Kontak Doğaçlama / Contact Improvization (CI)

"CI için bence sadece bir dans demek aslında biraz haksızlık. Her şeyden önce sağlam bir ifade biçimi, sağlam bir iletişim kaynağı."

0

Bu yazıda sizle “Kontak Doğaçlama” üzerine fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Yazıya başlamadan önce de, bugüne kadar bu dansın Türkiye’de yapıldığından bile habersiz olduğumu belirtmek istiyorum. Konu hakkında biraz teferruatlıca araştırdığımda, CI Türkiye şubesinin adresi “https://ci-turkey.org/” olan bir web sayfasına ulaştım. Hemen aşağıda açılımını yapacağım “Kontak Doğaçlama”nın geniş ölçekli tanımını da oradan aldım.

Kontak Doğaçlama, 1970’lerin başında Amerika’da Steve Paxton’un hareket araştırmalarının sonucunda ortaya çıkmış bir çağdaş dans tekniğidir. Bugün binlerce profesyonel ve amatör dansçı tarafından pratik edilen Kontak Doğaçlama; en az bir eşle, eğlenceli bir şekilde dans etmeyi öngörür. Duyular ve duyumsamalar aracılığı ile önce yer, yerçekimi, momentumdan oluşan uzamı, ardından da başka bedenleri algılayarak, onlarla bağlantı kurarak, sağlamlık ve denge üzerine oturtulmuş duruş ve hareketleri, ağırlık paylaşımları, sürprizli devinimleri ve mekân farkındalığını yakalayarak, soluksuz bir şekilde oyun oynamanın yollarını arar.

Doğaçlama yapılan bu dansta spor, estetik, hareket ve oyun felsefeleri bir arada işler. Dans, daha çok hareket eden bir bilmece gibidir. Kimsenin önceden ne olacağını bilemediği, her şeyin spontan bir şekilde geliştiği bu dans, fiziksel bir sohbet niteliği taşır.

Dansın doğası, meditatif ve sessiz olandan, yüksek enerjili ve akrobatik formasyonlara kadar geniş bir hareket alanına gebedir. Kişilerin rahat ve esnek davranmalarını, beklenmedik durumlara açık ve hazırlıklı olmalarını, meraklı, sabırlı yaklaşımlar sergilemelerini gerektiren doğası gereği Kontak Doğaçlama, özünde hayata dair pek çok ipucu barındırır. Paylaşmak, güvenmek, birlikte yaratıp takım/ekip olabilmek, dinleyebilmek, hareketsizliğe, sessizliğe yer açabilmek ve en uç noktada da sabırlı olmayı öğrenebilmek gibi, hayatımızda gerekli birçok niteliği kazanabilmek yolunda ışık tutar.

Bu arada Kontak Doğaçlama’nın İngilizcesi “Contact Improvisation” ve tanımlamanın kısaltılmış hâli “CI” olarak yazılıyor. O yüzdendir ki, yazımın geri kalan kısmında uzun uzadıya Kontak Doğaçlama yazmak yerine, tanımlamayı kısaca “CI” şeklinde ifade edeceğim.

CI için aşağıdaki link’te, Türkiye’de bu dansı yapan insanların düşüncelerini paylaşmışlar; ki vakit buldukça dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Dinledikleriz sonraki süreçte benim anlattıklarımla birleşince, olay çok daha anlaşılır bir zeminde netlik kazanacaktır kanımca. Her ne kadar Türkiye’de de tatbik edildiğini bilmek son derece sevindirici bir durum olsa da, yine de pek çok kişinin daha önce bu dansla karşılaşıp etkileşime geçtiğini hiç sanmıyorum. Bu bağlamda belki de bu yazının en büyük amacı, CI’ın Türkiye’de de yaygın bir dans türü hâline gelmesinde az da olsa bir pay sahibi olması ve katkı sağlayabilmesi olacaktır.

(https://ci-turkey.org/2016/02/14/kontak-dogaclama-nedir/)

CI için bence sadece bir dans demek aslında biraz haksızlık. Her şeyden önce sağlam bir ifade biçimi, sağlam bir iletişim kaynağı. Konuşmak yerine kaslarınızı, ağırlığınızı, gözlerinizi, beyninizi ve daha pek çok şeyi kullanıyorsunuz. Bu arada unutmadan şunu belirteyim ki, ben ne bir dansçı ne de dans eğitimi almış biriyim. Ama bu dansı incelerken, profesyonel ya da öğrenci pek çok dansçıyla tanıştım. Hatta kısa bir süre de olsa dans bile ettim onlarla… Ancak hareketlerimi kısıtlayan, başımdan kötü bir kaza geçtiğini de söyleme gereği duyuyorum tam da bu noktada: Kaza sonucu çok parçalı bir şekilde kırılan sol femur kemiğim yüzünden bacağım biri diğerinden 7 cm. kısa kaldı. İşte CI’ın önemini bu noktada çok daha iyi kavradığımı düşünüyorum. CI, insanın fiziksel limitlerini öğrenmeyi gerektiren bir dans disiplini. Çünkü ne kendinize ne de bir başkasına fiziksel bir problem yaşatmak istemezsiniz. Dansa başlamadan önce bu konuda insanlar birbirlerini mutlaka uyarmalıdır. İşin diğer boyutundaysa fiziksel limitleri zorlamanın herhangi bir mâni teşkil etmediğini düşünmüşümdür her zaman. Ancak bazı insanlar vardır ki, fiziksel limitlerinin ötesine pek geçmek istemezler; bu da kafalarındakini uygulama ve hayata geçirme noktasında yaratıcılığın kısırlaşmasına ve birtakım iletişim problemlerinin doğmasına neden olur. Yazının ilerleyen bölümlerinde bu konuya bizzat tekrar geri döneceğim…

Bulunduğum şehirde günün birinde CI yapanların yıllık toplantısına katılmıştım. Salt bu toplantı bile benim bu konuda pek çok şey öğrenmeme vesile oldu. Üstelik sadece CI disiplini hakkında değil, onun dışında kalan pek çok şey hakkında da gerçek bir aydınlanma yaşadım. Hepsini ayrıntılı bir şekilde olamasa da, yaşadığım bu benzersiz deneyimin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum:

Öncelikle bir basketbol sahasında bir grup insan ile buluştuk. İlk yaptığımız şey, yere boylu boyunca uzanmak ve gözlerimizi kapatıp düşünmek oldu. Bunun amacının, aslında ruhunuzun ve bedenimizin tek bir noktada buluşmasını sağlamak olduğunu söyleyebilirim size. O spor salonuna gözleriniz kapatıp uzandığınızda, gün içerisinde ya da daha öncesinde yaptığınız her şeyi unutup, sadece o ana odaklanmanız gerekiyor. Bu da derin bir konsantrasyondan geçiyor açıkçası. Bir yandan konsantre olmaya çalışırken, öte yandan da vücudunuzun zeminle olan temasını hissetmeye çalışıyorsunuz. Hava ister sıcak ister soğuk olsun, vücudunuzun yerle temas eden kısımları size çok daha soğuk gelecektir. O an, o kapalı mekânda dört duvar arasında etrafınızdaki her şeyden ve herkesten soyutlanıp, bir tek kendi varlığınızı hissediyorsunuz; zira gözleriniz kapalı ve derin bir konsantrasyon içerisindesiniz. Kim olduğunuzun tüm benliğinizle farkında olduğunuz bir durumda, koskoca dünyanın o ufacık noktasında kendinizle buluşuyor, kendinizle yüzleşiyorsunuz… CI ilk olarak burada başlıyor işte: Nasıl ki her şeyin bir başlangıç noktası vardır, CI’ın da başladığı bu noktada bedeniniz, ruhunuz ve mekânın kendisiyle bütünleşerek, buluşma noktasının gerçekleştiği bütüncül ve tek bir uzama dönüşüyor…

Bütünleşme anından hemen sonra gözlerinizi açtığınızda, yalnız olmadığınızı görüyorsunuz. Öncelikle yaşadığınızı ve varlığınızı duyumsayıp, durağanlıktan harekete ve eyleme geçmeye başlıyorsunuz. Bu nokta CI disiplini, “Somatic Movement” dediğimiz fiziksel hareketlere dayalı ve algılarla sürüklenen bir yöntem kullanmaya başlıyor. Somatic Movement, aslında bugün pek çok dans türünde kullanıldığı gibi, bir fiziksel tedavi ve rehabilitasyon yöntemi olarak da kullanılıyor. Hatta sporla profesyonel bağlamda uğraşanların, hele ki atletlerin koşu stillerini geliştirmek ve hızlarını arttırmak için de kullandıkları bir yöntem olarak bile karşımıza çıkıyor.

O derin konsantrasyon hâlinde kan dolaşımının vücudunuzda bir dalgalanma yarattığını hissetmeye başlıyorsunuz. Düşüncelerinizde bu durum giderek daha da belirginleşmeye başlıyor… Kafanızdaki örneklemelerin herhangi bir limiti ya da sınırı yok aslında. Diyelim ki, bir deniz kıyısındasınız ve dalgaların paralel bir şekilde karaya vurduğunu hissetmeye çalışıyorsunuz. Dalgalar istemsizce de olsa sizi bir şekilde hareket ettirecektir. O an sadece kendi vücudunuzu dinleyip, kendi kan dolaşımınızın oluşturduğu dalgalanma ile hareket etmeye başlıyorsunuz. Bu anlattıklarım gerçekleşirken, ortamda herhangi bir müzik olmadığını da belirtmek isterim. “Sessiz CI” dediğimiz hadise bu işte. Ancak ne var ki, CI’ın özünde herhangi bir sınırlama yok. Kimisi ortamda müzik olmasını tercih ederken, kimisi de derin bir sessizliğe gömülmeyi yeğliyor; hatta içlerinde avazı çıktığı kadar bağırmayı tercih edenler bile oluyor. Zira CI keskin ve katı sınırlarla çevrelenmiş bir disiplin olmanın çok ötesinde/uzağında bir doğaçlama yöntemi. CI’ın kalıplara sokulmuş ne rutin adımları var ne de kesinleştirilmiş bir yöntemi. Başka hiçbir yerde, hiçbir dans disiplininde bu denli özgür olabileceğinizi ve içinizden geldiği gibi davranabileceğinizi sanmıyorum.

Kendi hareketlerinizi sergilediğiniz sırada, size başka birisi dokunup çarpabilir. Bu, son derece doğal bir durum aslında. Zaten gündelik hayatımızın topluma karıştığı tüm demleri bunlarla dolu değil mi?.. Üstelik temasa dayalı olsun ya da olmasın, sürekli bir iletişim hâlindeyiz; doğanın kanunu bu. İşte CI’ın gündelik hayatla en çok örtüşen yanı da bu zaten; iletişim döngüsünün kesintisiz bir şekilde devam etmesi. Kelimelerin yerini zamanla parmak uçlarınız, elleriniz, başınız, omzunuz ya da vücudunuzun herhangi bir noktası alıyor; gözleriniz bağıra bağıra konuşmaya başlıyor.

Hayatım boyunca dansın kendisinin bu denli bir iletişim kaynağı olabileceğini hiç düşünmemiştim. Ancak ne zaman ki CI hayatıma girdi ve onu iyice özümseyip öğrenmeye başladım, dansın uçsuz bucaksız boyutları çok daha net görünür oldu gözüme…

Buraya kadar anlattıklarımın aslında CI’ın sadece kontak kısmından ibaret olduğunu söylesem, herhalde abartmış olmam. Zira işin diğer boyutunda doğaçlama kısmı yer alıyor ki, şu ana kadar ondan herhangi bir şekilde bahsetmiş değiliz. Şimdi tam da zamanı olduğunu düşünüyor, izninizle doğaçlamaya geçmek istiyorum:

İngilizcesi “Improvisation” olan doğaçlama kelimesi, diğer bir yandan da emprovizasyon şeklinde yaygın bir şekilde kullanılıyor dilimizde. Kelime, herhangi bir ön hazırlık olmaksızın, içinden geldiği gibi söyleme ya da yapma anlamına geliyor. Ayrıca doğaçlamanın, caz müzik başta olmak üzere sanatın pek çok dalının en önemli ifade biçimlerinden biri olduğunu söylemekte fayda var. Kelimenin kökeninde yer alan “improve” kelimesi ise, iyileştirmek, revize etmek anlamlarına geliyor. Yani Kontak Doğaçlama yaparken, genel bağlamda bedenimize ve ruhumuza yönelik bir iyileştirme yaptığımızı da aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Tam da bu noktada doğaçlamanın önemine vurgu yapan, buradaki dansçılardan birinin sarf ettiği şu cümleyi hayatım boyunca unutmayacağımı itiraf etmeliyim: Do you know, where are you going? Don’t go! / Nereye gittiğini biliyorsan, gitme!.. O an beni allak bullak eden bu cümlenin aslında ve apaçık bir şekilde; “gitmenin güzelliği, içinde barındırdığı bilinmezlikte ve rastlantısallıkta yatmaktadır.” anlamına geldiğini sonradan fark ettim…

Diğer bir yandan da, “Hayatta eğer birtakım şeyleri daha iyi yapmak istiyorsanız, her zaman ezbere bir şekilde gittiğiniz yolları değiştirmedikçe, daha iyilerini bulma şansınız asla olmayacaktır!” demek istiyordu bu cümle. Sürekli farklı yollar ararken ve denerken de, her şeyden önce adımların sağlam atılması gerekiyor belki de. Sağlam bir arayışın asla tükenmediği bir düzlemde, çok daha iyi alternatiflerin önünüze serileceği kaçınılmazdır. Hatta bu gerçekliği hayatınız boyunca karşınıza çıkacak her türlü problemde uygulanabilecek bir çözüm yolu olarak da görebilirsiniz rahatlıkla.

Şu an aklıma takılan bir diğer konu da, “tekrar” kavramı. Aslında tekrar denen şey, kişinin kendi deneyimleriyle hayatın içine serpilip yerleşen birer rutinden ibarettir. O yüzden de herkesin nev-i şahsına münhasır bir durum olarak çıkar karşımıza. Kimisi için tekrar, vazgeçilmez bir güvence kaynağı ve her halükârda sığınılacak bir limanken, kimisi için de boğucu ve yok edici bir tekdüzelikten ibarettir.

CI, farklı disiplinlerden bir araya gelmiş o kadar çok parça barındırıyor ki bünyesinde, hepsini tek tek ele alıp incelemeniz ve anlatmanız neredeyse imkânsız. Aslında en genel hâliyle doğaçlamanın uçsuz bucaksızlığında iletişimin her türlüsünü barındıran bir dans disiplini demek yeterli olacaktır kanımca. Elbette ki kendisini sadece bir dans türüne indirgemek de yanlış olacaktır aynı zamanda.

Şunu da itiraf etmeliyim ki, hâlâ CI yapan pek çok arkadaşımla görüşmeye devam etsem de, bir süredir CI’ı hayatımdan çıkarmış durumdayım. Çünkü CI yapanların fiziksel yapılanmalarının son derece kuvvetli olduğunu ve aralarında bunu besleyen derin bir rekabet olduğunu ve baştan aşağı güce dayalı bir sistematiğe dönüştüğünü kaygıyla ve üzüntüyle gözlemlemeye başladığımı söylemem gerekiyor. En azından bana öyle geldiğini, kendimi yeterince güçlü ve hazır hissetmediğim için de uzaklaşma ihtiyacı duyduğumu söylemeliyim. Yaklaşık dört yıldır da bu dansın başka bir türevi olan, hatırı sayılır bir yoga kürüne devam ettiğimi de eklemeliyim.

Daha önce figürsel bağlamda rastlayıp rastlamadığınızı bilmiyorum ama, anlattıklarımı görsellerle destelemek amacıyla aşağıya bir video linki koyuyorum. Umarım günün birinde bu dansı icra etme imkânınız olur sizin de… Hatta şunu yapın her şeyden önce: Ayağa kalkın ve kıpırdamadan durun… Zaman geçtikçe hareketsiz bir şekilde duran bacaklarınızın, durumunu ve konumunu korumak için hareket etmeye başladığını hissedeceksiniz. İşte bunun adı “Durağan Dans”. Evet, yanlış duymadınız, kıpırtısız hâlde dururken bile dans ediyorsunuz aslında. Ve bu da Kontak Doğaçlama’nın bir uzantısı olarak kabul ediliyor. Çünkü hareket etmek kadar etmemek özgürlüğüne de sahipsiniz ve yaptığınız her eylem Kontak Doğaçlama’nın bir parçası.

CI grupları genelde haftanın belirli günleri eğitim ve sonrasında “Jam” adını verdikleri toplantılar düzenliyorlar. Bu toplantılarında genellikle doğaçlama olarak canlı müzik yapılıyor ya da grup içinde önceden kararlaştırıldığı gibi, bunun sessiz bir türevi gerçekleştiriliyor. Şunun da altını çizmek gerekir ki, herkesin olayı kavrama ve idrak etme yetisi birbirinden farklı olduğundan, herhangi bir zamansal sınırlamaya gidilmemesine özen gösterilmesi gerekiyor.

CI gruplarının kendi aralarında önceden belirledikleri ve herkesin uyması gereken birtakım kurallar vardır. Sözgelimi, olabildiğince cinsel uzuvlardan uzak durmak ya da aradaki mesafeleri herkesin istediği ve kabul ettiği ölçülere göre ayarlamak gerekir. Ayrıca fiziksel ya da ruhsal herhangi bir rahatsızlığınız bulunuyorsa, önceden belirtmenizde büyük fayda vardır. Ayrıca herhangi bir kişinin dans teklifini reddetmek de son derece doğal karşılanmalıdır. Hayatta karşınıza çıkabilecek hemen her şeyi bu dans disiplininde de görmeniz o kadar olasıdır ki, bir süre sonra dansın kendisini hayatın kesintisiz bir parçası olarak görmeniz kaçınılmaz hâle gelebilir. Açıkçası bu dansta beni en çok cezbeden şey de bu olmuştur. Üstelik daha önce felsefi bağlamı bu denli güçlü olan başka bir etkinlik içinde bulunmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Belki de ileride yaygın bir şekilde tüm dünya geneline yayılacak güçlü bir dans, güçlü bir iletişim döngüsü hâline gelecek CI, kim bilir…

Sevgiyle kalın.

Ali İhsan Api
Önceki İçerikDüşdünya “Sis”leri Dağıtıyor
Sonraki İçerikAlice Cooper’dan yaşama son verme yolunda sıra dışı bir çizelge
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments