Görsel Dilin İfadesi: Bizans Resim Sanatı

"Bizans resim sanatında, resmedilen figürlerin grafik düzeni, bütünüyle konunun anlamını yansıtmak üzere biçimlenmiştir. Her figür, konunun bağlı olduğu ikonografik ve hiyerarsik düzene uyar."

0
İstanbul'daki Ayasofya Kilisesi'nde bulunan İsa Mesih'in mozaği (13. yüzyıl).

Bugün size genel hatlarıyla Bizans resim sanatından bahsedeceğim. 

Bizans sanatı olarak adlandırdığımız sanat, orjinal kimliğine tam olarak 6. yüzyılda kavuşmaya başlamış ve üç ana unsur bu sanatın bünyesini oluşturmuştur. Bunlar; klasik sanat (Yunan-Roma) ile gelen bilgi ve gelenekler, 6. yüzyılda Arkadius’la başlayan Sasani Iran ile kültürel ilişkiler ve Suriye kökenli doğu tasvirleri ve son olarak tüm bu unsurları bünyesinde toplayan Hristiyan doktrini. 

Bizans sanatını dönemsel olarak dört dönemde inceliyoruz:

1) Erken Bizans Dönemi (4. – 6. Yüzyıl)

2) Ikonolazma Dönemi (726- 842)

3) Orta Bizans Dönemi (842-1204)

4) Son Bizans Dönemi (1204-1261(ara donemi) /1453

Resim, Bizans sanat yaratıcılığının en kuvvetli ifadesi ve bu Bizans dünyasını bir arada tutan görsel dili yaratmıştır. İnananları ortak bir mekanda eşit olarak buluşturan Bizans resminin toplum katında en önemli işlevi, topluluğun kendisine bir cemaat iletisi taşımasıdır. Bu sebeple kiliseler, Bizans resim sanatının asıl mekanlarıdır. Görselliğin bilinç oluşturucu etkisi yoğun bir biçimde kullanılmıştır.

İnananları ortak bir mekanda eşit olarak buluşturan bu sanatta, resimler aracılığıyla kurulan ilahi ve dünyevi düzen imparatorlukta var olan çeşitli geleneklerin yaşam üsluplarının arasındaki farkın silinmesi ve yepyeni bir ruhsal blok oluşturma çabasıdır.

Dini ikonografi kişinin kendisini Hristiyan cemaatin üyesi olarak tanımlayabilmesine katkıda bulunan önemli bir araçtır. Sanat eserlerinin içinde yer aldığı kiliselerde bütünleşerek daha gösterişli bir mekan tasarımı oluşturduğu söylenebilir. Bir mekan tasarımı içinde resimler aracılığıyla kurulan ilahi dünya imparatorun bünyesinde taşıdığı dünyevi iktidarla birleştirilmiştir.

Bizans resim sanatında, resmedilen figürlerin grafik düzeni, bütünüyle konunun anlamını yansıtmak üzere biçimlenmiştir. Her figür, konunun bağlı olduğu ikonografik ve hiyerarsik düzene uyar. Ilişkiler ağının tam orta yerinde duranlar ilahi ve dunyevi iktidarın göstergeleridir. Figürler, bir zemin çizgisinde ayakları boşlukta durur gibi verilir. Izleyici, öyküyü aşağıdan yukarı ya da soldan sağa doğru mekan bütünselliği içinde okur. Perspektif kullanımı, naif bir yaklaşım olarak izlenir. Yanlış kullanım ise özellikle şehir ve mimarı tasvirlerinde göze çarpar. Önden kısaltım tekniği kullanılır. Iç mekan görünümlerinde, nereden geldiği belli olmayan büyülü bir ışık kullanımı göze çarpar. Bu ışık, kutsallığın kaynağı olan “aydınlık evren” imgesini sunar. Işık kaynağı olarak ortaya çıkan Tanrı, dünyaya yansıyan bir ışık olarak kendini gösterir. İkonoklazma döneminde ise tasvir yasağının gelmesiyle İsa tavsirleri tahrip edilmiş, üzeri kapatılmış veya kullanımı yasaklanmıştır. (Örnekleriyle derin bir dönem olarak Ikonoklazma dönemine ayrıca başka bir yazımda değineceğim. 😊 ) Nef duvarları üzerinde incil sahneleri tasvirlerine yer verilir. Apsis ve zafer takı, resimlerin odak noktasını oluşturur. Apsis, İsa mekanıdır ana konu İsa ve onun tanrısal yanıdır. Çoğu kez mesihliğine Tevrat peygamberleri şahitlik eder. Mezar anıtlarında (mozeleum) ölüm teması işlenmiştir. Hayatın geçici olduğu gerçek ölümsüzlüğün ruh olduğunu hatırlatan bezemeler yapılmıştır. Vaftizhanelerin kubbelerine de vaftiz konuları işlenmiştir.

Hazal Tanrıverdi
Önceki İçerikKazakistan kültürü dünya yayıncılık sahnesine taşındı
Sonraki İçerikPamela’dan yeni tekli: “Kader Değil”
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments