
Kadir Özbey’in “Kesintisiz” isimli yapay zeka albümü 1 Ekim’de müzikseverler ile buluştu. “Müzik yolculuğumda yeni bir sayfa açtım” diyen Kadir Özbey, yeni albümünde pop ve R&B füsyonunu kendi yorumu ile işliyor. Sanatçı, “Caz dokunuşlarını, doğulu ve batılı sound’ları bir araya getirerek farklı bir müzikal çeşitlilik yaratmaya çalıştım. Saksofon, gitar ve piyano gibi enstrümanların ön planda olduğu şarkılar; bazen enerjik, bazen hüzünlü bir atmosfer taşıyor. Genel çizgide ise modern pop tınılarıyla harmanlanmış bir R&B yaklaşımı var.
Sözleri tamamen bana ait olan bu albümde, parçaların kimi melankolik, kimi umut dolu duygularla dinleyiciyi farklı ruh hâllerine sürüklemesini amaçladım. Modern prodüksiyon anlayışıyla da akıcı ve güncel bir deneyim sunmayı hedefledim.
Albümün adı gibi, “KESİNTİSİZ” baştan sona bütünlüklü bir yolculuk… Ve bu yolculuğu sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.” açıklamalarında bulundu.
“Kesinlikle Beğenilecek Bir Tarz”
Yeni albümü hakkında “Kesintisiz, çok içime sinen bir albüm oldu. Diğer albümlerim pop füzyon tarzındayken Kesintisiz, pop R&B tarzında bir albüm oldu. Ülkemizde çok fazla denenen bir tarz değil ama kesinlikle beğenilecek bir tarz olduğuna inanıyorum.” ifadelerini kullanan Kadir Özbey ile yapay zeka ile müzik hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik…
Buğurcan Baştuğ: Yapay zeka ile müzik yapmaya nasıl başladınız?
Kadir Özbey: Yapay zeka ile müzik yapmaya Nisan 2024’te başladım. Önceden de şarkılar yapıyordum ama bunlar müzikle buluşamıyordu. Yapay zeka sayesinde yazdığım sözler ezgilerine kavuştu. Önceden düzensiz olarak yaptığım ve arşivlemediğim şarkılar, düzenli olarak yazılan sözlere ve geniş bir arşive ulaştı.
Buğurcan Baştuğ: Çalışmalarınızı yaparken nelerden ilham alıyorsunuz?
Kadir Özbey: Şarkıların hepsi bir hikaye ya da hikaye kesiti. Bir hikaye anlatmak için önce bir konu bulmak gerekiyor. Konular aşk, ayrılık, hayaller gibi bilindik ya da tanıdık olsa bile onlara farklılık katacak anlatım biçimleri ve kelimeler gerekiyor. Söz yazmanın bütün büyüsü, bu hikayeyi anlatış biçiminiz ve seçtiğiniz kelimelerden ibaret. Bu kelimeleri ve hikayeleri bulmak için çevrenizde gördüğünüz her şeyden faydalanıyorsunuz: bir şarkı, bir sohbet, bir film, bir kitap… Aslında doğrudan bir yerden almıyorsunuz, bunlar kişide içselleşip şarkı olarak ortaya çıkıyor. Çoğu zaman neyin ilham verdiğini bilmezsiniz.

Buğurcan Baştuğ: Bir eserin üretim süreci nasıl gelişiyor?
Kadir Özbey: Genellikle haftada iki şarkı yayınlıyorum. Bunu yapmak için oturup şarkı sözü yazmam gerekiyor. Bu oldukça planlı bir çalışma. Şarkı sözü yazarken çevremdeki her şeyden faydalanıyorum. Çoğunlukla söz yazmaya başlamadan önce aklıma birkaç söz gelmiş oluyor. Bunları önceden not etmiş oluyorum. Söz yazmaya başlarken bu notlardan faydalanıyorum. Aklımda hiçbir şey yoksa enstrümantal müzikler dinliyorum. Söz yazmak benim için şarkının en önemli aşaması. Sözleri şiir olarak ya da ezgili bir şekilde yazıyorum.
Sonrasında bu sözleri yapay zeka aracına ekliyorum. Burada şarkının yapısını belirleyen prompt’ların içine yerleştiriyorum. Giriş, köprü, nakarat, çıkışı burada belirliyorum. Şarkının bir kısmı için özel bir yorumlama ya da enstrüman seçimi varsa yine şarkı sözleriyle birlikte yazmak gerekiyor. Sonrasında şarkının türünü, enstrümanlarını, duygusunu, temposunu belirleyen ana prompt’ları yazıyorum. Yapay zeka, veri girdisi konusunda oldukça geniş. Bu da çeşitli türleri bir arada kullanmama imkan tanıyor. Çok ilginç çalışmalar ortaya çıkıyor. Pop müzikle cazı ve Tuareg müziğini birleştirebiliyorsunuz. Yapay zeka olmadan böyle bir şeyi deneyimlemek neredeyse imkansız.

Buğurcan Baştuğ: Şarkılarınız kadar videolarda ve albüm kapaklarındaki görsellik de ayrı güzel. Müzik dışında neler yapıyorsunuz?
Kadir Özbey: Çok teşekkür ederim. Mesleğim öğretmenlik. İstanbul’da bir özel eğitim meslek okulunda matbaa öğretmeni olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda güzel sanatlar fakültesi grafik tasarım bölümü mezunuyum. Kapakları oluştururken de yapay zekadan yardım alıyorum. Üzerindeki son değişiklikleri görüntü işleme programında düzenleyip yayınlıyorum.
Buğurcan Baştuğ: Taze Mezun isimli çalışmanız da var. Dünya Okulunda öğrenci olan bizler için de manidar bir şarkı olmuş… Hem sanatçı hem de bir öğretmenden öğrenciler için yapılmış sürpriz bir çalışma… Öğrencilerinizin şarkıyı dinlediğinde tepkisi nasıl oldu?
Kadir Özbey: Taze Mezun’u yayınlarken biraz geç kaldım. 25 Mayıs 2025’te yayınlandı. Mezuniyetlerin çoğu bitmişti. Yine de sosyal medyada güzel etkileşim aldı. Yaptığım bütün şarkıları önce aileme sonra okulda öğrencilerime ve birlikte derse girdiğim öğretmen arkadaşlarıma dinletiyorum. Tepkiler genellikle olumlu oluyor. Buradan her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu röportajı benimle yaptığınız için size de çok teşekkür ederim.


























Çok güzel bir röportaj olmuş emeğinize sağlık👏👏👏
Çok başarılı bir röportaj olmuş, soluksuz okudum başarılarının devamını dilerim abicim daima seninleyiz
Kadir Özbey in müziklerini bende zevkle dinliyorum..Sözleri özellikleri yüreğine sağlık ☺️
Bu konuda yapılan röportaj oldukça güzel ve bilgilendirici olmuş. Kadir Bey, naif bir şekilde eserlerini kendi sözleriyle oluşturduğunu belirtmiş; ancak işin arka planı aslında bundan çok daha derin. Kütüphanesinde bulunan kültürel çeşitlilik, tarih, felsefe ve sanat alanındaki araştırmaları ve okumaları sayesinde bu değerli eserler ortaya çıkıyor. Yani temeli yalnızca bir “ilham anı” değil, sağlam bir altyapı ve yoğun bir araştırma sürecinin ürünüdür. Kendisini tekrar tebrik ediyor, bu yolda daha da güzel eserler ortaya koyması için başarılar diliyorum
Bravo👏👏👏
Çok güzel bir albüm olmuş..
Röportajı baştan sona kadar büyük bir keyifle ve dikkatle okudum. Kadir Özbey’in müzik anlayışı, sanatla kurduğu derin bağ ve “kesintisiz yaşam” felsefesi beni gerçekten etkiledi. Günümüzde çoğu sanatçı sadece üretmeye, dinlenmeye ya da trend olmaya odaklanırken; onun yaklaşımı bundan çok daha öteye geçiyor. Müzik onun için sadece bir uğraş değil, adeta yaşamın kendisiyle kurulan kesintisiz bir iletişim biçimi.
Özellikle “kesintisiz müzik” ifadesini bir tür yaşam mottosu haline getirmesi, hem kişisel hem de sanatsal bir olgunluğun göstergesi. Her notanın ardında bir duygu, her melodide bir düşünce, her sessizlikte bir anlam taşıyor. Bu da Kadir Özbey’in üretimlerinde fark edilir bir samimiyet ve derinlik yaratıyor. Müziği sadece kulağa değil, ruha da hitap eden bir anlatım diliyle sunuyor.
Yapay zekâ ile müziğin kesişiminden bahsettiği bölümler ise özellikle ilgimi çekti. Teknolojinin hızlı ilerlediği bir çağda, duyguların ve insan dokunuşunun kaybolmadığı bir müzik üretimi mümkün mü sorusu, hepimizin zihninde yer eden bir konu. Kadir Özbey’in bu soruya verdiği yanıt çok net: Evet, teknoloji bir araçtır; önemli olan o aracı hangi ruhla, hangi bilinçle kullandığımızdır. Bu bakış açısı, hem çağdaş hem de duyarlı bir sanatçı portresi çiziyor.
Röportaj boyunca sezilen içtenlik, sahicilik ve müziğe olan saygı beni çok etkiledi. Müzik dünyasında “popülerlik” uğruna özünü kaybeden pek çok örnek varken, onun müziğe hâlâ bir anlam, bir hikâye, bir yaşam biçimi olarak yaklaşması gerçekten takdire değer. Her kelimesinde üretkenliğe, sorgulamaya ve yenilikçiliğe açık bir sanatçı görüyoruz.
“Kesintisiz müzik” aslında hepimizin yaşamına dokunan bir düşünceyi temsil ediyor: Hayatın temposu, duyguların iniş çıkışları, sessizlikler ve hareketler… Hepsi bir ritim içinde. Kadir Özbey’in bu felsefeyi müziğine yansıtma biçimi bana göre çok özgün. Müziğini sadece dinlemiyor, aynı zamanda hissediyor ve yaşatıyor.
Röportajı hazırlayan ekibe de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Sorular, sanatçının iç dünyasını açığa çıkaracak kadar derin; yanıtlar ise bir müzisyenin değil, bir düşünürün kalbinden dökülmüş gibi. Böylesine özenli, anlamlı içeriklerin artmasını diliyorum.
Kadir Özbey’in sanatıyla daha nice “kesintisiz” anlar yaşamak dileğiyle… Müzik hiç susmasın, yaşam da onunla birlikte akmaya devam etsin inşallah.