Meta Akkuş: “Hayatımda beni yönlendiren tek şey ilham oldu”

0

Yönetmen – Yazar Meta Akkuş ikinci kitabı Abrakadabra’nın ardından hem yeni kitabı hem de yakın tarihte gösterime girecek olan Bir Dilek Tut filmiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.

– Yazı yazma serüveniniz nasıl başladı? Bu noktada başlangıçta örnek aldığınız bir yazar oldu mu?

Daha ilkokuldayken yazar çizer anlatırdım.

Ne yazıyorsun soranlara ‘hikâyeler’ derdim Ne yapacaksın bunları diye soranlara ‘Kitap çıkaracağım’ dermişim.

Öyle örnek aldığım bir yazar yok çünkü ben İlhamın akışına ayak uyduruyorum. İçimden geldiği gibi özgürce yazıyorum.

– Ülkemizi yurt dışında temsil etmiş yönetmenlerimizden birisiniz. Üstelik bunu çok genç yaşlardan itibaren başarıyla sürdürdünüz. Belli bir zaman sonra ülkemize dönerek burada çalışmaya başladınız. Yurt dışında çalışmaya başladıktan sonra geri döndüğünüzde mesleki açından burada ne gibi farklılıklar gözünüze çarptı? 

İnsanların bu işi para için yaptıkları… Kafa yapıları ve amaçlar farklı.

– Son kitabınızın ismi Abrakadabra. Bu isim nereden geliyor?

Abrakadabra konuşarak yaratıyorum demek. Sözlerimle yaratıyorum demek.

Aslında sözlerimiz hislerimiz hislerimizle kâinat ile konuşuyoruz ve titreşim ile diyalog halinde olduğumuz her şey var oluyor. Buda benim kendi tecrübelerimden edindiğim farkındalığım.

– Kitabınız zihin terbiyesi, tevekkül ve farkındalık temelleri üzerine kurulu. Böylesi bir kitap yazmaya sizi iten sebepler neydi?

En başından iki sorduğum soru oldu Neden buradayım ve bu sistem nasıl işliyor?

Merakım beni senelerce araştırmaya ve bu iki sorunun cevabını bulmaya sürükledi, sonucunda Abrakadabra var oldu.

– Dinler ve din tarihi üzerine birçok araştırmalar yaptığınız kitabınızda gözüme çarpan hususlardan biriydi. Bu araştırmalarınızın sonucunda hayatınızda neler değişti?

Farkındalık ve sembolizm… Hayatı okuma sanatı bambaşka bir bakış açısı elde ettim. İçten dışa doğru yaşam başladı sonsuzluğumu hissettim gerçek gücümü ve bizlere vaat edilen cennete, bal ve süt kokan uçsuz bucaksız kutsal topraklara kavuştum içimde…

– Satın almak istediğiniz bir gömlekle ilgili yazdıklarınız kitabınızda dikkat çekici konulardan biri olan hissetmenin önemine ve hayal, his ve gerçeğe uzanan yolculuğa vurgu yapıyor. Bu konuyla bağdaştırırsak günümüzde birçok insan yaşama karşı isteksiz ve hayallerine karşı ümitsiz. Sizce bunun sebebi nedir?

Başkalarına medyaya etrafındaki insanlara ve özellikle içlerinde besledikleri vesvese yani olumsuz olmazlara İnanmak. Maddede yanı dış etkenlerin etkisinde yaşam sürmek ve onları gerçek zannetmelerinden dolayı.

– İç barış, şükür, tercihler, hislerle konuşmak, duygulara hükmetmek kitabınızda yer alan birkaç konu. Bu konularda insanların bir farkındalık yaşamaları için ne yapmaları gerekiyor?

Önce Abrakadabra’yı bir kaç kez okumaları onları rahatlatıp kendi yöntemlerini bulmak ve uygulamak için ilham ve dürtülerini tetikleyecektir bu dürtüleri uygularsa korkulardan arınıp kendilerine bir kaç dakika sevme hissine yoğunlaşmaya müsaade ederlerse farkındalık başlar ve daha olumlu bir frekansa yani hissel boyuta erişirler orada da huzur ve sükûnet var.

– Yönetmenliğe geri dönersek… 17 yaşında Paris’te tiyatro oyunu yönetmenliğiyle başlamıştınız. O dönemlerde ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Abim ve ailem en büyük zorluğum oldu çünkü bu işi yapmamam gerektiğini empoze ediyorlardı bende bunlara direnerek bildiğimi okudum yani dürtülerimi dinledim hayatımda beni yönlendiren tek şey ilham oldu. Her şeyi içimden geldiği gibi yapıyorum.

– “Bir Dilek Tut” filmi ile yönetmenlik kariyerinizde ilk uzun metraj deneyiminizi yaşıyorsunuz. Bunu ikinci doğumunuz olarak değerlendirdiniz. Heyecanlı mısınız?

Heyecanlıyım tabii çünkü şahane bir film oldu. Sonuçtan tatmin ve eminim evet ben bu filmi izlerim izlemeye giderim çünkü evrensel bir konu ve merak ettiğim en önemli sorulardan bir tanesine cevap veriyor. Dilekler nasıl gerçekleşiyor? Nasıl kabul oluyor?

– Filminizin konusu nedir? Bizlere bahseder misiniz? Seyirci “Bir Dilek Tut” filmini izlerken nelerle karşı karşıya gelecek?

Önce zamansız ve mekansız bulutların üzerinde bisikletli bir dünyada Berke adında dünya tatlısı bir çocukla tanışacak ve Berke ile beraber okulda yaşadığımız sorunlar ile iç dünyamızda ki korkularla baş etmesini öğrenecekler. Kendine güvenmeyi ve temiz kalpli iyi niyetli olmanın önemini hatırlayacaklar. Kalpleri sımsıcak ümitle ve sevgiyle dolu olarak sinemalardan çıkacaklar.

– İzlediğiniz filmler arasında “Keşke şu filmin yönetmeni ben olsaydım” dediğiniz bir film var mı?

Evet var. Gelecekte planladığım ancak kafamda her gün seyrettiğim kendi filmlerim.

– Geleceğe yönelik yeni projeleriniz var mı? Neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Filmler hikâyeler kitaplar resimler var olduğumu hissettiren güzel çarpıcı şeyler ve bütünün hayrına olan işler. Ayni zamanda kendimi keşfetmek ve muhteşemliğimi onore edeceğim ve sergileyeceğim ilham verici eserler yapmaya devam…

– Bize vakit ayırdığınız için teşekkür eder iyi çalışmalar dileriz.

Ben teşekkür ederim.

Uğur Hakan Hacıoğlu
Önceki İçerikEurovision Şarkı Yarışması Tel Aviv’de yapılacak
Sonraki İçerik“Robotlar kendi kendilerine ırkçı davranış geliştirebilirler”
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments