Expressionism

"Bırakmaktır en anahtar kelime. Damarlardan akıveren bu yaratımın önündeki barajın kapaklarını açarak duygu selleriyle birleştirmek bu teslimiyeti."

0

Hangi dalı olursa olsun kendini sınırlamadığım sanat, ilk etapta maymun iştahlılıkla, daha sonra düpedüz bir tür kendini ifade ediş dili olarak çıkıyor karşıma.. Yaşanılan bu derinlikli hazzın, dürtülerin çok ötesinde bir tür içten dışa-vurum olduğunu düşünüyorum. Belki de bu ifade ediş, bilinç dışından sıyrılıp bilince akan ve oradan taşan bir duygular, ifadeler, ruhlar bütünüdür. İçeriğinde zeka (intelligence) barındırmadığını söyleyemem. Doğrulan bu yaratım evresi, bir bakıma bagajdaki yükleri hafifletmektir ki uçabil. Özgürleştiğinde vardığın nokta; kendi adına yarattığın farkındalıklı bir evrendir. Spontan yaşanan her anın keyif vermesi kadar doğal ve kendiliğinden gelişen bu süreçte doğanın, toplumun hatta edinilen herhangi bir kuralın duruşuna bağlı kalmadan iç sesinle şarkılar söyleyebilmektir dışavurum.

Vurgulu çalgılarla çıkan ses kadar tok; sevincin, hüznün çığlığı kadar tiz ve hayatın kendisi kadar gürültülüdür. Yaşamın sana sunduğu karnavalı izlemektir ötesinde. Beliren hoşnutluk ve derin tatmini aslında güçlü bir “bırakma” olarak da dile getirebiliriz. Bu şahane performans, mevcudiyetin kapısını aralar ve tüm çıplaklığıyla, gösteriye seyirciyi de katar. Artık herkes o şarkıyı dinleyip kendi hayatına, ruhuna dair özlükleri bulabilir tuvalde, mermerde ya da herhangi başka bir nesnede; ansızın beliriveren bu dışavurum ile…

Bırakmaktır en anahtar kelime. Damarlardan akıveren bu yaratımın önündeki barajın kapaklarını açarak duygu selleriyle birleştirmek bu teslimiyeti. Duygulara teslim olmamak ancak hayata teslim olmak; elden geleninin en iyisini yaptıktan sonra..

Normlara uygun olma kaygısını dahi bırakarak atılan bir tür çığlık! Esas alınan ilham insanın kendi doğasıdır. Bu doğa içinde yaşam, bilim, zihin, beden, ruh gibi birçok zenginlik barındırır. Hayatın ta kendisi, kendiliğin yaşamı olmuştur artık.

Descartes, duyguları 6 (altı) temel sınıflama ile açıklamıştır: Hayret, sevgi, nefret, arzu, sevinç ve keder. Bu duygulardan türeyen tüm diğer uygular ve aklın tecrübeyle beslenme bütünüdür dışavurum. Çokca bir tür açlığın tokluğa dönüşümü…

Acı bedene ait bir içsel duyu iken, sevinç ise ruha atfedilen bir algıdır. İşte tam da bu yüzden dışavurmak istediğimiz, varlığımızın tamamını oluşturur;

Sansürsüz.

(26.08.2018)

Ezgi Demir
Önceki İçerikZeynep Doruk: “Olduğumuz yerde saymak istemiyorsak tüm bildiklerimizi unutup yeni yollar aramak ve hatta açmak zorundayız.”
Sonraki İçerikPrometheus ve Alien: Covenant filmleri tasarım aşamaları
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments