Sonbaharın ortalarında, ekim ayında yeni çıkan kitapları sizler için derledik. Türkçe edebiyat ağırlıklı olarak roman türünden oluşuyor, romanı öykü kitapları izliyor.
Ay boyunca çok konuşulan, hakkında söyleşiler yapılan Ezgi Ayvalı’nın ikinci romanı Kutlama, Everest Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. İthaki Yayınları’ndan çıkan ödüllü oyuncu ve yazar Nilüfer Açıkalın’ın yeni öykü kitabı Beklediğim Odalarda ise ses getirmeye devam ediyor. Edebiyatımıza yön veren öykücülerimizden Barış Bıçakçı, İletişim Yayınları’ndan çıkan yeni romanı Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin adlı kitabıyla okurlarıyla buluşuyor.
Çeviri eserlerde ise başta polisiye olmak üzere fantastik, bilimkurgu ve korku/gerilim temalı kitaplar öne çıkıyor. İthaki Yayınları’nın Bilimkurgu Klasikleri serisinin 100. kitabı Tehlikeli Görüler bilimkurguda devrim niteliğinde bir yapıt olarak niteleniyor.
Olasılıksız, Empati ve OZ adlı romanlarıyla ses getiren, her jenerasyonun baştan keşfettiği fenomen yazar Adam Fawer, yeni romanı Mobius ile okurlarıyla buluşuyor. Ekim ayında Türkiye’ye gelip kitap fuarlarında ve imza etkinlikleriyle sevenleriyle buluşan Adam Fawer, tahminimce yıllarca okunmaya devam edecek. Mobius, April Yayıncılık etiketiyle raflarda..
Kutlama
Ezgi Ayvalı, ikinci romanı Kutlama’da, yalnızca oyunsu bir metin inşa etmekle kalmıyor, aynı zamanda roman kişilerinden her birine sırayla tuttuğu sahne ışığıyla, oyunu metnin kendisi haline getirerek kurmacanın romanını yazıyor.
“Sadece oyundan çıktım. Artık bir bedene ihtiyacım yok.”
Bir arkadaş grubu Baraka Otel’de buluşur ve geçmişin defterini açtıkları masada hem onlar hem de okur için bitmek bilmeyen bir hesaplaşma baslar. Sonrası ambulanslar, öte dünyadan gelen kısa mesajlar, arafta sıkışanlar… Aslında neredelerdir, gerçekten o masada oturuyorlar mıdır, yoksa tüm bunlar onları uzaktan izliyor gibi görünse de geçmişin ve geleceğin hâkimi anlatıcının zihninde mi olup bitmektedir?
Yazar: | Ezgi Ayvalı |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Everest Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 336 |
Keşke Beni de Taşlasa
Hiciv, senaryo, mizah ve oyun yazarı Erdem Beliğ Zaman, ilk şiir kitabı Keşke Beni de Taşlasa ile okurlarıyla buluşuyor.
Yazar: | Erdem Beliğ Zaman |
Tür: | Şiir |
Yayınevi: | Everest Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 272 |
Çıktığım Zıvana
Zeynep Delav, ikinci öykü kitabı Çıktığım Zıvana’da, dünyada olmanın ağırlığını, bu ağırlıkla yaşamanın zorluğunu, insanın kendi olmaktan uzaklaşmasını, bununla baş etmenin hem bireysel hem toplumsal zorluklarını, sesi her adımda daha gür çıkan üslubuyla dilin imkânlarını genişleterek öyküleştiriyor; en çok da türlü kadınlık halleriyle delirmenin, zıvanadan çıkmanın eşiğindeki kırılgan ruhların seslerini duyurarak…
Yazar: | Zeynep Delav |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | Everest Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 72 |
Beklediğim Odalarda
Ödüllü oyuncu ve yazar Nilüfer Açıkalın’dan edebiyatının yirmi beşinci yılında yeni bir öykü kitabı: Beklediğim Odalarda.
Kırıkları yamayan, sabrı göğüsleyen, kendiyle bir barışık bir küskün, hep ayakta – her an tetikte… Açıkalın; kalemindeki esrikliği, kısa sürede adını ele veren tanıdıklığını ve çeşitlemeli mücadelelerini ustalıkla sunuyor yeni öykülerinde. “Düşme”nin de güzel olabileceğine, başka bir anne-babalığa, merhamete, ağlamaya ve beklemenin tahammül kıran duraklarına uğruyor; odalarda, pazarda, “biri”nin evinde – kendiliğinden ve kendine rağmen.
Yazar: | Nilüfer Açıkalın |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 152 |
Cumhuriyet’in Hikâyesi
1934 yılında, o güne kadar çekilen Türk filmlerinin senaryolarını yetersiz bulan dönemin önde gelen gazetelerinden biri ve ülkenin tek film yapım şirketi bir senaryo yarışması düzenler. Yarışmaya katılacaklara, kaleme alacakları eserlerin “milli hayatımızdan alınmış olması ve büyük inkılabımızdan ilham alması” şartını koyarlar. Kısa sürede üç yüzü aşkın film hikâyesi, gazete idarehanesine gönderilir. Bir önjüri içlerinden otuz tanesini seçer ve bu hikâyeler gazetede yayımlanır.
Cumhuriyet’in onuncu yılı kutlandıktan kısa bir süre sonra Türkün, Birinci Dünya Savaşı’ndan o güne kadar yazdığı, neredeyse yirmi yıllık bir destanın parçalarıdır bu hikâyeler.
Bugünden bakıldığındaysa Cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu anlatması, neredeyse yirmi yıla yayılan askeri ve beşeri savaşların fertler üzerinde yarattığı etkiyi ortaya koymasıyla mükemmel bir hatırlatmadır her biri.
Hazırlayan: | Serdar Soydan |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 200 |
Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin
Öykü ve roman yazarı Barış Bıçakçı, son romanı Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin kitabıyla sevenleriyle buluşuyor. Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin, sahiden dünyaya yeni gelmiş gibi halis ve saf, konuşuyor bir yandan… Bir yandan da, adeta mühendis aklıyla bir oyun oynuyor. Bir kenarda da aşk akıyor, “deneyime dayanmayan bilgelik” olarak.
Yazar: | Barış Bıçakçı |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | İletişim Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 131 |
General Şıvasko
“Hor Kullanma Tarihi” adlı dosyası 2012 yılında “Yaşar Nabi Nayır Dikkate Değer Öykü Ödülü”ne layık görülen Ali İpek’in üçüncü romanı General Şıvasko’yla okuyucularıyla buluşuyor.
General Şıvasko, had ve hudut arasında yaşayan köylülerin var olma çabalarının, şairin peşinden, geçmişin izinden gidenlerin ve onların peşini bırakmayanların romanı.
Ali İpek, yara kabuğuna saklanacak kadar küçük ama onları var edecek kadar da büyük hikâyeleriyle birlikte geçmişlerini katırlarla taşıyanların zorlu yolculuğunu anlatıyor.
Yazar: | Ali İpek |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | İletişim Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 127 |
Kopuk
Melih Özeren, Kopuk‘ta bir sokak çocuğunun yoklukla, yalnızlıkla ve ölümle sınanan hayatını anlatıyor. Bu hayata, bu hayatın muhatabına üzülüyoruz, keşke elimizden bir şey gelse diyoruz ama her şeye rağmen kahramanımız öyle güçlü ya da kendini güçlü göstermeyi o kadar iyi beceriyor ki, ona acımıyor, daha doğrusu acıyamıyoruz. Kendimizi yaşam, insan olmak ve dünyanın halleri üzerine düşünürken buluyoruz.
Yazar: | Melih Özeren |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | İletişim Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 240 |
HınçAhınç
Herkes kursağında kalanları kustuğunda, eteğimizdeki o taşları, evet küçük ve yeşil olanları da döktüğümüzde Yeni Mahalle’nin tarihi bizi de yazar mı acaba? Hıncın harcı sabırla karılır kardeşim, haklı olanın acelesi yoktur. O hesaplaşma günü geldiğinde umarım karşımda olursun.
Yeni Mahalle’de ortalık karışık. Bunca öfke niye, kimse bilmiyor. Sanki gökten tepelerine nefret yağıyor. Evde, sokakta, sahada, otobüste, yatakta her yerde…
Figen Şakacı, hıncın anatomisini çıkarıyor adeta. Yarattığı “Yeni Mahalle” ile, son dönem Türkiyesi’nin haletiruhiyesine ayna tutuyor.
HınçAhınç, geleceksiz ve yoksul üç gencin dostluğu etrafında örülü, yeni-gençliğin dilinden anlatılan usta işi bir roman.
Yazar: | Figen Şakacı |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | İletişim Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 145 |
Kıyamet Sonrası Olağan Bir Gün
Bu Kitabı Çalın adlı öykü kitabıyla 2001 Sait Faik Hikâye Armağanı, Bu Filmin Kötü Adamı Benim adlı romanıyla 2004 Yunus Nadi Roman Ödülü, Baba Oğul ve Kıutsal Roman adlı kitabıyla 2013 Notre Dame de Sion Ödülü, Gölgeler ve Hayaller Şehrinde adlı romanıyla 2014 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü kazanan Murat Gülsoy, yeni romanıyla okurlarıyla buluştu.
Türler arasında salınan Kıyamet Sonrası Olağan Bir Gün’de Murat Gülsoy, geçmiş, şimdi ve geleceği insanla insan dışının belirsiz çizgisinde dolaşarak ince ince işliyor.
Yazar: | Murat Gülsoy |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 128 |
Sonra Gözler Görür
Körburun adlı kitabıyla Attila İlhan Roman Ödülü’nü, Harika Bir Hayat adlı kitabıyla Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanan Hikmet Hükümenoğlu, Sonra Gözler Görür’de coşkulu bir polisiye hikâyenin peşinden gidiyor. Ezgi Sezgin’in bir yandan kendi hayatını yoluna koyma çabası, diğer yandan çözmek zorunda kaldığı karanlık bir cinayet onu zamanla bambaşka arayışlara itiyor ve olaylar gelişiyor…
Yazar: | Hikmet Hükümenoğlu |
Tür: | Roman – Polisiye |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 504 |
Hatırlamanın ve Unutuşun Kitabı
Sosyolog ve pek çok edebiyat ödülü sahibi yazar Oya Baydar, yeni romanı Hatırlamanın ve Unutuşun Kitabı’yla sevenleriyle buluşuyor.
İktidarın tepelerinde, istihbarat teşkilatının en üst kademelerinde bir adam. Hasta yatağının başında bekleyen, ona tutkuyla bağlı bir kadın. Ağır ağır kararan belleğin puslu labirentlerinde dolaşan, hatırlamakla unutuş arasında, rüyalardan, karabasanlardan süzülen sayıklamalarla anlatılan güncel bir Türkiye trajedisi.
Devlet uğruna işlenmesi insanlığa karşı suçları affettirir mi? Aşk, suskun kalmanın suç ortaklığını meşru kılar mı? İnsan iktidar hırsına yenildiğinde unutmaya sığınmak mümkün mü?
Yazar: | Hatırlamanın ve Unutuşun Kitabı |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 240 |
Yırtıcı Kuşlar Zamanı
… alıştığımız ülke, alıştığımız İstanbul, alıştığımız hayat kayıp gidiyordu avuçlarımızın arasından…
Sokaklarda cirit atan uluslararası suç şebekeleri, onlarla fotoğraf çektirmekten utanmayan siyasiler, faili meçhulden faili meşhura evrimleşen cinayetler, ekonomik bozulmanın ve kolay para kazanma arzusunun hızlandırdığı ahlaki çürüme, liyakatsizliğin getirdiği kamusal ve kurumsal çöküş…
Yüzünde kan var Nevzat!
Başkomser Nevzat bu kez geçmişin hayaletleriyle mücadele ediyor. Ailesini katledenlerin peşinde maceradan maceraya koşarken, Nevzat ve ekibinin yaşadıkları olaylar bir 21. yüzyıl Türkiyesi portresi çiziyor.
Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nda Ahmet Ümit Türkiye’nin yıllardır mustarip olduğu toplumsal hastalıkların röntgenini çekiyor.
Yazar: | Ahmet Ümit |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Yapı Kredi Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 448 |
Deniz
Bugüne dek romanlarıyla tanıdığımız Zaven Biberyan’ın 1961’de Getronagan Lisesi’nden Yetişenler Derneği tarafından basılan ve 2017’de Aras Yayıncılık tarafından yeniden yayımlanan öykü derlemesi Deniz ilk kez Türkçede!
Romanlarında olduğu gibi öykülerini de büyük bir ustalıkla kaleme alan Biberyan, farklı kesimlerden, şehirlerden, toplumlardan karakterleriyle insan olmaya dair tüm çelişkileri gözler önüne seriyor. Kâh bir anarşiste kız vermek istemeyen babanın iç çatışmasına kâh İstanbul’un sokaklarını mesken tutan Burunsuz Kadriye’nin yalnızlığına kâh idam cezasının onanmamasını çaresizce ümit eden mahpusun iç dünyasına tanık oluyoruz. Biberyan’la birlikte sıradan insanların hüzünlerine, meraklarına, sevinçlerine ve hayal kırıklıklarına ortak oluyoruz.
12 öyküden oluşan Deniz, yaşamın türlü hallerini incelikli bir şekilde resmederken, Biberyan’ın edebi kişiliğini de daha yakından tanımamızı sağlıyor.
Yazar: | Zaven Biberyan |
Çeviren: | Natali Bağdat |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | Aras Yayıncılık |
Sayfa Sayısı: | 184 |
Köprü
Eserleri 40’tan fazla dile çevrilmiş ve milyonlarca okura ulaşmış efsanevi yazar B. Traven‘den, insanoğlunun direngenliğine ve dünyanın bütün annelerine adanmış bir armağan: Köprü…
Dünyalarını bir nehir ayırır: onurlarına leke sürmemeye çalışanlarla sömürü düzenine ortak olanların dünyasını. Modern teknolojiyle ilkel yaşamı, kadim inançlarla Hıristiyan dayatmalarını, beyaz yerleşimcilerle Meksika yerlilerini… Bu iki dünyayı birbirine bağlayan ise derme çatma bir köprüdür: Petrol avcılarının kamyonlarına hizmet eden ve nihayetinde kaynakları kadar canlarını da alacak, Amerikan emperyalizminin elinden çıkma bir köprü…
Yerlilerin bu çelişkiyle hemhal hayatları trajik bir kazayla sarsılır. Meksikalı anneyi acıyla kıvrandıran bu kaza kuşkusuz bir tesadüf değil, “uygarlığın” yol açtığı bir felakettir. B. Traven bir kovboy çizmesi etrafında yarattığı metaforla, ilkel olanın “uygar” tarafından ele geçirilmesini simgeler. Ancak ölüm bir son değildir, bu cengelin bağrında yeşeren, kutlamalara layık bir yaşam umududur aynı zamanda. Her zaman olduğu ve olacağı gibi…
Yazar: | B. Traven |
Çeviren: | Esat Nermi Erendor |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Sel Yayıncılık |
Sayfa Sayısı: | 184 |
Ölüm Gemisi
Ölüm Gemisi, Dante ve Balzac’ın komedyalarına bir yanıt olarak yeni bir insanlık durumu ortaya koyuyor: Bürokrasinin imal ettiği kimliksiz, pasaportsuz “hiçkimseler”, yalnızca kapitalist sistemin öğütücü makinesinde işe yaramaktadırlar, ama birer insan değil, o makinenin motorunun yakıtı, kömürü, ateşi olarak.
Yaşamı sırlarla dolu B. Traven‘in hikâyesiyle paralellikler taşıyan, kendisi de göçmenlik ve kimliksizlikle ilgili benzer koşullar altındayken hapishanede yazmaya başladığı Ölüm Gemisi, Adalet Cimcoz’un yetkin çevirisiyle yeniden Türkçede…
Pasaportunu kaybeden ve Amerikalı olduğunu kimseye kanıtlayamayan bir denizci, bir ülkeden diğerine sürülür. Ta ki tayfasını toplumun “en altındakilerden”, hatta idam sehpasında son nefesini vermek üzere olanlardan toplayan bir ölüm gemisinde iş bulana dek.
Okyanusun dalgalarında sürüklenen gemi, namıdiğer Yorikke, belirsiz bir rotayı takip ederken birer gölgeye, yaşadıklarından bile şüphe edilen varlıklara dönüşen tayfası, sığınmak zorunda kaldıkları bu demirden hapishanenin kendilerine bir de mezar olmaması için direnir. Umut, karada unutulmuş bir hayalet gibi dolaşır kamaraların arasında.
Yazar: | B. Traven |
Çeviren: | Adalet Cimcoz |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Sel Yayıncılık |
Sayfa Sayısı: | 240 |
Albayın Fotoğrafı
Gergedan, Kel Şarkıcı, Gönüllü Katil gibi tiyatro oyunlarıyla absürt tiyatronun öncülerinden ve çağdaş edebiyatın uyumsuz temsilcilerinden sayılan Eugène Ionesco’dan bir öyküler toplamı: Albayın Fotoğrafı.
İnsanın dünyadaki varoluşunun saçmalığını dilde yaşanan yabancılaşma aracılığıyla hemen hemen yazdığı her yapıtta göstermeyi amaçlayan Ionesco’nun öyküleri, bu çabanın kusursuz bir örneği.
Albayın Fotoğrafı’ndaki bazı öyküler yazarın unutulmaz tiyatro oyunlarının nüvesini oluşturmuştu.
Yazar: | Eugène Ionesco |
Çeviren: | Ersel Topraktepe |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | Yapı Kredi Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 120 |
Holosendeki İnsan
Max Frisch’in bu küçük ölçekli başyapıtı, insanın doğa karşısındaki kırılganlığı ve varoluşsal mücadelesi üzerine derin bir tefekkür. 1992 yılında filme çekilen, sayısız kere sahnelenen bu eser, yıllar geçtikçe ve dünyamız yazarın öngördüğü yolda ilerledikçe klasikleşen bir kehanete dönüşüyor.
Yaşlı bir adam olan Geiser, İsviçre Alpleri’nde izole bir köyde yaşamaktadır. Köy süreğen yağışlar yüzünden toprak kayması tehdidi altındadır.
Geiser doğanın kaotik ve amansız yapısıyla başa çıkmaya çalışırken, ansiklopedilerden ve kitaplardan bilgileri kesip odasının duvarına asar, böylece yitirmeye başladığı belleğinin yanı sıra insanlığın bilgi birikimini de kayıt altına almaya çabalar. Ancak doğa, insanın sınırlı bilgisiyle kavrayışından çok daha engindir ve sonunda kaçınılmaz yüzleşme gerçekleşecektir.
Yazar: | Max Frisch |
Çeviren: | İlknur Özdemir |
Tür: | Anlatı |
Yayınevi: | Yapı Kredi Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 88 |
Karanlık Suskunluk
Siyasal polisiye ustası Wolfgang Schorlau’nun bu romanında, çok eskiden işlenmiş bir cinayetin sırrı, bir geçmişle hesaplaşma vak’asına dönüşüyor.
Koca bir otel, üstelik karşılıksız, niçin başkasına devredilmiş olabilir? Dedesinin yıllar önce yaptığı bu bağışın belgesini bulan bir adamın peşine düştüğü sır, çok daha büyük bir sır yumağının çilesini açıyor. Ve bu sır, İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinin hercümercinde Almanya topraklarında “kayıp” olarak kaydedilmiş bir siyah ABD askerinin hikâyesiyle buluşuyor.
Karanlık Suskunluk’ta, özel dedektifimiz Georg Dengler’in blues ve caz tutkusu, iyice ön plana çıkıyor. Chicago blues’unun efsanesi Junior Wells, bizzat sahne alıyor romanda. Karizması, sohbeti… ve sırrıyla!
Yazar: | Wolfgang Schorlau |
Çeviren: | Hulki Demirel |
Tür: | Roman – Polisiye |
Yayınevi: | İletişim Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 283 |
Akşamın Sesleri
Natalia Ginzburg‘un en iyi romanlarından biri kabul edilen Akşamın Sesleri, faşizm ve savaşın ağırlığıyla parçalanmış İtalyan toplumunun soyut bir portresini çizerken ilk aşk ve kaybedilen şanslar üzerine derin bir hikâye ortaya koyuyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1940’lar. Hayalî küçük bir İtalyan kasabası faşizmin pençesinden kurtulmaya çalışmaktadır. Burada doğup büyüyen 27 yaşındaki Elsa, savaş ve savaş sonrası kentleşme dönemindeki bu kasabanın trajedilerini, komşuluklarını ve akrabalıklarını, aşklarını ve dedikodularını, yıkılan hayallerini ve mutluluğu bulma mücadelelerini anlatırken geçmişin yüklerinden arınmış bir gelecek düşler. Ancak söz konusu geçmişin ağır yükleri ve enkazıyla yeni ufuklara yol almak hiç kolay olmayacaktır.
Yazar: | Natalia Ginzburg |
Çeviren: | Şemsa Gezgin |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 128 |
Yaban Oynaşması
Japon No oyunlarından ilham alan ve İkinci Dünya Savaşı sonrası, İzu Yarımadası’ndaki İro köyünde geçen Yaban Oynaşması ilk kez 1961’de, haftalık bir dergide on üç parça halinde yayımlanmıştır.
Bir süre özel bir üniversitede ders verdikten sonra anne babasından kalan seramik işini devam ettirmekte karar kılan İppey, bir yandan da edebiyat eleştirileri yazmaktadır. Dükkânında yarızamanlı çalışmaya başlayan Koğci ise, İppey’in de mezun olduğu üniversitede öğrencidir. Birlikte içki içtikleri bir akşam İppey, eşi Yuğko’dan uzun uzun bahsedince Koğci, henüz tanışmadığı halde kadını arzulamaya başlar. Bu tutkusu, olayların seyrini değiştirecek tehlikeli boyutlara varacaktır.
Yazar: | Yukio Mişima |
Çeviren: | Vaner Alper |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 160 |
Şölenden Sonra
İnsan ilişkilerinin karmaşıklığına odaklanan Şölenden Sonra, Yukio Mişima’nın ustalıkla ilmek ilmek işlediği karakterleriyle sevgi ile güç arasındaki derin uçurumu gözler önüne sererken, okura İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’sının değişen yüzünü keşfetme imkânı da tanıyor.
Kazu, Tokyo’nun önde gelenlerinin uğrak mekânı Setsugoan’ın sahibi; hırslı, başarılı, hayat dolu ve çekici bir kadın. Noguçi ise siyasi arenada adını duyurmuş, prensipleri ve onuru için yaşayan eski bir bakan. Bir akşam, bu iki farklı dünyanın temsilcisi bir araya gelir ve böylece, ikisi için de inişler ve çıkışlarla dolu bir ikinci bahar başlar. Kazu’nun tutkulu, yalnızlık korkusuyla sarmalanmış ama özgür dünyası, Noguçi’nin sakin ve kurallara bağlı dünyasıyla çarpışınca, aşk ile siyasi çıkarlar arasında kurdukları hassas denge hepten bozulur.
Yazar: | Yukio Mişima |
Çeviren: | Vaner Alper |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 225 |
Paçinko Bilyeleri
Paçinko Bilyeleri, keskin ve yalın diliyle okuru sakin bir şiddetin hüküm sürdüğü samimi bir atmosfere çekerken, aile ilişkilerinin doğasındaki dengesizliği, yalnızlığı, yanlış anlaşılmaları ve sevgiyi ustalıkla aktarıyor.
Anne ve babasıyla İsviçre’de yaşayan yirmilerinin sonundaki Claire, yaz tatili için Tokyo’daki büyükanne ve büyükbabasını ziyarete gider. Niyeti, elli yıl önce içsavaş yüzünden memleketlerinden ayrılmak zorunda kalan, o zamandan beri de Kore’ye bir daha ayak basmayıp Tokyo’da bir paçinko salonu işleten büyükanne ve büyükbabasının ölmeden önce yurtlarını yeniden görmelerini sağlamaktır. Ancak elli yıllık sürgünün ardından “dönüş” fikri bu yaşlı insanlar için hiç kolay değildir. Onları nasıl ikna edeceğini bilemeyen genç kadın bu sessiz hüzünden kaçınmak, duyduğu yabancılık hissini hafifletmek için kendine bir uğraş bulur ve ileride bir tür kardeşlik ilişkisi geliştireceği küçük bir Japon kıza Fransızca dersleri vermeye başlar.
Yazar: | Elisa Shua Dusapin |
Çeviren: | Şirin Etik |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 128 |
Sır Perdesi
Victoria döneminin öne çıkan kadın yazarlarından George Eliot, Sır Perdesi’nde her zamanki gerçekçiliğinden uzaklaşarak romantik, trajik hatta doğaüstü denebilecek bir anlatıcı yaratıyor. Döneminin frenoloji ve manyetizma gibi sözde bilimlerinden etkilenen Eliot’ın tek bilimkurgu eseri sayılan bu uzun öykü, insan ruhunun kuytu köşelerini yokluyor ve hayatın kader, beklenti, bilinmezlik, ölüm, saklı kötülük, tecrit, saplantılı tutku gibi karanlık ve gizemli yanlarını sorguluyor.
Yazar: | George Eliot |
Çeviren: | Zeynep Bilge |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 64 |
Hamburg
Unutmanın coğrafyası, belleğin anatomik bir haritası ve bir katliamın edebî kaydı niteliğindeki Hamburg, kurgu ile gerçeklik, kâbus ile hayaller arasında, açlıktan kesilen seslerin, öfkeden yıpranmış bedenlerin ve kül olmuş anıların tam ortasında heybetli bir anıt gibi yükseliyor. Yangın mevsimi Hamburg’u sardığında, şehir, yalnızca fiziksel bir yıkımın değil, derin bir tarihî ve kişisel dönüşümün de eşiğindedir. İlk soğuklardan kaçan insanlar, çareyi bir kitabevine sığınmakta, tütün kokan rafların arasında kendilerine dair bir şeyler aramakta bulurlar. Çok uzakta olmayan bir yerde, birbirini tanımayan bir grup insan, her pazartesi aynı saatte, seçtikleri kitaplardan bölümler okumak için bir araya gelir.
Bir gün, okuma ritüelinin katılımcılarından biri, izini kaybettiren bir yazarın birkaç romanını yanında getirir. Kitapların gizemli yazarı, onları 1943 Hamburg’unun yıkıntılarının, bombardıman uçaklarının yol açtığı ateş fırtınalarının, yeraltı sığınaklarına mahkûm, dehşetin her türlüsünü tatmış hayatların ortasına götürür. Bu hayatlardan birinde vücut bulan çocuk, yıllar sonra kendi hikâyesinin tüm parçalarını toplamaya ve gerçekten kim olduğunu anlamaya karar verecektir. Sefalet ve çaresizliğin acı yüzü ve aralarında Roosevelt, Churchill ve Hitler’in de bulunduğu hayaletler, onun sözcüklerinde yeniden hayat bulur.
Yazar: | Marco Lupo |
Çeviren: | Betül Parlak |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 216 |
Uçurumlar
Köpek adlı eseriyle tanıdığımız Pilar Quintana, bu kez Kolombiya’nın Cali kentini çarpıcı ve canlı bir arka plan olarak kullanıyor ve çocukların tam olarak anlayamasalar da gözlemleriyle karmakarışık gerçekleri bile fark edebildiklerini ve yaşamdaki kırılma noktalarının bireyi geri dönülmez uçurumların kıyısına nasıl sürükleyebildiğini anlatıyor. Uçurumlar, okurları bir yandan annesinin duygusal çalkantıları ile babasının dayanılmaz suskunluklarının yükünü taşıyan, bir yandan da terk edilme korkusuyla yaşayan küçük bir kız çocuğunun yalnız kalbine doğru yolculuğa çıkarıyor.
Yazar: | Pilar Quintana |
Çeviren: | Havva Mutlu |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 216 |
Uygunsuzluk
Amerikalı eleştirmenlerin “feminist varoluşçuluk ya da varoluşçu feminizm” örneği olarak tanımladıkları yapıt, bir sanat müzesinde temizlikçi olarak çalışan Vitória’nın şaşırtıcı öyküsünü aktarıyor. Müzedeki tabloların tozunu almaktan daha fazlasını isteyen ve zengin bir adamla evlenen Vitória, bir yandan kendi sanatsal kimliğini keşfederken, diğer yandan toplum, dostluk, sadakat, evlilik konularını irdeleyen bir serüvene atılıyor.
Uygunsuzluk sınıfsal ve ataerkil yapıda ve sanat çerçevesinde kadına biçilen rol ile bu rolün dışına çıkma olasılıklarını irdeliyor. The New York Times’ın, “Birkaç hınzırca farklılıkla Kendine Ait Bir Oda niteliğinde,” diye tanımladığı yapıt, kadının “erkeklerin baktığı bir nesne” olmak yerine “dünyaya kendi gözleriyle bakan biri” olmak özlemini ve bu uğurdaki çabasını dile getiriyor.
Yazar: | Amina Cain |
Çeviren: | Lale Akalın |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 152 |
Büyük Büyükanne Webster
Büyük Büyükanne Webster, Brighton’ın eteklerindeki gotik bir malikânede içedönük yaşayan, katı ve soğuk bir kadındır. 14 yaşındaki torunu, Londra’da geçirdiği küçük bir operasyonun ardından iyileşme süreci için birkaç aylığına onun yanına gönderilir. Perdeleri sürekli çekili, şömineleri hazır olduğu halde hiç yanmayan, soğuk ve nemli bu devasa malikânede kendini yapayalnız bulan isimsiz torun –eleştirmenlerin büyük bir çoğunluğuna göre Blackwood’un ta kendisi– ailesinin geçmişindeki sırları bir bir ortaya dökerken elli yıllık İngiliz tarihini de es geçmez.
Harap olmuş hayatlardan oluşan bir manzaraya demirden bir özsaygıyla hükmeden Büyük Büyükanne Webster’ın yaşamı hem ürkütücü bir peri masalı hem de büyük bir malikânenin perde arkasındaki gotik çılgınlığı gözler önüne seren bir aile portresi.
Yazar: | Caroline Blackwood |
Çeviren: | Gökçe Yavaş |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 128 |
Bir Antikahramanın Hatıra Defteri
20. yüzyılın en mühim Polonyalı yazarlarından biri olan Kornel Filipowicz’in başyapıtı Bir Antikahramanın Hatıra Defteri, İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde, Alman işgali altındaki Polonya’da kahramanlığı anlamsız bir kavram olarak gören bir antikahramanın hikâyesini anlatıyor. Savaş boyunca kimileri tarafından bir hain olarak görülen bu antikahramanın tek amacı ne olursa olsun hayatta kalmaktır. Kimseyi öldürmek ya da kendini öldürtmek istemez. Bu uğurda ülkesi için savaşmayı reddedip kazananların yanında saf tutmak zorunda kalsa bile…
Türkçede ilk kez yayımlanan Bir Antikahramanın Hatıra Defteri, insanlığın karanlık dönemlerinde neye değer verdiğini, ideal ahlak kavramını sorgulatan, etkileyici bir metin.
Yazar: | Kornel Filipowicz |
Çeviren: | Neşe Taluy Yüce |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 80 |
Tehlikeli Görüler
İthaki Yayınları’nın Bilimkurgu Klasikleri serisinin 100. kitabı Tehlikeli Görüler bilimkurguda devrim niteliğinde bir yapıt olarak niteleniyor.
60’lı yıllar… Bilimkurgu edebiyatının yıllardır “lazer tabancalı adamların metal sutyenli kızları kurtardıkları” kitaplarla dolup taştığı, tehlikeli görülen öykülerin ve romanların çok zor yayıncı bulabildiği vakitler. Genç Harlan Ellison bir şeylerin değişmesi gerektiğinin farkında, bazı kapıları tek tek çalıyor ve şu soruyu soruyor: “Eğer tutuklanma ya da sansüre uğrama korkun olmasaydı nasıl bir bilimkurgu öyküsü yazardın?”
İşte bilimkurgunun gidişatını değiştiren Tehlikeli Görüler bu soruyla yola çıkıyor. Kitap yayımlanmadan bir süre önce ise köşe yazarları Ellison’ın “tehlikeli” kitabına öykü gönderen yazarların kariyerinin biteceğini yazmaktan geri durmuyor. Sonuç: Yeni Dalga Bilimkurgu; geleneksel olana meydan okuyan ve okurları oraya varana kadar gitmeleri gerektiğini bilmedikleri yerlere götüren çığır açıcı hikâyeler.
Asimov’un önsözde dediği gibi: “Burada türün en cesur ve deneysel hâlini bulacaksınız… kışkırtılmanız ve etkilenmeniz dileğiyle!”
Yazar: | Harlan Ellison |
Çeviren: | Kolektif |
Tür: | Öykü – Bilimkurgu |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 720 |
Son Konuşmamızdan Sonra Her Şey Daha Kötü Oldu
Clive Barker, David Cronenberg ve Junji İto hayranları için korku edebiyatının yükselen ismi Eric LaRocca’dan rahatsız edici bir roman: Son Konuşmamızdan Sonra Her Şey Daha Kötü Oldu.
“Bugün gözlerini hak etmek için ne yaptın?”
Sadomazoşizm. Saplantı. Ölüm.
Agnes ve Zoe bir sohbet odasında tanışan iki genç kadın. Agnes maddi olarak zor durumda ve ailesi ile arkadaşlarından uzak, iş hayatından memnun değil. İnsanlarla bağlantı kurmaya muhtaç olan Agnes, Zoe’nin her gün belli bir saatte mesaj atarak ondan istediği görevleri yapmaya başlar. Başta zararsız ve eğlenceli gibi görünen bu istekler korkunç olaylar zincirinin de başlangıcı olacaktır.
Yazar: | Eric LaRocca |
Çeviren: | Can Evrenol |
Tür: | Roman – Korku/Gerilim |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 136 |
Gece Kancığı
Daha ilk romanından cüretkâr bir konuya el atmış Rachel Yoder: Anneliğin hayvani boyutlarını kara mizahla yoğurarak zamane insanlarının gözden kaçırdıklarını yüzlerine vurmaktan kaçınmamış. Bu sayede de roman Pen/Hemingway İlk Kurgu Ödülü finalisti olmuş, başrolünde Amy Adams’ın olduğu sinema uyarlaması çekilmiş.
Sanat eğitimi almış, kocasından daha yetenekli bir kadın, çocuklarını iki yıldır neredeyse tek başına evde büyütürken yavaş yavaş bedeninde bir tür köpekleşme hissetmeye başlar: Tüylenme, dişlerin keskinleşmesi, içgüdülerin ve duyuların kuvvetlenmesi. Endişelerini paylaştığı kocası, bütün hafta çalıştığı yetmezmiş gibi hafta sonları da işi gerekçesiyle gittiği otellerden, telefonla nafile sakinleştirmeye çalışır onu. Bu yeni alt-benliğini kabul etmeye çalışan anne, bulduğu bir kişisel gelişim kitabıyla ve pazarlama grubu olarak toplanan başka annelerle gizini çözmeye çalışacaktır.
Gece Kancığı, evliliğin, anneliğin, modern çağın beklentilerinin aynı anda sıkıştırdığı bir kadının, evcil hayatında bulabildiği kurtlarla koşmasının hikâyesi.
Yazar: | Rachel Yoder |
Çeviren: | Aslıhan Kuzucan |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 232 |
Ayışığı’nın Kayıpları
Uzun zaman önce, “Kopuş” adı verilen bir felaketin ardından, dünya birçok göksel adaya bölünmüştü. Kemer olarak bilinen bu adaların her biri farklı şekillerde gelişmişti; her birinin zamanla kendine özgü bir ilişkisi var gibi görünmekteydi, öyle ki günümüzde birbirinden çok farklı dünyalar bir arada ama ayrı ayrı var olabiliyordu. Ve Kemerlerin her birinde, her şeye gücü yeten bir atanın ruhu yaşıyordu.
Ophélie sarayın o görkemli yüzeyinin altında entrikalar ve siyasi gerilimlerin hüküm sürdüğü sosyeteye adımını atmıştı. Ailesinin Kutup’a gelişi ve Faruk’un talepleri arasında, gizemli nişanlısı Thorn’a güvenmekten başka seçeneği kalmamıştı. Soylular birer birer ortadan kaybolmaya başladığında, Anima’nın okuyucusu olan Ophélie, yeteneklerini kullanarak bu gizemi çözmek zorunda kalacaktı. Ancak bu görev onu beklediğinden çok daha farklı bir yere götürecek ve karşılaştığı gerçek, hazırlıklı olduğundan çok daha ürkütücü çıkacaktı.
Yazar: | Christelle Dabos |
Çeviren: | S. İpek Ortaer Montanari |
Tür: | Roman – Fantastik |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 488 |
İnsansız Tanrılar
Hari Kunzru, teknoloji ve popüler kültür alanlarında gazetecilik yaparak geliştirdiği bilgi birikimini, post-kolonyal edebiyat anlayışı ve insan hakları hassasiyetiyle birleştirerek siyasi boyutu eksik olmayan modern romanlar yazıyor. Granta dergisinin 2003’teki en iyi 20 genç Britanyalı yazar listesinde yer alan Kunzru, zamanında kazandığı John Llewellyn Rhys Ödülü’nü, sponsor Mail on Sunday’in göçmen karşıtı haber anlayışından dolayı reddetmişti.
Çölde bir rahip, siyanürlü bir gümüş madeni, gizemli bir yerli dili, bir Amerikan bombardıman uçağı, bir UFO kültü, kafası kıyak bir rock yıldızı, figüranlık yapan bir Irak göçmeni… Belki de hepsini birbirine bağlayan bir “çakal”… New York’ta finans algoritmaları yazan, Sih kökenli matematik dehası Jaz ile yayıncı eşi Lisa, dört yaşındaki otizmli çocukları Raj’ı Mojave Çölü’ne yaptıkları gezide kaybederler. Binbir maceradan sonra tekrar bulunduğunda Raj değişmiş, bambaşka biri olmuştur… İyi de kim?
Yazar: | Hari Kunzru |
Çeviren: | Burcu Denizci |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 432 |
Alacakaranlık İtirafları
Japon polisiyesinin temellerini atan yazarlardan biri olan ve Japonya’nın en ünlü polisiye yazarı Edogawa Ranpo’yu da etkileyen Şiro Hamao, Alacakaranlık İtirafları’nda tıpkı Şeytanın Çırağı’nda olduğu gibi yine heyecan ve gizem dolu üç uzun öykü anlatıyor.
İlk uzun öykü “Alacakaranlık İtirafları”nda doktor Masao Yamamoto, hastane yatağındaki arkadaşı Ryūtarō Ōkawa’ya karanlık sırlarla dolu itiraflarda bulunur. “Rüyada Cinayet”te Tōjirō cinayet işlemeye karar verir ama işlediği cinayetleri hiç hatırlamaz ve rüya ile gerçek arasında kapana kısılır. “Yoldaki Suçlu”da ise bir tren yolculuğu rahatsız edici olayların yaşandığı bir korku treni yolculuğuna dönüşür.
Yazar: | Şiro Hamao |
Çeviren: | Nilay Çalşimşek |
Tür: | Öykü -Polisiye |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 104 |
Kaos Prensi
İhanetler, hileler, suikast girişimleri ve kanlı aile entrikaları Merlin’i, nam-ı diğer Merle Corey’yi Kaos Sarayları’na taşır. Kaos Kralı Swayvill’in ölümü üzerine, kendini beklenmedik bir şekilde Kara Gözlem altında bulur. Annesi Dara ve dayısı Mandor tarafından tasarlanan bir dizi geleneksel ölümcül “kaza” sayesinde tahtın üçüncü sıradaki vârisidir.
Gerçi Merlin’in bu konuda şüpheleri vardır, ancak sorularını dillendirmekten fazlasını yapamadan, Amber’deki Desen ile Kaos’taki Logrus arasındaki tüm çoklu evreni yok edebilecek mücadeleye bir kez daha kapılır.
Merlin’in nihai hükümdarlığa giden yolculuğu kolay olmayacaktır. Zira karanlık büyüler hâlâ onu beklemektedir. Amber ve Kaos arasında susturulması gereken ölümcül bir anlaşmazlık vardır. Ve uzun zamandır öldüğüne inanılan babasının, tutsak edildiği büyüden kurtarılması şarttır.
Çubuklu, Hayaletçark ve aklıyla donanmış olsa bile, Merlin’in hayatta kalması için bir mucize gerekecektir.
Amber Yıllıkları’nın onuncu kitabı Kaos Prensi, tüm zamanların en muhteşem fantastik serilerinden birine destansı bir son getiriyor!
Yazar: | Roger Zelazny |
Çeviren: | Niran Elçi |
Tür: | Roman – Fantastik |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 248 |
Züleyha Gözlerini Açıyor
Guzel Yahina’nın büyük bir yankı uyandırarak pek çok ödül alan, yirmiden fazla dile çevrilen, televizyon dizisine uyarlanan ilk romanı Züleyha Gözlerini Açıyor, Sovyetler Birliği zamanında, toprak sahiplerini mülksüzleştirmeye yönelik programın bir parçası olarak ücra bir Tatar köyünde yaşarken Sibirya’ya sürgüne gönderilen genç bir kadının yazgısını konu alır. Züleyha 1930 kışıyla başlayan ve 16 yıl süren bu hikâyede dışarıdaki dünyayı tanımaya, diğer sürgünlerle ilişkiler kurmaya çabalar. Zorlu koşullarla mücadele ederken, bir yandan da yaşam hakkını doğaya ve devlete karşı her gün savunmak zorundadır; kimliğini ve yaşamak için nedenlerini sorgularken anneliği, aşkı ve arkadaşlığı bulur, kendini özgürleştirir. Yazarın ailesinden de izler taşıyan Züleyha Gözlerini Açıyor, hayatta kalmanın değil yaşamanın, vicdanın uyanışının romanıdır.
Yazar: | Guzel Yahina |
Çeviren: | Uğur Büke |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Everest Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 512 |
Duygusal Bir Katilin Günlüğü
Tabiatın, Amazonların, yaşam alanlarını korumak için mücadele eden halkların yazarı Luis Sepúlveda, Duygusal Bir Katilin Günlüğü’nde bu kez iki uzun polisiye hikâyeyle karşımızda. İlk hikâyede, aşk ve vicdan azabı arasında sıkışıp giderek duygusallaşan bir kiralık katilin serüvenine eşlik ediyoruz. Kurbanının gerçek kimliğini merak edince, kendini İstanbul, Madrid ve Meksika ekseninde ilerleyen bir kovalamacanın ortasında buluveren katilin gitgide karmaşıklaşan hikâyesinde, katille kurban arasındaki sınırlar da giderek bulanıklaşır. İkinci hikâyede ise Brezilya’nın bataklıklarında yaşayan ve geçimlerini timsahlar üzerinden sağlayan Anaré yerlilerinin, Batı dünyasının açgözlülüğü karşısında verdikleri amansız mücadeleyi gözler önüne seriyor Sepúlveda. Anaré yerlileri Brezilya’dan Milano’ya uzanan bir kaçakçılık serüvenine sürüklenirken, çözüm bulmak da eski bir polis memuru olan Şilili göçmen bir sigorta müfettişine kalacaktır. Sepúlveda’nın her zamanki sıcak üslubu ve en trajik olayları anlatırken bile eksik etmediği mizahıyla…
Yazar: | Luis Sepulveda |
Çeviren: | Mesut Özden Göztütok |
Tür: | Öykü – Polisiye |
Yayınevi: | Everest Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 104 |
Ulus
Diskdünya serisinin yaratıcısı Sör Terry Pratchett‘ın külliyatında apayrı bir yerde duran Ulus‘un Delidolu tarafından gözden geçirilmiş bu yeni baskısı, rafine bir mizah anlayışıyla yoğrulmuş derinlikli bir toplumsal yergi.
Yazarın “Yazdığım yazacağım en iyi kitap!” sözleriyle ifade ettiği roman, bir adanın yıkımından sonra tekrardan inşasına ve bireylerin bu süreçteki rolüne dair fantazyayı gerçeklikle yarıştıran büyüleyici bir anlatı ortaya koyuyor.
New York Times‘ın “Bir yandan yürek burkarken, diğer yandan umut vadeden harikulade bir hikâye” şeklinde övdüğü eser, insanın doğa ile ilişkisini ele alırken karakterlerin kendi iç dünyalarında kopan fırtınaları da keskin bir gözlem gücüyle yansıtıyor.
Tanıdığı ve sevdiği herkesi ardında bırakmak zorunda kalan bir gencin tarihi sil baştan yazma ve bir ulusu küllerinden yeniden diriltme çabasını sayfalarına taşıyan bu sürükleyici serüven, geçmişle yüzleşmeden yeni bir gelecek kurulamayacağını hatırlatan, destansı bir edebiyat şöleni.
Delilikle dahiliği kesiştiren müthiş kurgusuyla parmak ısırtan Ulus, akıllardan -ve kalplerden- uzun süre çıkmayacak bir hayatta kalma, büyüme ve tanrılarla mücadele öyküsü.
Yazar: | Terry Pratchett |
Çeviren: | Niran Elçi |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Delidolu Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 368 |
Ulus
Diskdünya serisinin yaratıcısı Sör Terry Pratchett‘ın külliyatında apayrı bir yerde duran Ulus‘un Delidolu tarafından gözden geçirilmiş bu yeni baskısı, rafine bir mizah anlayışıyla yoğrulmuş derinlikli bir toplumsal yergi.
Yazarın “Yazdığım yazacağım en iyi kitap!” sözleriyle ifade ettiği roman, bir adanın yıkımından sonra tekrardan inşasına ve bireylerin bu süreçteki rolüne dair fantazyayı gerçeklikle yarıştıran büyüleyici bir anlatı ortaya koyuyor.
New York Times‘ın “Bir yandan yürek burkarken, diğer yandan umut vadeden harikulade bir hikâye” şeklinde övdüğü eser, insanın doğa ile ilişkisini ele alırken karakterlerin kendi iç dünyalarında kopan fırtınaları da keskin bir gözlem gücüyle yansıtıyor.
Tanıdığı ve sevdiği herkesi ardında bırakmak zorunda kalan bir gencin tarihi sil baştan yazma ve bir ulusu küllerinden yeniden diriltme çabasını sayfalarına taşıyan bu sürükleyici serüven, geçmişle yüzleşmeden yeni bir gelecek kurulamayacağını hatırlatan, destansı bir edebiyat şöleni.
Delilikle dahiliği kesiştiren müthiş kurgusuyla parmak ısırtan Ulus, akıllardan -ve kalplerden- uzun süre çıkmayacak bir hayatta kalma, büyüme ve tanrılarla mücadele öyküsü.
Yazar: | Terry Pratchett |
Çeviren: | Niran Elçi |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Delidolu Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 368 |