“VON” ve Sınırları Aşan Müziği

"Müzik evrenseldir, müzisyen de öyle… Amacımız dinleyiciyle bağ kurmaktan öte bir şey değil."

0
Sahipsiz Hüzün / Tristeza sin Dueño

Dünyanın ortasında bir yıldız kapısı olduğunu öğrendiğimizde, uykusuz geceler ve bitimsiz yorgunluklar peşindeydik. Mavi ve Sophia’nın yaldızsız daveti bir bayram havası yarattı sofralarımızda. Sınırı yürüyerek geçtik, hayır koşarak, uçarak, nefeslenerek. Marinaleda, yıldız kapısı.

Karanlık geceye “Işıklar Altında” başladık. Ardından süzüldük kulaklara bir “Hayalet” gibi. Vakit ilerledikçe ağıtlar yaktık ölülerimize, “Sahipsiz Bir Hüzün” bıraktık geceye. Yer yer öfkelendik, mavi gökyüzünü aradık, “Yeter” diye haykırdık. Ve “Son Rönesans”ı bekledik “Alacakaranlık”’ta. “Sabah”ın gelişi ile sonlandırdık tınılarımızı. Ütopyanın ortasında harikulade bir geceydi. Yine geleceğiz, cebimizde yeni sesler ve sözlerle. Marinaleda; “Başka bir dünya mümkün!”

– Öncelikle bu söyleşiyi kabul ettiğiniz için teşekkürler, okurlarımız için kısaca VON’dan bahseder misiniz?

Von: Ne olduğumuzu değil ne olmadığımızı paylaşırsak çok daha anlamlı olacaktır. Biz salt bir müzik grubu değiliz. Biz sürekli büyüyen bir aileyiz. İcra eden eller dört kişiye ait olsa da, hisler ve düşünceler daha kalabalık.

– VON tarzını Avant-Garde / Progressive olarak tanımlamakta, biraz bu tanımdan bahsedebilir misiniz?

V.: Kendimizi böylesi sınırlandırıcı tanımlara koymanın tamamen dijital ortamların ve çeşitli prodüksiyonların dayatması olduğunu düşünüyoruz. Müzik evrenseldir, müzisyen de öyle… Amacımız dinleyiciyle bağ kurmaktan öte bir şey değil. Bizce asıl önemli olan, dinleyicinin bizi nereye koyduğudur.

– VON’un müziğini dinlerken birçok farklı tadı alıyoruz. Birçok farklı tarzın enfes uyumu, bu konudan da biraz bahsedebilir misiniz?

V.: Bir araya gelene dek hepimiz çeşitli müzikler dinledik ve yaptık. Bu farklılığımızı en verimli şekilde kullanmaya çalışıyoruz ve gelecekte daha da zenginleştirmeye çalışacağız.

– Birkaç uluslararası deneyiminiz oldu. Sizin için en özel olan sahneler hangileriydi?

V.: Bizim için en özel sahne: Marinaleda’da Palo Palo sahnesi; Fas’tan İspanya’ya gelene kadar yaşadığımız süreç ve Marinaleda’ya geldiğimizde karşılaştığımız insan manzaraları bizim için orayı çok daha önemli kılmakta. Kendimizi en iyi hissettiğimiz, ifade ettiğimiz ve seyirciyle en iyi bağı kurduğumuz sahne Böcek Live Sahnesi. Aynı zamanda bu sahne, teknik açıdan en beğendiğimiz sahne oldu.

Tabii ilk göz ağrımız ve tamamen kendi prodüksiyonumuz olan Moda All Saints Kilisesi’nde olan konserimizin de yeri ayrıdır.

– 13 Ağustos 2016 tarihinde Burgazada’da düzenlenen 3. Progresif Müzik Festivaline katıldınız ve sizi bir arkadaşım izledi çok etkilenmiş. Sizin için nasıl geçti bu konser?

V.: Bizim açımızdan teknik olarak problemli olsa da Taner Öngür’ün yaptığı organizasyon bizim için ve katılan tüm müzisyenler için çok önemli bir deneyimdi. Bağımsız sanatın desteklenmesi açısından çok değerli buluyoruz.

– Pat Filminin de Soundtrack’inde imzanız vardı ve gerçekten çok başarılıydı. Böyle özel çalışmalar var mı?

V.: Şu sıralar tiyatro Simurg ile bir oyun hazırlığı içerisindeyiz. Bizlere oyunun müziklerini emanet etme nezaketini gösterdiler.

– Kendinizi, kolektif çalışmalara, farklı müzisyenler ve sanatçılarla çalışmaya açık, yeni ve yaratıcı deneyimlerden kaçınmayan bir grup olarak tanımlıyorsunuz, müziğinizin dışında farklı grup ve isimlerle de yeni bir çalışma var mı gündeminizde?

V.: Hazırlığında olduğumuz tiyatro oyununda farklı deneyimler geliştirmeye çalışıyoruz. Oyunun niteliği gereği zaman zaman kendi disiplinlerimiz dışında farklı disiplinlerde de üretimler yapıyoruz.

– VON müziğinde doğadan öyküler anlatan, bunu müziğine yansıtan ve bunu sahnesinde yaşatan özel bir grup, bu tarz çalışmaları yaparken en çok önem verdiğin noktalar nedir?

V.: Yaşadığımız gibi düşünüyoruz ve yaşadığımız gibi müzik üretiyoruz. Bazen güvercin tedirginliği ya da uçurtma uçuran bir çocuk. Gökkuşağının altındaki milyarlarca insandan bir kaçıyız.

– Konserlerinize büyük ilgi var biraz da gelecek konserlerinizden bahsedelim?

V.: Sağolsun ailelerimiz bizi yalnız bırakmıyorlar. Avrupa turnemiz yavaş yavaş netleşmekte. Türkiye takvimimizde netleşen bir performans yok.

– Ülkemizde ve dünyada beğendiğiniz bu tarz grup ve müzisyenleri bizlerle paylaşır mısınız?

V.: Bu sorunuza verdiğimiz her yanıt yetersiz kalacaktır. Pop dışında dinlediğimiz ve etkilendiğimiz pek çok yerli-yabancı müzisyen ve tür mevcut.

– NouvArt olarak bu özel söyleşi için size teşekkür ediyoruz. Son olarak sanatsever dostlarımıza neler söylemek istersiniz?

V.: Teşekkür ederiz. Söylediklerimizden çok yaptıklarımızla anlaşılmayı isteriz. Sadece bu söyleşiyi okuyan çok özel dostların dinleyebileceği emprovize oda kayıtlarımızdan bir tanesini buradan paylaşmak isteriz.

Başka Bir Dünya Mümkün / Otro Mundo Es Posible

Cuando nos enteramos de que había una puerta a las estrellasen el centro del mundo, estábamos persiguiendo noches sin sueño y fatigas sin fin. Pasamos la frontera andando, corriendo, volando, sin aliento. Marinaleda, la puerta de las Estrellas

La noche oscura empezó con “Bajo las luces”. Paso el tiempo y explotamos en elegías por nuestros muertos, dejando en la noche una “Tristeza sin Dueño”. En un momento nos enojamos, buscando el cielo azul gritamos “Basta”. Y esperamos un “Ultimo Renacimiento” en el “Crepúsculo”. Nuestros sonidos se acabaron con la llegada de la “Mañana”. Volveremos, con nuevos sonidos y nuevas palabras en los bolsillos. Marinaleda: ¡Otro mundo es posible!

– Lo primero, gracias sin fin por aceptar este reportaje, ¿podríais en pocas hablar a nuestros lectores de VON?

Von: Más que hablar de lo que somos, tiene más sentido hablar de lo que no somos. Nosotros no somos simplemente un grupo de música. Somos una familia que crece continuamente. Aunque las manos que ejecutan pertenezcan a cuatro personas, los sentimientos y pensamientos pertenecen a más.

– El estilo de VON se define como Vanguardia/Progresivo, ¿podéis hablarnos de esta definición?

V.: Pensamos que la utilización de estos términos, digamos limitadores, por nuestra parte, es fruto de los medios de comunicación social y variadas organizaciones en el mundo de la producción musical. La música es universal y también lo son los músicos… Nuestra meta no es otra que crear un vínculo con el oyente. En nuestra opinión lo realmente importante es donde nos situe el oyente.

Yıldız Ormanı / Bosque Estrellas Bosque de Estrellas

– Escuchando la música de VON nos llegan muy distintos sabores, una armonía deliciosa de estilos muy diferentes, ¿podéis hablarnos de esto?

V: Antes de reunirnos todos nosotros escuchamos y tocamos muy diferentes estilos. Intentamos utilizar estas diferencias de la forma más productiva posible, y en el futuro intentaremos enriquecerlo aún más.

– Habéis tenido varias experiencias internacionales. ¿Cuáles son para vosotros los escenarios más especiales?

V: Para nosotros el escenario más especial: La Sala Palo Palo en Marinaleda; Las secuencias del proceso que vivimos desde que salimos de Marruecos hasta llegar a España, y las personas que allí encontramos al llegar a Marinaleda la hacen para nosotros muy especial. El escenario en el que nos hemos sentido mejor, en el que nos hemos expresado mejor y en el que hemos conectado mejor con el público, Bocek Live. Este último es también el que más nos gustó a nivel técnico.

Y por supuesto, es para nosotros muy especial la Iglesia de Todos los Santos, nuestro primer concierto que fue una producción propia al 100%

– El 13 de Agosto de 2016 participasteis en el 3. Festival de Música Progresiva, en las Islas Príncipe, un amigo os escuchó y quedó muy impresionado, ¿Cómo fue para vosotros este concierto?

V: Aunque tuvimos algunos problemas técnicos, este evento organizado por Taner Öngür fue una experiencia muy importante para nosotros y para todos los músicos participantes. Pensamos que es muy valioso desde el punto de vista del apoyo al arte independiente.

– Firmáis también la banda sonora del cortometraje PAT, de hecho muy lograda. ¿Tenéis otros proyectos así de especiales?

V: Estamos ahora preparando una obra con el grupo teatral Simurg. Fueron tan amables de dejar en nuestras manos la música de la obra.

– Os referís a vosotros mismos como abiertos al trabajo colectivo y a trabajar con otros músicos y artistas, y como un grupo que no pierde la oportunidad de experiencias nuevas y creativas, aparte de vuestra propia música, ¿hay otros nombres y grupos con los que trabajéis en la actualidad?

V:  En la obra teatral que estamos preparando, intentamos desarrollar nuevas experiencias. Por el carácter de la obra, de vez en cuando tenemos que salir de nuestra disciplina y crear en el marco de otras disciplinas.

– VON es un grupo que cuenta historias de la naturaleza en su música, un grupo especial que imprime esto en su música y lo hace vivir, cuando hacéis este tipo de trabajo, ¿cuáles son los puntos a los que prestáis más atención?

V:  Pensamos igual que vivimos y como vivimos creamos música. A veces la inquietud de una paloma o un niño haciendo volar una cometa. Somos unas cuantas personas de los millones bajo el cielo.

– Hay mucho interés en vuestros conciertos, ¿nos podéis hablar de nos próximos conciertos?

V:  Gracias a nuestra familia que no nos abandona. Nuestro tour por Europa va tomando forma poco a poco. No tenemos nada concreto en el calendario de Turquía.

– ¿Podéis compartir con nosotros los músicos y grupos de este tipo de música nacionales e internacionales que os gustan?

V:  Cualquiera que fuese nuestra respuesta a esta pregunta, siempre sería insuficiente. Aparte del pop hay muchos estilos y músicos nacionales e internacionales que nos gustan y escuchamos.

– En nombre de NouvArt quiero daros muchísimas gracias por este reportaje especial. Por último, ¿Qué queréis decir a nuestros amigos amantes de la música?

V:  Muchas gracias. Más que lo que decimos, nos gustaría que se entendiese lo que hacemos. Sólo queremos compartir aquí con esos amigos especiales, lectores de este reportaje la grabación de una de nuestras improvisaciones.

Başka Bir Dünya Mümkün / Otro Mundo Es Posible
Önceki İçerikAnkaralı Melodic Black Metal Grubu: “Tyrannic Oppression”
Sonraki İçerik1980’ler ile 1990’larda radyolar bir başka güzeldi
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments