Emre Atabay: “Süperstarlar, Megastarlar yerine birçok yıldızın olduğu galaksilere geçiş yapıyoruz.”

0

Sonbahar aylarından bu yana birçok önemli ismin yeni single ve albümüyle karşılaştık. Mevsim dolayısıyla bu isimlerin yine birçoğu daha romantik, slow şarkılarla bizimle buluşmayı tercih ederken tüm enerjisiyle kışı hareketlendiren isim Emre Atabay oldu. Uzun bir aradan sonra “Aslında Yok” ile içimizi ısıtmayı başardı. Biz de kendisiyle ikinci keyifli röportajımızı gerçekleştirmek için kapısını çaldık, merak ettiklerimizi sorduk…

– Emre uzun zaman sonra yeniden merhaba. En son seninle, ikinci single’ın “Deli Gibi” çıktığında bir araya gelmiştik. Çok keyifli bir röportaj gerçekleştirmiştik. Alt kısımdan okurlarımız o yazıya da ulaşabilirler. O günden bu yana nasılsın?

Benim de en çok keyif aldığım sohbetlerden biriydi. Bugün de öyle olacağına eminim 🙂 Evet, benim için aslında çok hızlı geçen ama kısa sayılmayacak bir ara oldu. Artık bir daha böyle aralar olmasın diye çalışıyordum ve bir yandan hayalimdeki kayıt stüdyosunu kurdum bu süreçte. Sürekli üretim içerisinde olduğum için çok iyi ve mutluyum.

– Önceki single ve Aslında Yok arasında iki yıllık bir sessizlik dönemi geçirdin. Fakat biliyorum ki, bu süre içerisinde çoğunlukla stüdyondaydın. Neler oldu, nelerle uğraştın bu iki yılda?

Her şeyi bırakıp bir şantiye şefine dönüştüm aslında. Hayatımda en sıkı çalıştığım dönemlerden biriydi. 300 m2’lik bir alanının içini tamamen yıkarak en küçük ayrıntısına kadar uğraştım ve birçok da yeni şey öğrendim aslında. Özellikle ses yalıtımı ve akustiği çok uğraştırıcı ve biraz da göreceli mevzular. Hem araştırması hem de uygulaması bir hayli zor. Tabii tasarım sürecinde yanımda olan ve bana çok büyük destek olan iç mimar arkadaşım Hasan Sefa Sofuoğlu’na ve her şeye koşturan Taner Akçay’a selamlar olsun.

– Sürekli üretiyorsun, kendi şarkılarını yazıyorsun. Genellikle teklilerle çıkıyorsun. Dolayısıyla birkaç sene sonra dinleyiciyle buluşturacağın şarkıyı seçmek büyük önem taşıyor. Bu noktada elinde birçok şarkı varken “Aslında Yok”u tercih etmen nedendi?

Evet özellikle farklı enstrüman ve stillerle hem işim gereği, hem de doğam gereği çok çeşitli tarzlarda çalıştığım oluyor. Tabii burada hepsinin birleşiminden çıkan o ürünü bulmak çok önemli. Bence “Aslında Yok” bilinçaltımdan çıkan ve insanlara dokunmak isteyen şarkılardan biriydi. Böyle bir aradan sonra da en doğru parça bu oldu.

– Bir açıklamanda Aslında Yok ile ilgili “Bence şarkıyı sound’u ile birlikte Retro yapan element eskiden alışık olduğumuz şarkı duygusu” demişsin. Modern ve Retro sound’un bir sentezi diyebilir miyiz o halde şarkı için? Bestelerken amaçladığın bu tarz bir şey çıkarmak mıydı?

Şarkının ilk nakaratı çıkmıştı ve bu melodi bana böyle bir Retro hava yansıtmıştı ama parçanın sonlarında bunu daha baskın hissetmeye başladım. İlk başlarda daha dance, funk ağırlıklı düşündüğüm bir şarkı, biraz daha dengeli bir tarza büründü. Rap bölümü de girdikten sonra kafa karışıklıklarım olmuştu; şarkının DNA’sıyla oynamış olabilir miyim diye, ama o bütünlüğü sonradan yakaladım, zaten zevk aldığım şey de bu. Müzikal çeşitliliği aynı çatı altında yaşatabilmenin bilmecesini çözmek.

– Şarkının klibi de çok doğal olmuş. Göksel Balaban’la çalıştın video için. Nasıl geçti çekimler?

Stüdyo ve dışarıda olmak üzere iki farklı çekim günümüz oldu. Bu şarkı stüdyodaki her enstrümanı kaydederken test ettiğim, bir anlamda tezimi verdiğim bir proje gibi oldu. O yüzden bu süreci göstermek istedim.Tabii Dream Turk ve Dream Tv den tanıdığımız Melis Baştuğ da klibe ayrı bir pozitif enerji kattı. Göksel Balaban da keza çok sevdiğim, kafalarımızın çok uyuştuğu bir arkadaşım. Yani kendi aramızda samimi bir iş çıkardık. Hem eğlendik, hem işimizi yaptık. O doğallıkta klibe yansıdı ise ne mutlu bize..

– İlk röportajımızda şöyle bir şey söylemiştim senin için. Müzikal kaliteyi koruyarak da Türkçe pop müzik yapılabileceğini gösterdi Emre Atabay bize. Hala aynı şeyleri düşünüyorum. Son şarkıda da klişe sözler, müzikler ve alt yapılardan uzak kalmışsın bence. Bu da dinleyiciye ulaşmakla alakalı bir kaygı taşımadığını gösteriyor gibi. Sen nasıl değerlendiriyorsun?

Aslında çok kaygım var ve bu yüzden böyle müzik yapıyorum; çünkü müzik dinleyicisinin bunu istediğine eminim. Son yıllarda Spotify, Apple gibi streaming platformları bunu kanıtlamaya başladı. Youtube maalesef müzik sektörünü başarı algısı konusunda yanlış yönlendiriyor.

– Sektör dedik madem, müzik sektörüyle alakalı çok genel bir soru var sırada.. Ama işin içinde olanlara bu soruyu sormayı seviyorum ben. Senin buradaki farkın da şu; birkaç yıl öncesine kadar yurtdışında yaşıyor ve müzik çalışmalarını orada yürütüyor, hatta çok önemli mekânlarda sahne alıyordun. Geri döndüğünden bu yana piyasayı yeterince özümseyecek vaktin oldu. Son yıllarda yapılan çok az işin, bizim tabirimizle “tuttuğunu” sen de biliyorsun. Burada olduğun süre içinde Türkiye’de neyin doğru, neyin yanlış yapıldığıyla ilgili gözlemlerin ne oldu?

Bence bütün dünyada sektör bir değişimin içinde olduğu için bu soruyu 5 sene önce cevaplayacağım gibi cevaplamayacağım. Sosyal medya ile Dünya küçüldü. Tabii ki bazı şeyler daha çabuk gelişiyor başka ülkelerde, ama artık herkes her şeye anında ulaşabiliyor. İnsanlar da tek bir doğru seçmek zorunda hissetmiyorlar kendilerini. Belki de doğrusu artık budur. Süperstarlar, Megastarlar yerine birçok yıldızın olduğu galaksilere geçiş yapıyoruz. Pastanın payının daha eşit bölünmesi piyasa içinde olumlu olur diye düşünüyorum. Popüler kültür her yerde sıkıntılı. O yüzden artık ülke bazında bakmıyorum olaylara.

– Gelelim EA Prodüksiyon’a! Hep stüdyodasın dedim ya, sadece kendi şarkıların için değil. Artık bir prodüksiyon şirketin var ve aranjörlük yapıyorsun. Kimlerin şarkılarında imzan olacak merak ediyorum?

Müziği seven ve benden bir şeyler isteyen insanlarla çalışıyorum. Aynı zamanda işin sahne ve şarkıcılık kısmında olduğum için işin zorluklarını ve psikolojisini iyi biliyorum. Bence bir aranjörün, prodüktör gözüyle bakması ve sanatçıyla bir terzi gibi adeta özel ölçülerini alarak üstüne kıyafeti dikmesi gerekiyor. Tabii ki bazı sanatçılar size çoktan giyinmiş gelebilirler, buradaki küçük detayları ve dokunuşları yapmak önemli. Karşındakini anlamak, dinlemek çok önemli. Hatta bence müzikten önde geliyor! İşimizin doğası gereği, çıkacak şarkılarla ilgili yorum yapamıyorum ama sürprizler yolda 😉

– Yine bu bağlamda, “mutlaka bir şarkısının aranjesini yapmak istiyorum” diyebileceğin kadar önemli bir isim var mıdır senin için?

Enerjimizin tutması çok önemli, ben hep ne katabilirim diye bakıyorum duruma. Mesela böyle bir şarkıyı şu isim daha iyi yapar, onunla çalışın dediğim kişiler olmuştur. Ama yine de bir cevap vermem gerekirse Tarkan derdim; çünkü farklı bir tarzın onda nasıl duracağını merak ediyorum.

– Bir prodüksiyon şirketi denildiğinde işin içerisine pek çok şey dahil oluyor aslında. Mesela reklam müzikleri, dizi ve film şarkıları vs. Bu alanlarda da çalışmalar olacak mı EA Prodüksiyon’da?

Tabii aslında çok zevk alarak yaptığım işlerden bahsediyorsunuz. New York’ta hayatımı bir dönem bu tarz bir stüdyoda çalışarak geçirdim.

– Bir de Youtube kanalın var sevenlerinin seni daha yakından takip edebileceği. Genellikle canlı performanslarını yayınlıyorsun. Yorumlara bakıyorum da insanlar seni dinlemek bir yana izlemekten de çok memnun. Ekrana da yakışıyorsun çünkü. Oyunculuğu denemeyi de düşündün mü hiç? Sıcak bakar mısın teklif gelse?

Canlı müzik denilince akan sular duruyor benim için, orada transa geçiyorum. Hiç düşünmeden içinizden geleni yapmak başka bir boyut. Oyunculuk veya ekran karşısında müzik dışında var olmak, beni oldukça heyecanlandıran ve kafamda hep kurguladığım bir şey. Bence karakterime yakın rollerde başarılı olurdum ama profesyonel bir oyuncu gibi farklı karakterler oynayabilir miyim bilmiyorum. Bunu tecrübe etmek mükemmel olurdu.

– Peki, son şarkıyı ne takip edecek önümüzdeki süreçte. Yakın dönem için plan ve projelerini anlatır mısın?

Bahar aylarında kesinlikle bir single daha geliyor. Youtube da performanslar devam.. Ve konserleri nasıl özledim anlatamam, en çok iple çektiğim şey yeniden sahnede olmak.

Şeyma Şener’in 31 Temmuz 2016’da Emre Atabay ile gerçekleştirdiği röportajı okumak için: http://www.nouvart.net/pop-muzige-taze-kan-emre-atabay

Şeyma Şener
Önceki İçerik“Doğa Benim Atölyem” Kadıköy’de sanatı aydınlatıyor
Sonraki İçerikIMDb’den Netflix’e rakip: “Freedive”
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments