi, 25 gün önünü bir daha çektiler filmin.”

“O yüzden bıyığını, sakalını kesemiyorsun, yani devamlılık lazım. Ne zaman o telefon gelir ve karşıdaki ses “biz bütün negatifleri kontrol ettik, bütün dijitalleri kontrol ettik, hiçbir problem yok, git tatile” derler, o zaman biter iş. Bunun en tatlı zamanı da gala zamanları… Düğünümüz var şimdi, giydik cicilerimizi, bu gece filmi seyirciye veriyoruz. Artık film seyircinin, bundan sonra film güzel olduysa sevineceğim, kötü olduysa üzüleceğim; vücuttaki tepkimeleri bunlar. Ama şu an artık tatil yapacağız.”

Röportajın boşluk doldurma kısmında “Sinema kariyerimin herhangi bir zamanında mutlaka … nın hayatını oynamak isterdim” sorusuna verdiği yanıt: “Fiziksel olarak oynamam biraz güç ama Zeki Müren olabilir. Belki yaşlılığını… Bir Zeki Müren filmi çekilirse 50 ile 70 arasına talip olabilirim. Çünkü o zaman kilo almıştı. Güreşçilerden düşünüyorum, Koca Yusuf olabilir. Buldum! Bir kurt denizciyi oynamak isterdim, Barbaros Hayrettin olabilir, Turgut Reis olabilir veya bir çökertme hikayesi gibi… 1910’larda, Kurtuluş Savaşı yıllarında geçen bir sürü Zeybek hikayeleri vardır, destanlar vardır; Hekimoğlu, Kerimoğlu, Çökertme hikayeleri falan… Öyle bir baba Zeybek, bir sünger avcısı, bir denizci falan… O tarz bir şey oynamak isterdim.”

Son filmi “Hedefim Sensin”deki karakteri hakkında ise, “Zekeriya Taştan, çiğ köfteyi yarattı yeni baştan. Zekeriya karakteri çok konuşan, işinde usta bir tip, tam bir sokak insanı. İnsanın yüzüne baktığı zaman nasıl bir insan olduğunu anlayacak biri; çünkü sokaktaki insanlara satış yapıyor, onlardan nemalanıyor, ekmek parasını çıkartıyor. Tam bir Beyoğlu çocuğu, Beyoğlu esnafı daha doğrusu. Herhangi bir mecraya bağlı değil, herhangi bir dükkanı yok. Evinde yapıyor, güzelce hazırlıyor, şık giyiniyor, tertemiz, tırnak makasıyla kesiyor tırnaklarını, cilalıyor tepsisini, öyle çıkıyor. Bu adamın küçük dünyasının bir anda paramparça oluşunu seyredeceğiz. Başka bir şeylere dönüşecek.” ifadelerini kullandı.

NTV
Önceki İçerikAhmet Kaya’nın hayatı tiyatro sahnesinde: “Hep Sonradan”
Sonraki İçerikBurcu Tatlıses: “Daha söyleyecek, anlatacak çok şeyim var”
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments