Edebiyatın Çizgi ile Stilize Teması / Tülay Palaz Söyleşisi

"İllüstrasyon Türkiye’deki edebiyat dergileri ile de daha çok talep edilir hale geldi. Editoryal illüstrasyon anlamında güzel gelişmeler olduğunu görebiliyoruz."

0

Son yıllarda şehrin önemli sanat destinasyonlarından biri haline gelen ve yoğun ilgi gören ArtWeek’te yer alan illüstrasyon sanatına getirdiği farklı bakış açısıyla, tarihte yer alan sanatçıları çizimleriyle dikkat çeken illüstratör Tülay Palaz ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

– İllüstrasyona nasıl başladınız? Çizgiyle ilk temas, sanat eğitimi almaya nasıl verdiniz?

Tülay Palaz: Aslında ben kendimi bildim bileli çiziyordum zaten, çizim eğitimi almaya başlamam annemin beni 12 yaşımda Bursalı bir ressamın yanına kursa göndermesi ile oldu. O zamana kadar hep odasında çizimler yaparak vaktini geçiren bir çocuktum. Atölyede resim yapmaya başlayarak senelerce farklı atölyelerde resim çizmeyi bir eğlence haline getirdim. Ve sonrasında da liseyi Anadolu Güzel Sanatlar Lisesinde okumaya karar verdim. O yaz yetenek sınavına girmiştim ve sınavdan birincilikle çıkmıştım. Ardından üniversite eğitimime de bu yönde karar verdim.

– İlk etapta sizi etkileyen, ilham veren sanatçılar kimler, dünyada ve ülkemizde bu sanatın yerini nasıl gözlemliyorsunuz?

T.P.: Beni aslında farklı disiplinlerden olmamıza rağmen Füreya Koral çok etkilemiştir. Füreya’yı sanatına duyduğu tutku, çalışkanlığı ve yaptığı işi adeta bir yaşama biçimi haline getirmesi, bir çeşit umutla hayata tutunması anlamında örnek aldım. Bunun yanı sıra Escher’in kompozisyonları, Caravaggio’nun ışık ve renklerini hep çok severek izlemişimdir. Türkiye’den de hocam Bülent Erkmen, Uğurcan Ataoğlu ve Gürbüz Doğan Ekşioğlu takip ettiğim tasarımcılardır.

Dünyada Nft’nin popülerleşmesi ile birlikte illüstrasyon alanında ciddi bir yükseliş var. Önceleri sanat eserlerinin değerlendirilmesi anlamında yeterince istediği yere ulaşamayan birçok sanatçı bu anlamda aracıların ortadan kalkmasıyla koleksiyonerlere ulaşma anlamında harika imkanlar yakaladılar. Ben de onlardan biriyim aslında. Bugün Fas’taki ya da Amerika’daki bir koleksiyonere ulaşabiliyorum ve eserlerimi koleksiyonlarına ekliyorlar. Bu harika bir duygu. Türkiye’de de Nft anlamında güzel gelişmeler var, pek çok Türk sanatçıyı platformda zevkle takip ediyoruz.

Ayırca illüstrasyon Türkiye’deki edebiyat dergileri ile de daha çok talep edilir hale geldi. Editoryal illüstrasyon anlamında güzel gelişmeler olduğunu görebiliyoruz.

– Şu günlerde Akaretler Sıraevler’de 6. edisyonu devam eden ArtWeeks’te Onlar adlı serginiz yer alıyor. Bu proje fikri nasıl gelişti?

T.P.: Aslında ben her ay Milliyet Sanat’ta “Onlar” köşesinde bu illüstrasyonları bir yılı aşkın bir süredir çiziyorum. Henüz proje değilken de bu illüstrasyonlar yayınlanmaktaydı. Milliyet Sanat bildiğiniz üzere 50. Yılını kutluyor bu sene. Bu etkinlikler kapsamında sevgili Filiz Aygündüz illüstrasyonlardan bir sergi yapabileceğimiz fikrini söylediğinde çok mutlu oldum. Projenin bir şekilde içeriği itibariyle de fayda sağlamasını istediğim için Başka Bir Hayat Diliyorum derneği kurucularından olan arkadaşım Burçak Beşlioğlu’na bahsettim. Böylece elde edilecek gelirin bir kısmının derneğe fayda sağlaması için destek olmasını kararlaştırdık. Barınaklar için mama, tedavi gibi giderlere yardımı dokunacak projenin.

– Portrelerini resimlediğiniz sanatçılardan hangisinin hikâyesi sizi derinden etkiledi, nedeni nedir?

T.P.: Beni aralarında en çok Virginia Woolf etkiledi. İllüstrasyonları çizmeye başlarken ki fikir de oradan çıktı. Woolf’un çok sevdiği bir köpeği var, adı Pinka. Aralarında ciddi bir sevgi bağı var ve Woolf köpeğiyle kurduğu sevgi bağından da esinlenerek bir kitap yazıyor: Flush. Viktoryen dönemi bir köpeğin gözünden anlatan kitapta muhteşem bir gözlemleme yeteneği görüyorsunuz. Woolf’un yazdığı bu kitaptan Pinka’yı bir insandan ayırt etmediğini, ona olan şartsız sevgisinin ne kadar derin olduğunu hissediyorsunuz.

– İllüstrasyon ve edebiyat bağlamında başucu kitaplarınız nelerdir?

T.P.: Ben pek çok insanın da bildiği ama önemli olduğunu düşündüğüm bir kitap olan Görme Biçimleri, John Berger’i hep severek okurum. Bunun yanı sıra Okurken Ne Görürüz, Peter Mendelsund ve Yaratma Savaşı, Steven Pressfield önerebileceğim diğer kitaplar arasında.

– Masanızdaki yeni projeleriniz hakkında neler söylemek istersiniz?

T.P.: Halen Milliyet Sanat’a çizmeye devam ediyorum ancak bunun yanı sıra son dönemde Nft illüstrasyonları ve hareketlendirilmiş görsellere yöneldim. Daha çok kadın, doğa ve içgüdüler üzerine çalışıyorum. Yayınladığım Nft’ler koleksiyonerler ile buluştu ve uluslararası platformda gösterildi. Bu anlamda Nft çalışmalarımı sürdürmeyi düşünüyorum.

Teşekkürler, sevgiler ?

Elif Hopyar
Önceki İçerikBursa Suluboya Derneği kent hafızasını canlandıran sergisine sanatseverleri davet ediyor
Sonraki İçerikİyi ki! Bir “Çağlan Tekil” geçti, dokundu hayatımıza…
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments