Karantina günlerinde sizlerin ilgisini çekecek makale dizilerine devam ediyorum, bu ay sizlerle beraber Prometheus ve Alien: Covenant filmlerinin tasarım aşamalarını inceleyeceğiz.
Beni takip edenler 4 sene önce Kerem Hunal’ın sunduğu Multiplayer programında Alien: Covenant filmi üzerine bir canlı yayında bu filmin içeriğinden ve genel anlamda Alien filmlerinin sahne tasarım sürecinden bahsettiğimizi hatırlarlar. Şimdi bu makalemde bu filmin ve bir önceki Prometheus filminin tasarım aşamalarını daha etraflıca inceleyeceğiz.
Her iki filminde genel konsepti HR Giger’ın 1978 ve 1979’da ilk Alien filmi için yaptığı tasarımların yeniden revize edilmesiyle oluşturulur. Orijinal Giger tasarımlarının genç sanatçılar tarafından yeniden yorumlanmasıdır ana tasarım teması.
Ancak yine de burada vurgulamalıyım ki Prometheus filminin Alien: Covenant filminin tasarım sürecinden farkı, Giger’ın Prometheus tasarım sürecinde bizzat bulunmuş olması ve Sir Ridley Scott’ın isteğiyle belirli sahnelerdeki tasarımları şahsen tasarlamasıdır.
Bu sahneler, Keşif ekibinin gezegen yüzeyine ilk indiği sahnede karşılarına çıkan üstünde kurukafa olan dev kubbe, Pilot Engineer ve kumanda koltuğu, ve filmin sonunda kısa süreliğine havalanan ve sonra yere çakılan Juggernaut gemisinin dış yüzey tasarımıdır. Bunlardan kısaca alt başlıklar halinde bahsedelim.
Üzeri kuru kafalı dev kubbe, esasen Alejandro Jodorowsky’nin yarım kalan Dune filmi için Giger’ın tasarlandığı Harkonnen konsepti için yaptığı tasarımlara dayanmaktadır. Sir Ridley Scott bu tasarımı Prometheus filminde Juggernaut gemisinin konuşlandığı tapınak için kullanmak istemiştir. Ve sahne çok az bir farkla hemen hemen aynıdır.
Pilot Engineer ve kumanda koltuğu ise Giger’ın ilk Alien filmi için 1978-1979 yılları arasında yaptığı The Pilot (Space Jockey) tasarımıdır. Giger sahnenin birebir aynı olması için bizzat tasarım ekibinin başında bulunmuştur. Ayrıca yine Engineer üzerindeki Biomekanik süit bizzat Giger tarafından tasarlanmıştır.
Filmin sonundaki Juggernaut gemisi dış tasarımı, yine tamamen Giger tarafından bizzat tasarlanmıştır. Bu sahnede geminin dış tasarımı bu nedenle Alien (1979) filmindeki Derelict Ship ile tamamen aynıdır.
Prometheus filminde geri kalan diğer belli başlı tasarımlar Carlos Huante tarafından tasarlanmıştır. Örneğin Neomorph ve Hammerpede tamamen Carlos Huante tasarımıdır. Huante tasarımlarını önce Kuru boya/Pastel ile kağıda çizmiş, daha sonra Wacom pad kullanarak Photoshop programına aktarmış ve son olarak Z-Brush programında sahneler için gerekli 3 boyutlu modellemeyi gerçekleştirmiştir.
Alien Covenant filminde ise vefatından dolayı tasarım aşamalarında Giger yoktur. Fakat bir önceki filmin tasarımında yer alan Carlos Huante ve Sir Ridley Scott’ın son keşfi Dane Hallet beraber bir işbirliğine gitmiş ve son derece başarılı bir tasarım süreci yürütmüşlerdir.
Carlos Huante bu filmde tıpkı bir önceki Prometheus filminde Neomorph için tasarladığına benzer stilde Protomorph tasarımını yapmıştır.
Dane Hallet ise filmde David’in tapınağın içindeki Laboratuvar sahnesinde kullanılan skeçlerin tamamını bizzat çizmiş ve filmdeki Xenomorph’un tasarımını bizzat üstlenmiştir. Tasarım Giger’in orijinal Xenomorph tasarımına bağlı kalması takdire şayandır. Huante gibi Hallet da tasarımlarını önce Karakalem/Pastel ile çizmekte sonra bu çizimi Wacom pad ile beraber Photoshop kullanarak dijitale aktarmakta ve Z-Brush programında 3 boyut modellemesini meydana getirmektedir.
İçinde yaratık kullanılan bazı sahnelerin Storyboard’larını ise Carlos Huante çizmiştir.
Tapınaktaki Alien Egg sahneleri ise yine Giger’ın orijinal tasarımları baz alınarak Dane Hallet tarafından meydana getirilmiştir.
Filmde tapınağın girişindeki ağaçlık bölüm, Sir Ridley Scott tarafından Giger’a bir teşekkür sahnesidir. Sahne tamamen Giger’ın bir başka İsviçreli sanatçı Boecklin’in The Isle of The Dead eseri için yaptığı bir başka eserin birebir olarak bu sahneye yerleştirilmesidir.
Covenant filmindeki diğer bazı sahnelerde de Giger için özel teşekkür sahneleri bulunmaktadır. Bu sahnelerin hangileri olduğunu dikkatli okuyucularım iyi bilirler.
Sizler için bu rutin karantina günlerinde bir kafa değişikliği olacağını umduğum bu makaleyle bir sonraki aya kadar Sanat ile kalın diyorum.
Can Emed
