Alien (Yaratık) Filminin Dizayn ve Set Tasarım Aşaması

"Filmin başlarda Stop Motion tekniği ile çekilmesi planlanmış fakat Giger’ın isteği üzerine bu yöntemden sahnelerdeki gerçekçiliği ve hareketlerdeki akışkanlığı bozacağı düşüncesiyle vazgeçilmiş..."

0

Hatırlayacağınız gibi geçen yazımda Alien (Yaratık) filmini Sürrealizm (Gerçeküstücülük) sanat akımına bağlayan ve filmin çekimine kadar birbirine bağlı gelişen olayları ele almıştık. Bu devam yazımda ise Alien filminin sahne arkasında, sette gelişen olayları ve filmin tasarım sürecini ele alacağız. 

İngiltere’de Shepperton Studio’larında 1977-1978 yılları arasında setleri hazırlanan filmin tüm tasarım süreci yönetmen Ridley Scott’ın denetiminde burada hazırlanmıştır. 

Filmin çekirdek tasarımcı kadrosu, başta Gerçeküstücü sanatçı HR Giger (Hans Rudolf Giger), görsel efekt tasarımcısı Ronald Shusett, efekt modellemecisi Peter Voysey ve filmin senaristi Dan O’Bannon’dan oluşmaktaydı. Tasarımın her türlü süreci bu çekirdek kadronun kontrolündeydi. Ridley Scott ise tasarımların tamamlanış noktasında denetime geliyordu. 

Bu noktada yazımı bölümlere ayırarak konu üzerinde detaylara girmek sizlere bir fikir vermek açısından faydalı olacaktır. 

Setlerin ve kullanılan sahnelerin tasarım süreci

İlk aşama setlerin sahne sahne HR Giger tarafından resmedilmesiydi. Filmdeki setler devasa boyutlarda olduğundan öncelikle marangozlar, filmde kullanılacak setlerin tasarımını önce Giger’a danışarak onun verdiği ölçülerde ve dizaynına bağlı kalarak ahşaptan iskeleler oluşturur. Bu ahşap iskeletler üzerinde Giger’ın tasarladığı kil modeller kalıba dökülerek yine Giger’ın isteğine bağlı olarak yer yer değişen styrofoam, plasticine, latex, silicone, plaster ve polyester malzemelerinden biri seçilerek kalıplara dökülür ve ahşap iskeletler üzerine kaplanır. Bu malzemeler başta yumuşak olduğundan belli bir süre boyunca sonradan şekil verilebilir. Setlerin bu yöntemle şekillendirilmesi tamamlandıktan sonra bizzat Giger tarafından Airbrush ile renklendirmesi yapılır. Bu işlem haftalar süren bir işlemdir çünkü boyutlar devasa ölçülerdedir. (Airbrush, bir hava sıkıştırma makinesinin yani bir kompresörden fışkıran havanın, Airbrush yani “hava tabancası” adını verdiğimiz bir makine ile buradan geçen havanın belirli bir kontrolle içindeki boya haznesinde biriken su ile seyreltilmiş boya ile karışarak, tabancanın ucundaki iğne üzerinden hava tazyiki ile püskürtülmesi yöntemidir. Bu yöntemle son derece gerçekçi ve fotoğraf kalitesinde resimler elde edilir.)

Bu işlemler özellikle Giger’ın tasarımlarının her yerde baskın olarak kullanıldığı Derelict Ship (Uzay Gemisi Enkazı) sahnelerinde neredeyse her sahne için sıfırdan tekrar tekrar yeniden yapıldığından setlerin tasarımı aylar sürer.

HR Giger, Modelledikleri özel sahne duvarlarının üzerinde.

Derelict Ship’in duvarlarının bazı bölümleri için Giger tarafından gerçek hayvan kemikleri bir kasaptan satın alınarak modellendirilmiş ve bu modeller baz alınarak büyük kalıplara dökülerek set duvarları oluşturulmuştur. Giger, günlüğünde bu esnada çürük et kokusundan dolayı setlerde bulunan atölyesinde 2 dakika bile durmanın çok zor olduğunu belirtir.

Bu setlerden bazıları, Giger’ın Alejandro Jodorowsky’nin Dune filmi için kullandığı Harkonnen konsept çalışmalarından Alien filmine uyarlanan bazı eklemelere de sahiptir. Bu bakımdan Giger’ın Harkonnen konsept çalışmalarıyla Alien için ürettiği konsept çalışmaları arasında pek çok paralellik ve benzerlik vardır.

