Artık onun da bir deneyi var: Paralel/çoklu evren, dev bir bilinmez olmaktan çıkıyor mu?

0

Yer, ABD’nin Doğu Tennesse’deki Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı. Amaç, yapılacak deneyle paralel bir evrene geçit bulmaya çalışmak…

Son dönemin en revaçta dizilerinden biri olan “Stranger Things”in senaryosunu aratmayacak bir ön çalışmayla işe koyulan bilim insanları, şimdiye kadar eşi benzeri görülmedik bir deneye imza atmak için kolları sıvadılar. Birçokları için ütopik bir fanteziden öteye geçemeyecek paralel/çoklu evrenlerin keşfedilmesine yönelik bu çalışma ve akabinde gelecek deneyi şimdiden büyük bir merak konusu oldu.

İngilizlerin önde gelen yayın organlarından biri olan Independent’ın haberine göre; bu yaz içerisinde gerçekleştirilmesi planlanan deney için gerekli tüm ekipmanlar şimdiden tedarik edilmiş durumda.

Çok uzun bir süredir bilim insanlarınca dile getirilen paralel/çoklu evren fikri, temelde şu an içinde bulunduğumuz evrenin hemen her açıdan neredeyse birebir kopyası görünümünde olan öngörülemez sayıdaki çoklu evrenlerden oluşuyor. İşte bu çalışma ve deneyi de, bunlardan/içlerinden birinin keşfini mümkün kılabilmeyi amaçlıyor.

Araştırmaların temelini ve esin kaynağını oluşturan çalışma ise, 1990 yılında gerçekleştirilen ve atom çekirdeğinden proton parçacıklarının ayrıştırılmasının ardından geriye kalan nötron parçacıklarının çökme sürelerinin tespit edilmesini amaçlayan bir deneye dayanıyor.

Tüm bu çalışmalar ve hesaplamalar çerçevesinde şu aşamada bilim insanlarının karşısına çıkan en önemli sorgulamalardan bir de hiç şüphesiz, “paralel/çoklu evrenlerin bariz bir kanıtı olma yolunda yerçekimi dalgalarının ne derece bir öneme sahip olduğu”nun ortaya çıkarılması yönünde.

Başka bir bağlamda da, içinde yaşadığımız evrenden -ona çok benzer- başka evren ya da evrenler olabileceği gerçeği; yalnız bilimin değil, başta sinema ve edebiyat olmak üzere pek çok sanat kolunun da yakından ilgilendiği, hatta sıkı sık kendisine tema ve konu edindiği gizemli bir alan oluşturmaya devam ediyor.

Yakın bir süreçte kaybettiğimiz yirminci ve yirmi birinci yüzyılın en değerli bilim insanlarından biri olan Stephen Hawking, paralel/çoklu evren fikrini ilk ortaya atanlardan biri olmuş, bu doğrultuda da “kara deliklerin paralel evrenlere açılan boyut kapıları olabileceğini” öne sürmüştür. Benzer şekilde Gustavo Lucena Gomez gibi genç meslektaşları da aynı görüşü savunmaya ve geliştirerek ileri sürmeye devam etmişlerdir.

Önceki İçerikDört X Dört: “Bizi kurtaracak tek şey sevgi, sevgi ve sevgi”
Sonraki İçerikYitip Giden “Ucuz”lukların Peşi Sıra: Pulp’ı Nasıl Bilirdiniz? / Talip Bin Abdul Şans
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments