Bir müzisyen, bir hayran, bir hediye ve bir mektup

"...Müslüm Gürses’in hayat hikayesine odaklanan ‘Müslüm Baba’, bir yeniden çevrim olan ‘Bir Yıldız Doğuyor’ ve efsane müzik grubu Queen ekseninde ama solistleri Freddie Mercury odaklı ‘Bohemian Rhapsody’."

0
Freddie Mercury

Son haftalarda, tesadüf mü bilemiyorum, art arda müzisyenlerin hayatlarına odaklanmış filmlerle buluşuyoruz. Müslüm Gürses’in hayat hikayesine odaklanan ‘Müslüm Baba’, bir yeniden çevrim olan ‘Bir Yıldız Doğuyor’ ve efsane müzik grubu Queen ekseninde ama solistleri Freddie Mercury odaklı ‘Bohemian Rhapsody’. Hepsi ayrı ayrı dünyaları yaşatıyor izleyicilere. Benim yaşıtlarımı en çok etkileyen grupların başında gelen Queen, kendilerinden önce dünyayı ele geçiren dört gençten oluşan Beatles gibi, yine – müzik üretimi açısından çok bereketli- İngiliz topraklarından çıkma. Eğer ortada bir müzik grubu ya da sanatçı varsa, evrendeki dengeyi sağlamak için mutlaka bir hayran kitlesi oluşur. Müslüm Gürses’in birçok fanatik hayranı olduğunu Müslüm Baba filminden ve zamanında magazinde yer alan haberlerden biliyoruz ancak Queen hayranları daha organize ve kurumsal çalışıyormuş. İlk uluslararası Queen Fan Club 1973 yılında, grubun daha ilk albümünün çıkışından hemen sonra kurulmuş. En popüler olduğu dönemde de yirmi bini aşan üye sayısına ulaşmış ve en uzun süre yaşayan hayran kulübü olarak Guinness rekorlar kitabına girmiş. Benim gözlemime göre, bizdeki en sadık ve organize hayran kitlesi ve fan kulübü İlhan İrem’e ait. Hayranlık öyle ilginç bir müessesedir ki, bazen bir grubu, bir sanatçıyı öyle bir sahiplenir, onu finanse eder, para toplayıp turneye gönderir ve albüm kaydetmesini sağlar ki, şaşırırsınız. Bazı hayranlar zamanla sanatçılarla daha derin ilişkiler de kurabilir. Mesela, hiç tahmin edemeyeceğiniz bir kişi sizin asla ulaşamayacağınızı düşündüğünüz bir sanatçının rahatlıkla telefonlaştığı, kulisine girebildiği, havadan sudan sohbet edebildiği birisi olabilir. Ben de bu konuyla ilgili bir hikaye dinledim, çok hoşuma gitti ve tam da Freddie Mercury’nin ölüm yıldönümü olan 24 Kasım’da sizlerle paylaşmak istedim.

Sanıyorum daha unutulmamıştır, Facebook’un henüz bu kadar popüler olmadığı bir dönemde,  Myspace adında bir müzik paylaşım sitesi vardı. Müzisyenlerin ürettiklerini, müzik paylaşımını ve yeni çıkan grupların kendini tanıtmasını sağlayan bu platformda paylaşımlar dört şarkı ile sınırlıydı. İşte tam o dönemde geçen hikayemizde, azılı bir Queen hayranı olan kahramanımız, besteci, aranjör, şair, sevgili dostum Emre Önbayraktar bir blog yazar ve kendi gibi Queen’ den hoşlanan arkadaşlar ararken, bir Brian May bestesi olan ‘Who wants to live forever’ ı, içinde piyano, bendir ve çok karakteristik bir tınısı olan ney kullanılan bir cover yapıp sayfasına koyar.

Aradan bir yıl veya daha fazla bir zaman geçtikten sonra birgün Emre’nin uzun zamandır takipçisi olan İspanya ’dan bir müziksever, Montserrat Ruiz (kısaca Montsi) çok içten bir mesaj gönderir. Uzun zamandır onu takip ettiğinden, bu cover’ın ne kadar güzel ve sıra dışı olduğundan, Queen müziğini ne kadar sevip etkilendiğini farkettiğini, bu etkinin bestelerindeki yansımalarından anlaşıldığından bahseder. Küçük bir detay olsa da, Montsi’nin Freddie Mercury adı geçerken, hep ‘Our Freddie’ (Bizim Freddie’ miz) diye yazması Emre’nin dikkatini çeker. Bu yazışmalar haftalar içinde artarak devam eder ve Montsi bir gün bu şarkıyı, uzun zamandır mektup arkadaşı olduğu, dönem dönem telefonlaştığı, yazıştığı dostları Kashmira ve Jer Bulsara’ ya  hediye olarak göndererek onların da bu güzel cover’ı dinlemelerini istediğinden bahseder. Belki isimlerden çıkaramamış olabilirsiniz, bahsettiği kişiler Freddie’nin kız kardeşi ve annesi. Emre bu güzel haber üzerine ev stüdyosunda şarkının basit bir klibini çeker, ney kayıtlarını Galata Mevlevihanesi baş neyzenlerinden Emre Tombul ile yeniler ve güzel bir miks-mastering ile Montsi’ye gönderir. Gönderir ama, günler, haftalar, aylar geçtikçe daha da artan bir heyecan içinde bekleyip durur, “Acaba şarkı onlara ulaştı mı? Acaba dinleyebildiler mi? Tepkileri ne oldu? “ diye meraklanırken öğrenir ki, Montsi’nin Jer Bulsara’ya gönderdiği zarf adres değişikliği sebebiyle önce geri dönmüş, bundan Freddie’nin kız kardeşi Kashmira’nın haberi olunca da zarfı tekrar istemiş ve annesine bizzat o ulaştırmış. Aradan geçen 5-6 aydan sonra Montsi’ ye bir kitap ve içinde bir mektup ulaşmış. Bu mektupta o dönem 90’larında olan Jer Bulsara, titrek el yazısıyla, şarkıdan çok etkilendiğini, bu değerli hediye için Emre’lere (Emre Ö. ve Emre T.) çok teşekkür ettiğini yazmış ve hediye olarak gönderdiği o tarihte yeni çıkan Queen kitabını mutlaka ona ulaştırmasını rica etmiş. Jer Bulsara 2016 yılının 13 Kasım’ında , doksan dört yaşındayken bu dünyadan ayrılarak çok sevdiği oğluna kavuştu. İmzalı kitap ve mektubun dijital kopyası Emre’nin eserlerini ürettiği stüdyosunun karanlık dehlizlerinde saklı, Montsi de hala Emre’nin sıkı bir takipçisi. Dilerseniz Emre Önbayraktar’ın bu güzel yorumunu da izleyin, o anı yaşayın, Freddie Mercury ve Queen’ e bir selam gönderin ve düşünün, zaten kim sonsuza dek yaşamak ister ki?

Emre Önbayraktar & Emre Tombul - Who Wants To Live Forever?

Önceki İçerikBozlu Art Project’in Nişantaşı ve Şişli şubeleri yeni yıldan itibaren tek adreste birleşiyor
Sonraki İçerikFransa, sömürge döneminden kalma 26 Benin eserini iade edecek
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments