İnternete Türk Polisiye Edebiyatının Dokunuşu

2

Bir polisiyesever ve polisiye yazar olarak Türk polisiye edebiyatının son zamanlarda gördüğü rağbetten çok memnunum. Özellikle gençler arasında polisiye serüvenlere duyulan ilginin arttığını sevinerek gözlemliyorum. Benim gibi eski zamanlara aşina birinin kendi gençlik dönemleri ile şimdiki zaman arasında karşılaştırma yapabilmesi daha kolay oluyor. Teknolojik gelişmelerin etkisi ile internetin hayatımıza girmesi gençlerin ya da meraklısının polisiye eserlere ulaşabilmesini kolaylaştırıyor. Böylece geçmiş yıllarda her zaman biraz küçümsenerek bakılan bu edebiyat türünün gerçekte sanatsal açıdan diğer türlerden hiçbir eksiğinin olmadığı ve büyük yazarları, büyük yetenekleri ve büyük eserleri ile edebiyat dünyasının kült oluşumlarından biri olduğunu da gözler önüne seriliyor.

BİLMECELERLE DOLU POLİSİYE HİKAYELER

Çocukluğumda Jules Verne romanları ile başlayan macera tutkum yaşım büyüdükçe gizemlerle, bilmecelerle dolu polisiye hikâyelere yöneldi. Arthur Conan Doyle ile Sherlock Holmes bütün ukalalığıyla ve Agatha Christie ile Hercule Poirot eşsiz düşünce sistemiyle hayal dünyama giriverdiler. Seksenli, doksanlı yıllar televizyonun evlerimizde krallığını ilan ettiği yıllardı ve benim polisiye aşkım şöhretli Amerikan dizileri ile renklendi adeta ete kana büründü. Mavi Ay da yakışıklı Bruce Willis ve güzeller güzeli Cybill Shepherd ile suçluları yakalarken Komiser Colombo’ da pasaklı komiserimizi oynayan Peter Falk ile cinayetleri çözüyordum. Sonrasında bir gün Sevgili Agatha Christie’nin dedektifi Hercule Poirot enteresan bıyıkları, gözlüğü ve ağdalı lisanıyla karşıma çıkıverdi. Ardından sevimli yazar teyzemiz Jeccica Fletcher biraz Miss Marple’ı taklit etse de olayları çözmedeki başarısı ile kalbime hemen taht kurdu. Fakat romanların bendeki yerini hiçbir televizyon dizisi dolduramazdı elbette. Ejderha Dövmeli Kız ile Stieg Larsson, Kızıl Nehirler ya da Leyleklerin Uçuşu ile Jean-Christophe Grange başucu kitaplarım olmaya devam etti yıllarca.

Polisiye kitaplar, filmler ve dizilerin renkli dünyasında gizemler, cinayetler arasında dolaşırken, içimden geçenleri bende kâğıtlara dökmeye ve polisiye hikâyeler yazmaya başladım. Önceleri çekingen ve tereddütlü, ilerledikçe daha güvenli ve becerikli şekilde yazdım. Yazmaya başladıktan sonra içinde gezindiğim Türk polisiye edebiyatını derinlemesine araştırmak istedim. Örneğin Ahmet Mithat Efendinin yazmış olduğu ilk Türk polisiye eserine ulaşmak istedim ya da Nazım Hikmet’in kaleme aldığı polisiye tefrikayı bulabilmek istedim. Kütüphaneler bu konuda yardımcı olsa da tarihte geriye gidildikçe kaynaklara ulaşmak zorlaşıyordu doğal olarak.

Benim polisiye yazı ve araştırma serüvenim kendi kendime devam ederken bir gün bir sihirli değnek değdi ve İnternet denilen dev, koca gövdesiyle oturuverdi hayatımızın üzerine. Her şey bir anda çok kolay olmuştu sanki. Bilgi elimizin altındaydı. Güvenilirliği hala çok tartışılsa da internet teknolojisinin sunduğu olanaklar benim gibi yavaş yavaş gençlik yıllarını geride bırakıp eski enerjisini bulamayanlar için mucize gibi bir şeydi. Hayatımızı artık onsuz düşünmek olanaksız. Bilgisayarların önce işyerlerimizdeki koca koca makinelerden, evlerimizdeki dizüstü hallerine dönüşmesini sonra da ceplerimize, çantalarımıza girmesini bir bilim kurgu filmi izlercesine hayretle ama çabucak alışarak izledim. Türk Polisiye edebiyatı içinde bir devrim gerçekleşti elbette. Polisiye yazarlarımız eserlerini internet aracılığıyla okurlarına daha kolay ulaştırır oldular, yayıncılar internet sayesinde yayınlarını büyük kitlelere tanıtma olanağı buldular. Sosyal medya, alternatif bir yayın kaynağı olarak parmaklarımızın uçlarına kadar geldi. Her konuda olduğu gibi polisiye dünyası da bu olanaklardan nasibini aldı. Benim için internetin hayatıma kattığı kolaylıklardan birisi elbette her tür yayına özellikle polisiye eserlere ulaşma olanağı oldu. Örneğin, Nazım Hikmet’in “Yeşil Elmalar” isimli polisiye eserinin bir gazetede tefrika edilirken tutuklanması üzerine yarım kaldığını öğreniveriyorum anında.

Yeni bir dünya bu, dijital kitaplar, gazetelerin internet sayfaları, çeşitli programlar eşliğinde istediğiniz dergiye, aktüaliteye ulaşabilmek ya da internette yayınlanan dergiler, öykü sayfaları, bloglar ve tabi ki sosyal medya ile yeni yazarlara yeni konulara ve bilinmedik dünyalara yelken açabilmek çok güzel. Her şeyden önemlisi istediğim bilgiler hemen elimin altında olabildiği gibi bende söylemek istediklerimi tüm dünyaya internet aracılığıyla anında duyurabiliyorum.

İNTERNET POLİSİYESİ

Polisiye sevdam yıllar içinde artarak devam ettiğinden internet dünyasında da bu alandaki gelişmelerin sürekli takibindeyim. Türk polisiye edebiyatının internet denilen sevimli devi kullanarak dünyaya açılması heyecanla beklediğim bir gelişme. Çünkü bu şekilde polisiye edebiyatımızda yeni bir dönemin başlayacağına inanıyorum. Bu sayede bugüne kadar okurlarına ulaşmayı başaramamış pek çok yetenekli polisiye yazarı okurlarına ulaşabilecek, internetin sağladığı olanakları kullanarak eserlerinin okunmasını, kalabalıklara ulaşmasını sağlayabilecek.

2017 yılındaDedektif Derginin sadece internette yayınlanan bir polisiye dergi olarak yayın hayatına başlaması bu açıdan çok sevindirici oldu. Artık her telefonuma baktığımda ya da bilgisayarımın başına geçtiğimde suçların, gizemlerin dünyasına dalabileceğim, dünyaca ünlü yazarlardan haberler alabileceğim ya da bu güne kadar öğrenme şansına sahip olmadığım harika Türk polisiye yazarları ile tanışabileceğim bir ortama adeta dost meclisine kavuşmuş gibi oldum.

“Dedektif Dergi” ülkemizin ilk ve tek polisiye internet dergisi olarak yayına başladı ve halen de bu unvanı fazlasıyla hak ederek taşımaya devam ediyor. Bünyesine kattığı yazarlar, yeni yeteneklere sunduğu eserlerini dünyaya gösterebilme olanağı, yayınladığı polisiye hikâyeler, bu hikâyelere verdiği önem ve adı duyulmuş ya da duyulmamış Türk polisiye yazarlarını dünyaya sunuşundaki özen bu dergiyi özel bir konuma oturtuyor. Yıllarını Türk polisiye edebiyatına adamış yazarlar ve bilim insanları ile yapılan röportajların dolu dolu içerikleri, uzman beyinlerin ellerinden çıktığı her kelimesinden anlaşılan makaleler ile dedektif dergi bence bu alandaki çok büyük bir açığı kapatıyor.

Dergide yazıları ya da hikâyeleri yayınlanan polisiye yazarları arasında dergi yöneticilerinin de katıldığı bir birliktelik var. Sosyal medyanın ve internetin tüm olanakları kullanılarak sadece Türkiye ile sınırlı kalmayıp dünyanın çeşitli yörelerinden polisiye yazarlarının ve meraklılarının birbirlerini buldukları, birbirlerine ulaştıkları açık bir forum gibi.

Kitapların insan ruhuna katkısını ve kâğıt kokusunun yerini hiçbir teknolojik gelişme alamaz ama internet yayıncılığı da kapsamı ve tüm dünyaya ulaşabilme yeteneği, emsalsiz kolaylıkları ile hayatımızda çoktan vazgeçilmez hale geldi. İşte bu noktada “Dedektif Dergi” Türk polisiye edebiyatı için yayınları ile çok önemli bir görev yükleniyor bence. Dilerim arkası gür olur ama Türk polisiye edebiyatının dergicilik anlamında internette konumlanabildiği yegâne alan olarak “Dedektif Dergi” alkışı fazlasıyla hak ediyor. Yöneticilerinin özverileri, yetenekleri ve elbette polisiye sevdaları ile oluşmuş olan kocaman bir dünya bu dergide polisiye severleri kucaklıyor. Kendi açımdan bakacak olursam; Artık gizemler dünyasının karanlık suçluları ya da aydınlık kahramanları polisiye kitap sayfaları arasında, film ve dizi senaryolarının içinde kaybolup gitmiyorlar. Dedektif Dergi ile o olağanüstü dünyaları yaratan esas oğlanlara, esas kızlara yani yazarlara ulaşabiliyorum. Hikâyelerini okuyup yorumlar yapabiliyorum onlardan gelen cevapları bende cevaplayabiliyorum. Sorular sorup merak ettiklerimi ya da bilmediklerimi öğrenebiliyorum. İnterneti kullanmanın eşsiz kolaylığında kendimi ilk defa dedektif dergi sayesinde bir polisiye yazarı olduğumu düşünüp, Türk polisiye dünyasının bir ferdi olduğumu hissedebiliyorum. Her şeyde olduğu gibi her geçen gün biraz daha güçlenerek internetin polisiye dünyasındaki etkisi de büyüyor bence. İnternet polisiyesi oluşuyor ve yarattığı ilgi alanına bakarsak bu çok mutluluk verici bir şey.

Dünyanın teknolojik açıdan gittiği yöne baktığımızda bundan sonra gelecek nesillerin internet üzerinden daha neler yapabileceklerini düşünmek korkutucu olabilecek kadar büyüleyici. İnsan var olduğu sürece suç, gizem ve çözüm olacak. Mutlaka bu karanlık dünyanın aydınlığa çıkması için çalışanlar ve onları tarihe not etmek, hikâyelerini anlatmak isteyen polisiye yazarları da olacak. İnternetin ya da gelecekte şu anda tahmin bile edemediğimiz iletişim yollarının ortaya çıkması ile insanlık edebiyat dünyasına duyduğu ihtiyacını giderecek çeşitli yollar mutlaka bulacaktır. Bu dünyanın içinde her zaman özel bir yere sahip olan olan polisiye edebiyatı ise gizemli yolculuğuna dün sadece romanlar, filmler, diziler ile devam ederken bugün internet yayıncılığına ulaşan gelişimiyle gelecekte de o günün teknolojisini kullanarak devam edecektir. Önemli olan Türk polisiye edebiyatının da gelişmelere ayak uydurarak günümüzde olduğu gibi gelecekte de varlığını sürdürebilmesidir.

Geleceği merak etmiyorum ve gençleri kıskanmıyorum desem yalan söylemiş olurum.

Önceki İçerikGörünmeyenin tüyler ürperten sesi bu kez NASA’nın Mars kayıtlarından yükseldi
Sonraki İçerikİkisi Amerikalı, biri İngiliz; üçü bir yerde ve Nobel Tıp Ödülü’nün yeni sahipleri!
Subscribe
Bildir
guest
2 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
mavianne

Çok güzel bir yazı olmuş
Polisiyeyi çok severim
https://fatmacanbulaterdem.wordpress.com/2018/08/07/unutmayin-polisiye-degerlidir/
yazıma göz atmanızı isterim
polisiye değerlidir diyen Yunus Emre Eroğlu röportajımızda gerçekten de polisiye yazarlığıyla ilgili çok bilgi edinmiştim
Saygı duyuyorum bu şahane kurguları yapan yazarlara
sevgiler

Esra Gürel Şen

Çok teşekkürler. Sayın Yunus Emre Eroğlu ile röportajınızı okumuştum. Evet Polisiye değerlidir.