Sahne Duvarları için set tasarım aşamasında Giger

Filmde kullanılan maket ve modellerin tasarım süreci

Bu aşamada filmde kullanılan modeller çok fazla sayıda olduğu için Giger tarafından Xenomorph yaratığının senaryo içindeki her aşamasına ayrı birer numaralandırma verilmiştir.

Xenomorph tasarımı:

Yine setlerdeki mantıkla Giger tarafından resmedilen Xenomorph tasarımları, yine Giger ve asistanı (aynı zamanda eşi) Mia Bonzanigo tarafından kil modeller üretilerek bunlar alçı ile kalıplara dökülerek, yine Giger’ın isteğine bağlı olarak yer yer değişen styrofoam, plasticine, latex, silicone, plaster ve polyester malzemelerinden biri seçilerek kalıplara dökülür.

Bu aşama biraz uzun sürer çünkü bu modeller film içerisinde hareket edeceğinden (Stop Motion tekniği ile) her uzvun oynar şekilde olması gerekmektedir. Stop Motion tekniğinden bahsetmek gerekirse, 70’lerde bilgisayarlar ile film efektleri üretilemediğinden dolayı sahneler (özellikle plastik modellerin kullanıldığı sahnelerde), saniye saniye dondurularak, her çekilen sahnede hareket etmesi gereken plastik figürün uzuvları bir kaç milimetre oynatılarak filme alınır ve sonradan bu kayıt hızlandırılmış şekilde oynatıldığında hareket eden yapay figürlerin olduğu sahne kayıtları elde edilir.

Filmin başlarda Stop Motion tekniği ile çekilmesi planlanmış fakat Giger’ın isteği üzerine bu yöntemden sahnelerdeki gerçekçiliği ve hareketlerdeki akışkanlığı bozacağı düşüncesiyle vazgeçilmiş ve modellenen kalıpların bir Stunt Aktörüne tıpkı bir giysi gibi giydirilmek suretiyle daha gerçekçi sahneler elde edilmesi yöntemi kullanılmıştır.

Bu yöntem modellenen her figürün uzuvlarının hareket etmesini gerekli kıldığından, modellerin uzuvları, Giger tarafından parça parça modellenerek sonradan birbirlerine içeriden tutturulur. Tahmin edileceği gibi filmde kullanılan yapay modellerin tasarımları aylar sürmüştür. Model tasarımları bittikten sonra bunlar yine Giger tarafından Airbrush ile renklendirilir. Daha sonra Peter Voysey ve Ronald Shusett, bu tamamlanan yapay modellerin uzuvlarını hareketlendirmek için figürlerin içerisine hareketli mekanizmalar monte ederler.

Örneğin Xenomorph’un ağzı bu yöntemle tasarlanmıştır. Ağzın içerisinden küçük bir başka ağzın çıktığı sahneler için kafanın içerisine özel bir mekanizma yerleştirilmek suretiyle, gerek ağzı içeriden bir aktörün hareket ettirmesi gerekse dışarıdan bir pivot koluyla hareket ettirebilmek için kafanın içerisine özel bir oynar ahşap iskelet yerleştirilmiştir.

Xenomorph kafasında kullanılan borumsu ve kablomsu his yaratan biomekanik parçalar için Giger tarafından yer yer Rolls Royce arabalarında kullanılan iç aksam boruları ve kabloları kullanılmıştır. (Biomekanik stili yeniden özetlemek gerekirse, Giger tarafından sanatsal anlamda keşfedilen bu stil, Mekanik parçalar ile Organik parçaların iç içe geçerek yeni soyut şekiller oluşturulduğu bir sanatsal üsluptur.)

Giger, Xenomorph tasarımına son rötuşları yaparken.

Chestburster tasarımı

Filmde çok kısa bir sahnede gözükecek bu ufak yaratık, yine Giger’ın bu sahneler için tasarladığı resimlerden yola çıkılarak, plastik kalıplar üretilmiştir. İnanılması güç gibi gelebilir fakat, sahnede kullanılacak kan efektleri için Ahududu suyu kullanılmıştır. Çünkü o tarihlerde film setleri için hazır kan efekti sunan ürünler (Artificial Blood) piyasada yoktu. 

Facehugger tasarımı

Her aşaması yine Giger tarafından ele alınmış bir tasarım.

1978 yılları arasında Giger tarafından resmedilmiş Facehugger tasarımlarından yola çıkılarak, yine Giger tarafından kil ile modellenerek Plastik kalıplar ile üretilen modeller hazırlanmıştır. Boyaması yine Giger tarafından Airbrush ile yapılmıştır.

Filmdeki sahnede Facehugger kuyruğu ile aktörün boğazını sıktığından, aktör tarafından içeriden ağzı ile kontrol edebileceği bir ahşap oynar mekanizma yerleştirilmiştir. Böylece aktör içeriden dişlerini sıktığında Facehugger kuyruğu ile aktörün boğazını sıkıyor gibi olacaktı.

Başlarda Giger, Facehugger’in yaşayan bir Space Jockey (Engineer)’i kurban olarak seçmesi planlanırken daha sonra bu konuda mali sıkıntılardan dolayı değişikliğe gidilmiş ve bunun Nostromo’dan bir ekip üyesini kurban seçmesi değişikliğine gidilmiştir. Nitekim Giger’ın Facehugger üzerine yaptığı resimlere bakıldığında bir Space Jockey’i kurban olarak görürüz. Bu gibi değişiklikler Giger tarafından setlerde Twentieth Century Fox yönetimine eleştirilerde bulunmasına neden olmuştur.

HR Giger’ın Facehugger için 1978 yılında yaptığı resim çalışması. 70×100 cm, Airbrush ile Akrilik.

Egg Silo

Bu sahne özellikle Giger ile prodüksiyon şirketi Twentieth Century Fox arasında ciddi anlaşmazlıklara ve sert tartışmalara sebep olmuştur.

Giger’ın sanatını biraz incelediğimizde eserlerinde yer yer baskın erotik imgeler ve çağrışımlar yakalarız. Bu rastlantısal bir izlenim değildir. Giger tarafından resimlerine erotik unsurlar bilinçle ve özellikle yerleştirilir.

Giger’ın 77-78 yılları arasında ürettiği Alien Egg tasarımlarına bakıldığında, yumurtaların açılan ağzının kadın ve erkek cinsel organlarının ağızlarına benzediği görülür. Yer yer vajina dudağına, yer yer ise penis ağzına benzediği görülür. Bu Giger tarafından özellikle kurgulanmıştır. Bu erken tasarımlar esas alınarak, kil modellerden Latex kalıplar üretilmek suretiyle yumurtalar modellendirilir. Yine Giger, Airbrush ile bunların renklendirmesini yapar. Fakat film çekimlerine yaklaşılırken Ridley Scott, Egg tasarımlarını fazla erotik bularak, yumurta ağızlarının daha az cinsel çağrışım yapacak bir şekilde yeniden tasarlanmasını ister. Filme gelecek tepkilerden endişe edilmektedir.

Giger ise, bu düşüncenin kendisine önceden haber verilmediğini, 2 senedir yaptığı tasarımların önceden kabul edilip sonradan değiştirilmesine bir anlam veremediğini, zaman kaybettiklerini söyleyerek içerlediğini vurgular. Bu tartışmalar Ridley Scott ve Giger arasında bir tartışmaya dönüşür ve sonuçta yine Twentieth Century Fox yönetimi ve HR Giger arasında uzun süren bir soğukluğa neden olur. Tartışma sonunda tatlıya bağlanır, Egg tasarımının Giger’ın erotik etkilerine bağlı kalmaya devam etmesi ve bunun yanında yumurtanın oynar ağzının biraz daha soyut etki yaratması için ağzın bir haç formunda tasarlanmasına karar verilir. Fakat ağızdaki vajina dudağı etkisine yine bağlı kalınacaktır. Bu karara Giger karşı çıkmasa da içerler. Giger’ın bu konudaki eleştirileri kendi kişisel günlüğünün en son güncel baskısında okunabilir.

Yine inanılması güç gibi gelebilir fakat, yumurtanın ağzının içindeki jölemsi sıvı için havyarlar ezilmiş ve ortaya çıkan sıvı yumurtada kullanılmıştır.

Filmdeki Egg Silo için yukarıda bahsettiğim gibi Giger kontrolünde set devasa boyutlarda hazırlanmış ve Egg Silo sahnesinde gözüken mavi lazer efekti için The Who rock grubundan Roger Daltrey konserlerinde kullandıkları lazer efekti cihazını ödünç vermek suretiyle kullanılmıştır.

Giger, Egg tasarımında cila katmanını tamamlarken.

Space Jockey (Pilot yada Kokpit sahnesi)

Büyük ölçüde HR Giger’ın Derelict Ship (Enkaz Gemisi) sahnelerine odaklı olan bu sahnede kullanılan uzaylı bir medeniyete ait figür (Space Jockey ya da diğer adıyla Malakak) tasarımı, yine Giger’ın 77-78 yılları arasında yaptığı çalışmalardan esinlenilmekteydi. Başından sonuna kadar Giger’ın her tasarım aşamasına bizzat müdahil olduğu süreç, Ridley Scott tarafından bile hiç müdahaleye uğramadı. Alien filminde geniş yer bulan bu figürün Prometheus filminde konu edilen Engineer’larla belirgin farklılıkları olduğu göze çarpmaktadır. Figürün kokpitte oturduğu haliyle yerden en az 4 metre yükseklikte olduğu, ayaktaki haliyle ortalama 8-9 metre yükseklikte olduğu, maskesinin vücudu ile biomekanik tarzda bütünleştirildiği ve vücudunun bir parçası olduğu gerek Giger’ın tasarım resimlerinde gerekse filmdeki sahnelerde kullanılan polyester modellerde göze çarpan ilk belirgin farklılıklardır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi Giger’a Alien filmi tasarımları için verilen geniş yetki ve imtiyazlardı. Fakat Prometheus filmi için aynı yetkiler Giger’a verilmemiştir. Film için kullanılan model figür yine Giger tarafından kilde modellenerek alçıdan polyester kalıplara dökülerek elde edilmiştir. Renklendirme yine Giger tarafından Airbrush püskürtme yöntemiyle yapılmıştır. Önceleri bu sahnedeki pilot kabininin tıpkı Prometheus filminde olduğu gibi hareket ederek yerde gizli bir oda açılması ve bu gizli yeraltı odasında Giger’ın resimlerinde kullandığı birer adet ekstra Biomechanoid figürün sonraki sahnede yer alması planlanmıştı, fakat finansal sorunlar nedeniyle bu sahne iptal edilerek Kokpitin hareket ettirilme projesi iptal edildi. Bu fikri yıllar sonra 2013 yılında çekilen Prometheus filminde görmekteyiz. Bunun nedeni ise Giger’ın Prometheus filminin bazı sahneleri için film ekibine dışarıdan danışmanlık vermesidir. (Prometheus filminin sanatsal tasarımcısı Carlos Huante’dir.)

Kokpit sahnesinin büyük bir kısmı sonradan yukarıda açıkladığımız Egg Silo sahnesi için yeniden kullanılmıştır.

Giger, sahnede kullanılacak Space Jockey figürü tasarımını tamamlarken.

Biraz da tekniğe değinmek istiyorum. Filmlerde kullanılan Prostetik ve Practical Efektler büyük ölçüde heykeltıraşlık becerisine ve airbrush pistolesini kullanma becerisine dayanır. Kilden modeller yapılarak bunlar alçıya dökülür. Bunlardan ise sahnelerdeki seçimlere bağlı olarak latex, silikon, polyester veya plastik malzemelerden birisi seçilerek kalıplar elde edilir. Bu yöntemle elde edilen yapay modeller son olarak Airbrush kullanılarak renklendirilir. Gerekirse son olarak cila sürülerek (sahnedeki seçime bağlı olarak, parlak, yarı mat, ya da mat cila) tasarım süreci sonlandırılır. Bundan sonra tüm hüner, yapay figürün özel hassasiyet gerektiren spesifik bölümlerini hareketlendirecek ahşap oynar mekanizmanın figürle bütünleştirilmesidir. Sonra gerekirse bir stunt aktörü bunun içine bir giysi gibi girer. 

Filmlerde aktörler üzerinde kullanılan yara efektleri deriye direkt uygulanan silikon modelleme üzerine yine Airbrush renklendirme yöntemiyle elde edilir. Hollywood’da film tasarım sürecine belirli bir gerçekçiliğe ulaşmak adına oldukça değer verildiğinden genellikle filmlerin set inşasına çekimlerin başlamasından aylar öncesinden başlanır. 

Özet olarak HR Giger gibi Gerçeküstücü bir sanatçıya Oscar ödülünü kazanmanın kapısını aralayan faktör, sanatçıya bir filmin tasarımında verilen geniş yetkiler olmuştur. 

Bir sonraki yazımda bu kez birazda HR Giger’ın sanatından bahsedeceğiz.

Can Emed
Önceki İçerikKutudaki “Yaşam”
Sonraki İçerikHarun’un Ardından…
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments