Corona Tacını Sonsuz Birliğe Devrediyor

Samanyolu Galaksisi, Güneş Sistemi’nin Dünya Gezegeni’nde madde boyutunda tezahür etmiş tüm ruhlar olarak farklı farklı yaşam planları içindeyiz. Evrendeki galaksi sayısını ise bilmiyoruz. Yani makro gerçekliğimizi hayal etmemiz şu an için mümkün değil. Kalben idrakte olanlarımız vardır ancak bilimsel bir kaydımız henüz yok. Henüz olmaması ise olmayacağı anlamına gelmiyor. Mutlak ki Gezegenimizin hatta Galaksimizin de bir planı var. Ve hiçbirimiz bu plandan bağımsız değiliz. Ve her şey birbirine görünmez iplerle bağlıyken biz tüm bu planın işleyişinden de sorumluyuz. Aksi halde bu zamanda burada olmayı seçmezdik.

Gezegenimiz dualite, yani ikilik diğer bir deyişle çift kutupluluk üzerine kurulu bir düzende işliyor. Bunu kavramaksa birçok konuya farklı gözle bakmamızı sağlıyor. İnsan da böyle; beden ve ruh yani madde ve mana. Hepimiz beden formunda ruhlar olarak deneyimliyoruz bu alemi. Denge her zaman en büyük gücümüz ve her kavram zıddıyla mana buluyor. Karanlığı deneyimlemeden, aydınlığın içini dolduramıyoruz ya da tam tersi. Hastalık ve şifa da bu bilgiyle çalışıyor çünkü insan böyle öğreniyor. En azından bugüne dek böyle oldu. Belki bu deneyim sonrası farklı açılımlar ve bilinç düzeyleri insan varlığına hediye edilir. Dünyanın düz olduğunu düşündüğü zamanlardan bugünlere gelen insanlık, daha neleri keşfedip şaşıracak yaşayarak öğreneceğiz.

Bedenlenmiş ruhlar olarak, burada olma amacımızla uygun ilerlediğimizde ise potansiyelimizin en üst noktasını deneyimliyoruz. Bunun dünyevi mevki ve madde bilgisiyle de hiç ilgisi yok. Sınav zannettiğimiz tüm bu konular aslında yolun üzerindeki duraklama noktaları yani nefeslenmek, kendimizi dinlemek ve olanı, biteni anlamak üzere oradalar. Sağlık gibi hastalık da bu çift kutupluluk halinin yansıması. Ruh-beden-akıl bütünlüğündeki dengesizliğin sinyali olan hastalık aslında şifalanma çağrısı. Bireysel yaşadığımız her hastalığın özünde nasıl ki ruhumuzun yolculuğundaki zorlanmalar temel sebepse, gezegenimizin tüm bireylerini etkileyen bu salgın da bütünlüğümüzün dengesizliğinin geldiği en üst boyut.

Korku salan ise yeryüzünde bulunan her insan şu an potansiyel bir hasta. Korkunun çöreklendiği yerde ise şifa gizli. Seyirler değişir, bağışıklık güçlüyse sadece taşıyıcı olunabilir gibi detaylar olsa da hepimiz tek yöne bakıyoruz artık. Tek bilgi için televizyon izliyor, sosyal ağlarda geziyor ve paylaşımlarda bulunuyoruz. Aynı umut için dua ediyor, hep birlikte gün sayıyoruz. Şu an bir alarmın uyandırdığı bir gezegen dolusu insanız. Yaşam koşullarımız, eğitimlerimiz, doğduğumuz aileler tüm dünyevi etiketlerimiz önemini yitiriyor. Geriye kalan ve aslolan bu hikayedeki varlığımız oluyor. Her hikayenin de bir kahramanı vardır ve artık kahraman tüm insanlık. Her kahramanın da bir yolculuğu var. Gezegenin sakinleri olarak kahramanın yolculuğuna çıktık. Yol zorlu, uzun ve belirsizliklerle dolu görünse de gayret gösterene ödülü büyük olacaktır. Evet zorlanıyoruz ama yeni ve daha iyi bir deneyim için bu zorluk. Bu hastalık deneyimini de hep birlikte var ettik madem, yine el birliği ile şifaya dönüştürme gücümüzü elimize alabiliriz. Yeter ki birlik bilincine kalbimizi açalım. Hiç kimseden ayrı olmadığımızı, her ruhun görevlerle bu deneyime katkı olduğunu ve hepsinin üzerinde bir planın varlığını idrak edelim.

Kişisel hikayelerimizin önemi şimdi yol arkadaşlarımıza katkımızda. Mevcut bakış açılarımızla sınanırken, konfor odaklı etiketlerimizi de belki rafa kaldırdık belki de yırtıp attık. Düşün bakalım neyi en iyi yapıyorsun? Kalıplaşmış dayatmalar olmasa neyle uğraşmak seni mutlu eder? Hayallerinin bile ötesinde bolluk, bereket, şifa içinde hissetmek; kendine ve bütüne en yüksek katkı olmak nasıl olur? Hadi şimdi dene; daha iyi bir zaman bulamazsın. Yemek yap, şiir yaz, şarkı söyle, çiçeklerle konuş, mektup yaz, örgü ör, mandala çiz, beste yap, dans et, resmet, düşün, üret, yay, besle, güç ver, keşfet, azmet ama bir bütünün parçası olduğunu unutma. Sen umutla, sevgiyle ayakta kalırsan, bütünün içindeki en yüksek potansiyeline ulaşırsan bütün o zaman bütün olur. Bir beden gibiyiz; kolumuz Almanya, bacağımız İtalya, böbreğimiz Çin, kalbimiz Türkiye, ciğerimiz Hollanda, kulaklarımız İran, dalağımız Amerika ya da nasıl yerleştirirsen öyle olsun. Ülkeler, isimler sadece ayrıntı. Önemli olan, biri ağrısa diğeri de etkileniyor. Nasıl ki organlarımız üstünlük taslamadan işini yapıp bütünlüğü korumak için çabalıyorsa biz de böyle olmalıydık. Şimdi anlama, kavrama, her organımıza sahip çıkma zamanı. Biri, hepsi için anlama zamanı. Bu hep böyleydi ama fark etmedik ya da etmek istemedik. Paylaşamadığımız tüm değerleri, kaynakları şimdi paylaşsak değişir mi? Savaşları geri döndürebilir miyiz, yanan ormanlara ve sakinlerine, kirlenen nehirlere, kesilen ağaçlara, avlanan canlara özrümüzü iletsek kabul ederler mi? Doğal olmayan tüm enerjilerin etkisini çeksek dünyamızın üzerinden faydası var mı? Kendi cinsine bile zulmeden insan, aslında kendi özüne zulmettiğini anlasa neler değişir?

Her parçamızla yaşamı kaliteli sürdürme şansımız var; ayırmadan, kayırmadan aynı özeni göstererek. Virüs belki bir plan, oyun, üst akıl belki de değil. Ne önemi var! O’nun izni olmadan yaprak bile kıpırdamaz. Ateist, deist, dindar hepimizi etkiliyor ya asıl konu bu! Hasta Dünya şifa çığlığı atıyor. Kahramanın yolculuğundaki insanlık bu çığlığa kulaklarını artık tıkayamaz. Bir insan uyanıyor, dünya uyanıyor; elbet herkes payına düşeni katar ve payına düşeni yaşar. Oysa aynı planlayıcının tezahürleriyiz. Unuttuklarımız hatırlatılıyor sadece. Kendinden başladığın temizlenme, arınma, özüne dönme, yuvana çekilme sebepsiz değil. Dünya bizim yuvamız, onu temiz tutmak ise hepimizin sorumluluğu. Bu dönemin en yaygın kurtuluş rotası; temizlik, bağışıklık, izolasyon. Dön bakalım içine bu konularda nerelerde boş verdin, üç maymuna döndün. Bulduğun her detay kahramanın yolculuğunda çok önemli bir mihenk taşı olacak.

İnsanlık tarihinin bilgileri dönüşürken, teknolojiler, buluşlar, ilim ve bilim en ilerlediği anda mı sence? Belki öyle, belki değil ya da bir coğrafya için öyle diğeri için değil. Bir an geliyor, hiç bakmadığımız yönlere bakıp, daha önce görmediğimiz her şeyi görmeye başlıyoruz. Aydınlık sandığımız her köşemiz sınanıyor. Gölgelerimizle tanışıp anlaşmak için belki de daha iyi bir zaman olmayacak. Yıllardır tüm şifa ritüelleri anda kalmanın önemine vurgu yapar. Doğrudur, sadece an var; anda yaratıyoruz geleceği, anda sifalandırıyoruz geçmişi. Sadece anda nefes alıyoruz ve aldığımız nefesi verebildiğimize şükretmek dışında başka bir şeye de ihtiyacımız yok.

Virüs özgürüz sandığımız her köşemize saldırdı. Aslında ne kadar da bağımlıydık; nelere, kimlere bağladık özgürlüklerimizi şimdi anlamak zamanı. Elbette yaşam hakkının verildiği her can, kendi bilgisinde algılayacak olanları. Nerede boğduk varlığımızı ve diğer benlerimizi şimdi bulmak zamanı. Bir’den gelen farklı tezahürlersek, en kızdığımızın da en sevdiğimizin de kendimiz olduğunu fark etmek zamanı. Dünyamız görevini kusursuz yaparken biz nerelerde tekledik idrak etmek zamanı. Baharın müjdeleri etrafımızı sararken evlerimize neden çekildik kavramak zamanı. Dünyanın tüm varlıkları insan için sonsuz kaynaklarını sunarken, insan haksızlık ettiği her an ve can için ev hapsinde. Sorumluyuz gezegendeki her çiçekten, böcekten ve nefesten. Çünkü hepsi sen, hepsi ben, hepsi biz…

Şimdi Corona’yı tacından edip, biricik varlığımızı taçlandıran her detayın, her bilginin sindirilmesi için buradayız. Tanıdık yaşam koşullarına ara verdik sadece. Teslim olan doğadan öğrendiysek biraz, baharın sonu yaz. Ve doğa ölür ve dirilir. Hastalık sebebiyle dünyanın her yerinde vefasını ödeyen, farkındalığımızı artıran görevli tüm ruhlara sonsuz huzur ve kalan ruhlara da sonsuz şifa dilemek bile çok şeyi değiştirebilir. Az, aslında çoktur. Sağlık hazinesine yatırım yapan, farkında olan, bugün bize hizmet eden her meslek grubuna sonsuz şükranlarını ileten her ruh parçamız dönüşüme katkıdır. Anda ve daima Gezegenimizi ve insanlığımızı taçlandıralım, Corona’yı değil…

Sevgi ve Sağlık baş tacınız olsun.

Tuğba Uzüğüten

Etiketler

0 yorum “Corona Tacını Sonsuz Birliğe Devrediyor”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Tuğba Uzüğüten | Takip Et

Reklam

Tuğba Uzüğüten | Instagram

Instagram requires authorization to view a user profile. Use autorized account in widget settings

Tuğba Uzüğüten | Twitter

Pin It on Pinterest