Destansı Bir Arayışın Hikayesi: “Tipi”

Sorokin, bizleri alacakaranlık bir coğrafyada korku ve merak dolu, bilim kurgu öğelerini de içinde barındıran bir hikaye ile buluşturuyor.

0

Rus edebiyatı, dünya edebiyatının yapı taşıdır. Okuyucu olarak bir şekilde Rus edebiyatına bulaşırsınız veya halihazırda ilk olarak Rus edebiyatı ile dalarsınız okuma evreninin içine. Dostoyevski oradadır, Tolstoy, Puşkin, Turgenyev, Gorki ve Çehov… Bu klasiktir ve değişmez. Rus edebiyatının sağlamlığı edebiyat evreni içerisinde değiştirilemez bir yerdedir. Kemikleşmiş olan bir ülke edebiyatından bahsetmeyeceğim. Bahsedeceğim yazar bahsettiğim klasikleşmiş dönemin çok dışında (fakat asla uzağında değil) eserlerini günümüz dünyasından veren bir yazar.

Can Yayınları tarafından yayımlanan bir Vladimir Sorokin kitabı olan Tipi geçtiğimiz aylarda raflardaki yerini aldı. Böylece çağdaş Rus edebiyatı ile ilgili bir şeyler anlatma fırsatı bulduk. Ki bu fırsatı -yazarı ve kitabı düşündüğümüzde- en iyi yerden yakaladık diyebilirim rahatlıkla. Vladimir Sorokin 1955 yılında Bıkovo’da doğdu. Kavramsal sanatlarla, yeraltı, bilim kurgu türü edebiyatla ilgilenmeye başlayarak sosyalist gerçekliği alaya alan öyküler yazmaya başladı. 1985 yılında yayımlanan romanı Kuyruk ilginçtir ki Fransa’da yayımlandı. Çünkü yazdığı öyküler Rusya’da yasaklanmıştı. Sovyet ideolojisinin parçalanması, çöküşü Sorokin romanlarının baş karakteridir neredeyse ve Tipi, Türkçede yayımlanan ilk romanıdır.

Tipi, Doktor Platon İlyiç Garin’in hikayesi. Dolgoye köyünde salgın bir hastalık vardır. Fakat bu salgının nereden gelip bu köyü bulduğu veya nasıl bir salgın olduğu ile ilgili ortada duran kocaman bir bilinmezlik söz konusudur. Platon yanında bulundurduğu aşı sayesinde salgın hastalığı bertaraf edeceğini düşünür ama Rusya’nın aman vermeyen kış şartları köye ulaşmasını geciktirmekte, bu süreçte yaşadıkları Rusya’nın o alacakaranlık yüzünü ortaya çıkarmaktadır. Kitabın başlangıcındaki şu diyalog içinde bulunulan coğrafyayı ve o coğrafya insanını kesinlikle çok iyi (çok iyiden de öte çarpıcı bir biçimde) anlatmakta.

“Platon İlyiç canı sıkkın, iki yana açtı kollarını. “Evet, anlayın beni artık, kesinlikle gitmek zorundayım! Hastalar bekliyorlar beni. Has-ta-lar! Salgın hastalık bu! Anlayabiliyor musunuz?”

Menzil istasyonunun görevlisi yumruklarını porsuk postu yeleğinin göğsüne bastırarak öne eğildi: “Elbette anlıyorum beyim, anlamaz olur muyum? Gitmek zorundasınız, beyim, çok iyi anlıyorum beyim. Ama verebilecek atımız yok size, yarın sabaha kadar da olmayacak!”

Öfkeyle yükseltti sesini Platon İlyiç: “Nasıl olamaz? Bu istasyonunuz başka ne işe yarar?”

Birkaç saatlik bir yolculukla başlayacak olan, sonrasında kendi akışında devam edecek hikayeyi Sorokin ters yüz ederek bambaşka bir yere taşıyacağı sinyalini ta en baştan veriyor. Zaman ve mekanlar sonsuzluğa uzanıyor. Hayaller, sanrılar, düş kırıklıkları birbirinin içine geçiyor. Tipi salgın bir hastalığı merkeze alsa da aslında bir arayışın hikayesine dönüşüyor Sorokin’in elinde.

Yukarıdaki diyaloğu Sorokin’in yazdığını bilmesek, Dostoyevski yazmış diyebilirdik rahatlıkla. Sorokin yeni bir dil, anlatım yaratırken Sovyet Sosyalist dönemin o kemikleşmiş edebiyat anlatımını inkar etmiyor asla. Aksine kabul ederek ve sosyalist edebiyatı ustalıkla dönüştürebilmesini bilerek yazıyor Tipi’yi. Mesela daha çok doğa anlatımlarında hissediyoruz bunu.

“Kar fırtınası… Kestirme olduğu için bu menzil istasyonunun olduğu yoldan gelmek aklıma gelmez olaydı… Ayı ininden farksız kuytu bir yer. Kışın at bulmak da olanaksız… Tövbe etmişken, gene geçtim. Her zaman kullandığım yolu kullanmalıydım, Zaprudnoye’de atları değiştirip yoluma devam ederdim, varsın yedi verst uzun olsundu, şimdi çoktan Dolgoye’deydim.”

Bir türlü, bir an önce gidilmesi gereken yere gidememenin kabusu Tipi. Sorokin kesinlikle alacakaranlık bir coğrafyada korku ve merak dolu, bilim kurgu öğelerini de içinde barındıran bir hikaye ile buluşturuyor bizleri. Uzunca süredir ortada gözükmeyen Rus edebiyatını özlediyseniz Vladimir Sorokin romanı Tipi’yi kesinlikle tavsiye ederim. Okumanız dileğiyle…

YazarVladimir Sorokin
ÇevirmenErgin Atay
YayıneviCan Yayınları
Yayın TarihiŞubat 2019
TürüRoman
Sayfa Sayısı200
Önceki İçerikSteve Ruppel, Captain Marvel’i 116 kez izleyerek rekor kırdı
Sonraki İçerikMetro kazısından Afrodit heykeli çıktı
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments