Selin Baycan: “Tutsak başlı başına içsel bir yolculuk hikayesi…”

"Tutsak’ın yeri bende çok ayrıdır. O dönem solo albümüm için demolarımı hazırlamaya başladığımız sevgili dostum Görkem Karabudak’la bol bol müzik dinleyip üzerine konuşuyorduk."

0

Klibi de kendi gibi kalplere inceden bir karanlık sızdıracak, zihinleri soru işaretleriyle dolduracak titizlikle işlenen klibi ve şarkının oluşumunu Selin Baycan ile konuştuk.

Merhaba, öncelikle ‘Tutsak’ için başarılar diliyoruz. Şarkıyı, klibi ve oluşumunu daha detaylı konuşmak istiyorum ama öncesinde sizi tanıyalım birazcık. Bildiğim kadarıyla çocukluğunuza uzanan bir müzik ve enstrüman geçmişiniz var. Nasıl başladı müzisyenlik macerası? Nasıl bir çocukluğunuz vardı?

Selin Baycan: Merhaba, öncelikle çok teşekkürler. Klasik olacak ama doğrusu böyle, müzik kendimi hatırlayabildiğim en küçük yaşlarımdan itibaren hep hayatımdaydı. Şarkı söylemeyi çok seven bir çocukmuşum, 3-4 yaşlarındayken annemler bana bir mikrofon almışlardı. Sık sık evde geceler düzenler, orda mini konserler verirdim. Bir çoğunu babam vhs kasetlere çekmiş; hala duruyorlar, arada izleyip gülüyoruz. Biraz çocuk şarkıları, biraz Türk Sanat Müziği ve biraz da 90’lar pop şarkılarından oluşan karışık bir repertuvarım vardı (: 5 yaşımdayken annemler müziğe ilgimi keşfetmiş olacaklar ki bana bir org aldılar ve müzik dersleri almaya başladım. Hocamla klasik piyano parçaları çalışıyorduk ama ben en çok sevdiğim şarkıların akorlarını çıkarıp onları çalıp söylemekten keyif aldığımı hatırlıyorum. İlkokulda şiirler yazıp onları bestelemeye başladım. Hikaye böyle başlıyor.

Yine bildiğim kadarıyla, liseden sonra peyzaj mimarlığı okumuşsunuz. Yaptığınız işle çok da alakası olmayan bir bölüm okuyup müziğe kesin dönüş süreci nasıl oldu? Kalbinin sesi ağır bastı diyebilir miyiz 🙂

Selin Baycan: Eğitim hayatı, lise, üniversiteye giriş derken kendimi bu sistemde varolmaya çalışan çoğu genç gibi o kadar da emin olmadığım bir bölümde buldum. Esasen sanatsal bir bölümdü diyebilirim, ama 18 yaşımdayken ‘hayatımı gerçekten bunu mu yaparak geçirmek istiyorum’u sorguladığım bir dönemim oldu. Bunun üzerine bazı müzik okulları araştırmaya başladım ve karşıma o zamanlar yeni açılan Modern Müzik Akademisi çıktı, orda düzenli olarak şan dersleri almaya başladım. Yine o dönemde bir arkadaşımın grubuna şarkıcı olarak dahil oldum. Böyle biraz da ufak tesadüflerle hayatım o yöne doğru eğildi aslında. O vakitler o kadar da ayırdında değildim ama içten içe kendi şarkılarımı yazıp söylemek istediğimi biliyordum.

‘Tutsak’ tan bahsedelim biraz da, nasıl bir oluşum süreci var, ne anlatıyor bize?

Selin Baycan: Tutsak’ın yeri bende çok ayrıdır. O dönem solo albümüm için demolarımı hazırlamaya başladığımız sevgili dostum Görkem Karabudak’la bol bol müzik dinleyip üzerine konuşuyorduk. Birlikte epey bir zaman geçirince çalıştığınız müzisyenlerle uyumlanıyorsunuz aslında, bu şarkı da tam olarak öyle bir yerden doğdu. Kendimi David Lynch’in dünyasına, özellikle Twin Peaks’e adamıştım, bir yandan da gece gündüz Edgar Allan Poe okuyordum. Bir gün Görkem’in evindeyken o bilgisayarın başına geçip Tutsak’ın akorlarını çalmaya başladı, ben koltukta onu dinlerken sözleri yazdım. Sonra beraberce taslak olarak şarkıyı düzenledik. Çok spontan ve büyülü bir yaratım anıydı, nerdeyse yarım saatte şarkı kendini doğurdu gibi oldu. Sonrasında, Görkem prodüktör olarak şarkıyı ele aldı ve müthiş sound’unu ortaya koyarak duyduğumuz son haline getirdi.

Klibe gelecek olursak; klipte, bilinmezlikle birlikte bir amaca yol alışın anlamı belirdi bende. Sonunda, olması gereken noktaya gelinmiş ya da her şey şimdi başlıyor, der gibi bir anlam. Kimlerle çalıştınız bu süreçte, klibin çekimleri nasıl geçti?

Selin Baycan: Klip başından sonuna içsel bir yolculuk hikayesi. Bu esnada bana eşlik eden karakterler ve bazı metaforlar var, bunların bilinç ve kişisel bilinçdışı dünyalarımda karşılıkları mevcut tabii. Açıkçası esas hedefim şarkıyı yazdığım dönem boyu taşıdığım duyguyu hikayeleştirip izleyenlere geçirmekti. Bunu yaparken de sevdiğimiz filmlerde olduğu gibi kalplere inceden bir karanlık sızsın, zihinler soru işaretleriyle dolsun istedik. Son sahneyi düşünürsek, ‘her şey şimdi başlıyor’ gibi bir yorumu tercih edebilirim, hatta böyle yankılanması müzikal kariyerimi düşününce oldukça manidar (:

Klibin yaratım sürecine gelirsek, her şey uzun zamandır işlerini hayranlıkla takip ettiğim sevgili Lara Kamhi’ye şarkının görsel dünyasını tasarlaması için attığım bir mesajla başladı. Meğer Lara da kendi uzun metraj filmine girizgah olarak müzik videoları çekmeyi planlıyormuş. Başlangıçta benim kafamda büyük prodüksiyonlu bir klip yoktu, daha doğrusu şarkıyla beraber anlatmak istediğim bir hikaye vardı ama şarkı hazırdı ve bir an önce yayımlamak için sabırsızlanıyordum. Lara şarkıyı çok sevdi ve hayalimdekine çok yakın bir senaryoyla geldi. Ardından bol bol buluşup fikir alışverişi yaptığımız bir dönem oldu. Üzerine titizlikle en ince detayına kadar çalıştı, 70 kişilik şahane bir ekip toparladı. İlk konuşmamızdan 5 ay kadar sonra her şey hazırdı ve tek günde çekimleri bitirdik. Klipte gördüğünüz rol arkadaşlarım gerçek hayatta da yakın dostlarımız, heyecanımıza seve isteye eşlik ettiler. Çekimler epey zorlu olmasına rağmen tüm ekip çok keyifle ve canla başla iyi bir iş çıkarmak için ordaydı, sonuç da bu şekilde hepimizin içine müthiş sinen bir klip oldu. Her şey bir yana, böyle güzel bir destek ağının içinde ilk işimi yayımlamak beni çok mutlu ediyor sahiden. Gerçekten başta Lara olmak üzere herkese çokça müteşekkirim.

‘Tutsak’ yayımlanan ilk şarkınız, ilk klibin heyecanı da farklı olsa gerek 🙂 Bu süreçte dinleyicinizden nasıl geri dönüşler aldınız?

Selin Baycan: Şarkıyla ve kliple ilgili ayrı ayrı çok güzel geri dönüşler aldık. Klip Amerika’daki Urban Mediamakers film festivalinde en iyi uluslararası müzik videosu ödülünü kazandı, hatta festival kapsamında bir konser teklifi de aldık ancak maalesef tarihin çok yakın olması nedeniyle bu gelişmelere ancak uzaktan heyecanlanabildik. Onun dışında Indie Memphis Film Festivali’nde ve New York ve Berlin’deki Liftoff festivallerinde de online seçkilerde gösteriliyor, daha başka festivaller de yolda. Tüm bunlar ve gelen mesajlar, beğeniler ve güzel yorumlar insanı çokça motive ediyor ve gelecek için daha fazla hayal kurmaya vesile oluyor elbet.

Gelecekteki hedefleriniz neler? ‘ Tutsak ‘ ın peşinden bir albüm gelir mi?

Selin Baycan: Tabii ki, esas hedefim 2020’de solo albümümü çıkarmak. Demolar hazır gibi, yakın bir vakitte albüme girmeyi hedefliyorum. Önümüzdeki süreçte albüm öncülü olarak mümkünse video eşliğinde birkaç tekli daha paylaşmak istiyorum ama bazı şeyler kendini yolda belirliyor. Şu an ihtimaller dünyasında bolca geziniyor ve şarkıların üzerine çalışıyorum diyebilirim. Ve bu sene içinde albümü dinleyicilerle buluşturmayı çok istiyorum.

Önümüzdeki günlerde kesinleşen konserler var mı? Konser takvimini nereden takip edebiliriz?

Selin Baycan: Biraz kayıtlara odaklanmak istediğim bir süreçte olduğumdan konser yapmama gibi bir karar almıştım ama çok tatlı istisnalar oldu. İf festivali kısa filmler gecesinin açılışında bir mini konser verdim, aralık ayının başında da Selen Gülün’ün ‘Kadınlar Matinesi’ne misafir oldum ve orda Selen ve ekibiyle ‘Tutsak’ı çaldık. Şimdi böyle yakınlarda görünen bir konser yok diyorum ama bahar başı gibi bir iki sürpriz olabilir çünkü sahnede olmayı ve dinleyiciyle o etkileşimi çok seviyorum.

Onun dışında doğaçlama müzik epey ilgimi çekiyor. Şevket Akıncı’nın düzenlediği ‘Take the Aid Train’ geceleri kapsamında vokal prosesörü eşliğinde sesimin sınırlarını araştırdığım performanslarım oluyor. Şarkı formunda değil, daha deneysel bir performans yapıyorum orda. Solo projemi sahneye koyduğumda bu performanslardan da izler taşımasını hayal ediyorum.

Haberleri ve konserleri kişisel sosyal medya hesaplarımdan duyuruyorum, onları da şöyle paylaşayım;

Facebook: www.facebook.com/selinbaycanx
Instagram: www.instagram.com/selinbaycanx
Twitter: www.twitter.com/selinbaycanx

Çok geçmeden, bir sonraki projenizi de dört gözle bekliyoruz. İlginize çok teşekkür ederiz, en yakın konserde görüşmek dileğiyle…

Selin Baycan: Ben teşekkür ederim, çokça sevgiler ve güzellikler.

Hande Özdemir
Önceki İçerikŞahsiyet dizisi Meksika’ya uyarlanıyor
Sonraki İçerik“9 Kere Leyla” 27 Mart’ta vizyonda
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments