
Geçtiğimiz yıl pek çok açıdan zorlayıcı ve yıpratıcıydı. Hayal kırıklıkları, kayıplar, adaletsizlikler duyarlı her insan için bir üzüntü nedeni oldu. Fakat yaşamı en güzel şekilde anlatan kitaplar bu yıl da bizi yalnız bırakmadı, yalnız hissettirmedi. Bu yazımızda 2024 yılında çıkmış çok okunanlar listesine giren kitapları sizler için derledik. Sadece listelerde gördüğümüz kitapları değil bizce okunması gereken yapıtları da ekledik. İlginizi çekecek kitapları bulabileceğinizi düşündüğümüz seçkimizi kitapçılara gitmeden ya da sepetinize kitap eklemeden incelemenizi öneriyor, keyifli günlerde okumanızı diliyoruz.
Babil
Babil, fantastik edebiyat severler için muazzam bir kitap. Dünyada son yılların en çok ses getiren kitaplarından olan Babil, eylül ayında İthaki Yayınları etiketiyle Türkiyeli okurlarla buluşmuştu. New York Times Çok Satanı, GOODREADS YILIN EN İYİ FANTASTİK KİTABI FİNALİSTİ olan Babil NEBULA EN İYİ ROMAN ile LOCUS EN İYİ FANTASTİK ROMAN ÖDÜLÜ sahibi.
1928. Kolera yüzünden yetim kalan Robin Swift, gizemli Profesör Lovell tarafından Kanton’dan Londra’ya getirilir. Orada yıllar boyunca Latince, Antik Yunanca ve Çince öğrenir, bu çalışmalarının hepsi Oxford Üniversitesi’nin prestijli Kraliyet Çeviri Enstitüsü –diğer adıyla Babil– için bir hazırlıktır. Kule içindeki öğrencileriyle dünyanın çeviri merkezi ve daha da önemlisi, büyünün merkezidir. Gümüş-işleme –çeviride kaybolan anlamın büyülü gümüş külçelerle ortaya çıkarılması sanatı– imparatorluğun sömürgeleştirme arayışına hizmet ettiği için İngilizleri rakipsiz kılmıştır.
Robin için Oxford, bilgi arayışına adanmış bir ütopyadır. Ancak bilgi güce boyun eğer ve Britanya’da büyümüş bir Çinli olarak Robin, Babil’e hizmet etmenin anavatanına ihanet anlamına geldiğini fark edecektir. Çalışmaları ilerledikçe, Robin kendini Babil ile imparatorluğun yayılmasını durdurmaya adanmış karanlık Hermes Cemiyeti arasında sıkışmış bulur. Britanya, gümüş ve afyon üzerine Çin ile savaşa giriştiğinde Robin karar vermek zorunda kalacaktır…

Yazar: | R. F. Kuang |
Çeviren: | Güneş Becerik Demirel |
Tür: | Roman-Fantastik |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 664 |
İntermezzo
Bu yılın en çok ses getiren, dünyayla aynı anda dilimize çevrilmesiyle adından çok söz ettiren İntermezzo, Can Yayınları etiketiyle yine eylül ayında bizlerle buluşmuştu. İntermezzo, son yılların çok satan yazarı Sally Rooney’nin son başyapıtı; ülkemizde de çok satanlar arasında yerini aldı.
İntermezzo, Birbirine hiç benzemeyen iki erkek kardeşin arzu, çaresizlik ve olasılıklarla dolu yeni bir ara faslın eşiğindeyken gerçek sevgiyi ve hayatta anlam arayışını konu alıyor.
30’lu yaşlarındaki beyaz yaka avukat Peter gençlik aşkı Sylvia’yı sever ama onunla birlikte olması sağlık nedenlerinden ötürü mümkün değildir. O da teselliyi kendini uyuşturmakta ve üniversite öğrencisi Naomi’yle yaşadığı yüzeysel ilişkide arar. Kardeşi Ivan ise 22 yaşındadır ve sosyal açıdan beceriksiz, uyumsuz biridir. Profesyonel satranç oyuncusu olan Ivan, satranç için gittiği bir şehirde sıkıntılı bir geçmişi geride bırakmaya çalışan Margaret’le tanışır ve hayatları iç içe geçer.

Yazar: | Sally Rooney |
Çeviren: | Begüm Kovulmaz |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 412 |
Goebbels'in Propaganda Orkestrası
Uzun zamandır çevrilmesini beklediğim ve eylül ayında Delidolu Yayınları’ndan çıkan Goebbels’in Propoganda Orkestrası Demian Lienhard‘ın İkinci Dünya Savaşı’na dair alışılmışın dışında bir hikâye anlattığı Goebbels’in Propaganda Orkestrası, kurmaca ile gerçekliğin iç içe geçtiği olay örgüsüyle kusursuz bir üstkurmaca örneği.
Üç beş plakta gizli kalmış esrarengiz bir orkestranın ve onun ardında sivrilen şeytani bir dehânın izinden giden bu çarpıcı roman, çelişkiler bataklığında yükselen caz tınıları eşliğinde 1940’ların Berlin’inden ve çalkantılı gece hayatından bıçak sırtı manzaralar sunuyor.
Nazi Almanya’sının İngilizce sesi olarak ünlenen William Joyce’un, namıdiğer Lord Haw-Haw’ın yaşam hikâyesine odaklanarak, İkinci Dünya Savaşı’na bambaşka bir perspektiften bakmamızı sağlayan Demian Lienhard, ele aldığı konunun özgünlüğü ve kendine has retorik tarzıyla tadı dimağlarda yer edecek bir metne imza atıyor.
Kurmacanın içine kattığı gerçeklikle okuru tam anlamıyla çarpan Goebbels’in Propaganda Orkestrası; anlatısında yer verdiği tren tarifeleri, metro hatları, otel adresleri ve telefon numaraları gibi ayrıntıları doğru kaynaklara dayandırarak tarihin ayak izlerinden yürümeyi de ihmal etmiyor.

Yazar: | Demian Lienhard |
Çeviren: | Ufuk Tonka |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Delidolu Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 248 |
Babam, Ev ve Yumurta Kabukları
Çıkar çıkmaz ses getiren, ilk roman için oldukça başarılı bulunan Fatma Nur Kaptanoğlu’nun ilk romanı Babam, Ev ve Yumurta Kabukları, Can Yayınları etiketiyle eylül ayında raflarda yerini almıştı.
Kendine özgü dil ve anlatımıyla dikkat çeken Fatma Nur Kaptanoğlu, ilk romanı Babam, Ev ve Yumurta Kabukları’nda bir eve dönüş ve hesaplaşma hikâyesini merkezine alıyor. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin kişinin çocukluğundan, ilkgençlik yılları ve ilk heyecanlarından hiçbir zaman kopamayışı, Bilge’nin kendisiyle, annesi ve en çok da babasıyla giriştiği sessiz hesaplaşmalar üzerinden dışa vuruyor.
Babam, Ev ve Yumurta Kabukları, geçmişin bugünü ne derece derinden sarsabileceği üzerine bir roman.

Yazar: | Fatma Nur Kaptanoğlu |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 112 |
Daktilo Günlük
Daha önce yine Yapı Kredi Yayınları’ndan yayımlanan Sen Buranın Kışındasın (1964-1967) ve İskandil (1968-1969) adlı günlüklerin ardından 1970-1999 yılları arasında yazılmış Daktilo Günlük ile Hulki Aktunç günlükleri sona eriyor.
Bu kitapta da yine ülke sorunlarıyla dolu sancılı günlerin izleri, parlak bir yazarın arayışları öne çıkıyor. Dönemin edebiyat ve sanat çevrelerinin çekişmeleri, yayın dünyasındaki gelişmeler, özellikle Kemal Tahir çevresinde beliren entelektüel oluşum, dönemin politik hatları ve Türkiye Defteri günleri bu son cilde ayrı bir özellik katıyor. Anılar, öyküler, şiirler, desenler ve elbette sıkı dostluklarla yüklü bir kitap olan Daktilo Günlük eylül ayında meraklılarıyla buluşmuştu.

Yazar: | Hulki Aktunç |
Tür: | Yaşantı |
Yayınevi: | Yapı Kredi Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 408 |
Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin
Ekim ayında edebiyatımıza yön veren öykücülerimizden Barış Bıçakçı, İletişim Yayınları’ndan çıkan yeni romanı Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin adlı kitabıyla okurlarıyla buluşmuştu.
Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin, sahiden dünyaya yeni gelmiş gibi halis ve saf, konuşuyor bir yandan… Bir yandan da, adeta mühendis aklıyla bir oyun oynuyor. Bir kenarda da aşk akıyor, “deneyime dayanmayan bilgelik” olarak.

Yazar: | Barış Bıçakçı |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | İletişim Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 131 |
Deniz
Bu yılın beni en çok heyecanlandıran kitaplarından Deniz, bugüne dek romanlarıyla tanıdığımız Zaven Biberyan’ın 1961’de Getronagan Lisesi’nden Yetişenler Derneği tarafından basılan ve 2017’de Aras Yayıncılık tarafından yeniden yayımlanan öykü derlemesi, ekim ayında ilk kez Türkçede.
Romanlarında olduğu gibi öykülerini de büyük bir ustalıkla kaleme alan Biberyan, farklı kesimlerden, şehirlerden, toplumlardan karakterleriyle insan olmaya dair tüm çelişkileri gözler önüne seriyor. Kâh bir anarşiste kız vermek istemeyen babanın iç çatışmasına kâh İstanbul’un sokaklarını mesken tutan Burunsuz Kadriye’nin yalnızlığına kâh idam cezasının onanmamasını çaresizce ümit eden mahpusun iç dünyasına tanık oluyoruz. Biberyan’la birlikte sıradan insanların hüzünlerine, meraklarına, sevinçlerine ve hayal kırıklıklarına ortak oluyoruz.
12 öyküden oluşan Deniz, yaşamın türlü hallerini incelikli bir şekilde resmederken, Biberyan’ın edebi kişiliğini de daha yakından tanımamızı sağlıyor.

Yazar: | Zaven Biberyan |
Çeviren: | Natali Bağdat |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | Aras Yayıncılık |
Sayfa Sayısı: | 184 |
Bir Antikahramanın Hatıra Defteri
Bizlere İkinci Dünya Savaşı’ndan seslenen, bir başka ilgimi çeken yapıt Bir Antikahramanın Hatıra Defteri, 20. yüzyılın en mühim Polonyalı yazarlarından biri olan Kornel Filipowicz’in başyapıtı. Ekim ayında raflarda yerini alan Bir Antikahramanın Hatıra Defteri, İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde, Alman işgali altındaki Polonya’da kahramanlığı anlamsız bir kavram olarak gören bir antikahramanın hikâyesini anlatıyor. Savaş boyunca kimileri tarafından bir hain olarak görülen bu antikahramanın tek amacı ne olursa olsun hayatta kalmaktır. Kimseyi öldürmek ya da kendini öldürtmek istemez. Bu uğurda ülkesi için savaşmayı reddedip kazananların yanında saf tutmak zorunda kalsa bile…
Türkçede ilk kez yayımlanan Bir Antikahramanın Hatıra Defteri, insanlığın karanlık dönemlerinde neye değer verdiğini, ideal ahlak kavramını sorgulatan, etkileyici bir metin.

Yazar: | Kornel Filipowicz |
Çeviren: | Neşe Taluy Yüce |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 80 |
Taş, Kâğıt, Makas
Bir yıl önce bu zamanlarda, Ocak 2024’te çıkan Taş, Kâğıt, Makas bu yıl edindiğim kitaplardan biri oldu. Uzun yıllar Moskova’ya yüz elli kilometre mesafedeki Tarusa şehrinde hekim olarak çalışmış olan Maksim Osipov, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki dönemin Rus hayatına dair acı tatlı öyküler anlatıyor. Bir başka hekim-yazarın, Anton Çehov’un izinden giden ve Rus edebiyatının günümüzdeki önemli temsilcilerinden biri sayılan Osipov ilk kez Türkçede.

Yazar: | Maksim Osipov |
Çeviren: | Erdem Erinç |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | Yapı Kredi Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 288 |
Ustam Diyorum Öldü
Öykü okurları için önerebileceğim Ustam Diyorum Öldü, geçen sene bu zamanlarda, Ocak 2024’te raflarda yerini aldı. Makbule Aras Eyvazi ikinci öykü kitabı Ustam Diyorum Öldü’deki her öyküde başka anlatım yollarının peşine düşerek yeni iklimler yaratıyor. Gizlenen, anlatılmayan, söylenmeyenler için bulduğu yeni kelimelerle yoldaşlığı, dostluğu, sevgiyi birbirine bağlanan ya da birbirinden ayrılan yollar üzerinden tarif ediyor. Bugünün insanlarını bugünün mekânlarında, geçmişin izleriyle anlatıyor.

Yazar: | Makbule Aras Eyvazi |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | Yapı Kredi Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 120 |
Ne Yeni Ne Başka
Öykü severler için bir başka öykü kitabıya devam ediyorum. 2018 yılında ilk öykü kitabı Kör Dövüşü yayımlanan Ayşen Işık, Ne Yeni Ne Başka’da sıradan yaşamlarımızın “ara sokaklarına” sızıyor. Fark etmediklerimizi, fark etmek istemediklerimizi en ince ayrıntısına kadar gösteriyor. Bunu yaparken, her şeyin aynılığını, benzerliğini sezdirerek bir bakıma duygularımızı ortaklaştırıyor.

Yazar: | Ayşen Işık |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | İletişim Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 94 |
Her Şeyin Hikâyesi
Amerikan edebiyatına düşkün okurların ilgisini çekebilecek Her Şeyin Hikâyesi, Ağaçlara yönelik büyük bir saygı duruşu olan Her Şeyin Hikâyesi, doğayı, insanları, uygarlığı birbirine bağlayan ağları tüm azametiyle göstermeye çalışıyor: Dünyanın farklı yerlerinden gelmiş insanların Amerika’ya köklerini salarken yanı başlarında her yere uzanmış ağaçların imkânlarından yararlandıklarını; buna karşılık kendi uygarlıklarını kurarken hayat veren ağaçların soyunu nasıl tükettiklerini anlatıyor. Çok farklı karakterde insanların birleşerek ağaçları kurtarmak için nasıl çırpındıklarını, kimi zaman heba olsalar da attıkları tohumların ne kadar etkili olacağını zarafetle işliyor.
Amerikan edebiyatının son yıllardaki popüler isimlerinden Richard Powers, romanlarında yüzlerce yıllık bilim veya coğrafya tarihlerini, edebi karakterlerinin kaderiyle birleştirerek, devasa konuları müthiş kurgusal yetenekleriyle ele alıyor. Bugüne kadar Pen, Ulusal Kitap, Ulusal Kitap Eleştirmenleri gibi çeşitli ödüllere layık görülen çok sayıda roman yazan Powers’ın on ikinci kitabı Her Şeyin Hikâyesi de 2019’da Pulitzer Ödülü’nü kazanmakla kalmayarak New York Times, Washington Post, Time, Newsweek, Kirkus Review ve Amazon tarafından yılın en iyi kitapları arasında gösterildi.

Yazar: | Richard Powers |
Çeviren: | Kıvanç Güney |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 584 |
Karanlıkta Öyküler - Karanlık Sular
Başarılı editör Selahattin Özpalabıyıklar’ın çevirisini yaptığı Karanlıkta Öyküler, mayıs ayında Everest Yayınları etiketiyle raflarda yerini almıştı.
Daha çok mizahi yazılarıyla tanınan İngiliz yazar Barry Pain’in, öykü kitaplarından sadece biri. 1901’de yayımlanan Karanlıkta Öyküler, ışığın bir yolunu bulup nadiren sızabildiği on öyküden oluşuyor. H. P. Lovecraft’ın Cthulhu evreninin önemli parçalarından “Kapının Önündeki Şey” adlı öyküsüne ilham kaynaklığı eden “Ölmeyen Şey” de bunların arasında.

Yazar: | Barry Pain |
Çeviren: | Selahattin Özpalabıyıklar |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | Everest Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 128 |
Otelde Bulunmuş Kitap
Öykü okurları için Murathan Mungan’ın derlediği bir öykü kitabıyla devam etmek istiyorum.
Murathan Mungan’ın otelde yaşananlar ekseninde gelişen olayları merkeze alan öyküleri derlediği kitap otuz üç farklı yazar, otoz üç öyküden oluşuyor.
Otel dendiğinde edebiyat tutanaklarının kalın defterlerinden biri olanca haşmetiyle açılır önümüze… Bir mekân olarak doğrudan otelin kendisini konu alan, otelde geçen olaylar ekseninde gelişen ya da otel odalarından sokağa taşan yan hikâyelerle ilerleyen kurgusu bir otelin çevresinde örüntülenen yerli ve yabancı nice öykü, roman, tiyatro oyunu, film ve onlara ilişkin çağrışımlar hafızalarımızı karıncalandırarak ardı ardına sökün etmeye başlar. — Murathan Mungan

Yazar: | Murathan Mungan |
Tür: | Öykü seçkisi |
Yayınevi: | Metis Kitap |
Sayfa Sayısı: | 200 |
Veda Etmiyorum
Çıktığı günden beri en çok okunanlar listelerinde adını gördüğümüz Veda Etmiyorum, Kore edebiyatının dünyaya armağanı, Booker ödüllü Vejetaryen, Booker finalisti Beyaz Kitap ve Çocuk Geliyor’un yazarı Han Kang‘dan ödüllere boğulan, övmelere doyulmayan romanı.
Uluslararası çoksatan yazar Han Kang’ın tüm dünyada ses getiren, son olarak Prix Mėdicis ve Prix Femina’ya layık görülen romanı Veda Etmiyorum, Güney Kore’nin bugünü ile acı dolu geçmişi arasında özümüzü bulacağımız bir yolculuğa davet.
Zamanlar arası salvolar atıyor, geçmiş ile bugünü edebiyatla örüyor Han Kang, jenerasyonlar boyu taşınan sırları bir romana sığdırıyor. Güney Kore’nin travmatik hafızası aydınlandıkça dünyanın dört bir yanındaki okurlar kendi coğrafyaları ile barışıyor.
Dostluğa övgünün, travmalara saygının ve unutmaya isyanın romanı: Veda Etmiyorum.

Yazar: | Han Kang |
Çeviren: | Göksel Türközü |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | April Yayıncılık |
Sayfa Sayısı: | 264 |
Bay Hulot’nun Tatili
Bir tatilcinin gözünden, günlük biçiminde kaleme alınan roman, bir yandan Bay Hulot’nun tuhaflıklarını belgelerken, diğer taraftan Hulot’nun şaşırtıcı bir saflıkla temsil etmeyi sürdürdüğü eski dünyanın karşısında, modern insanı ve onların bir tatilci kitlesi olarak birbirleriyle ilişkilerini hicveder. Jacques Tati’nin 1953 tarihli satirik komedi filmi Bay Hulot’nun Tatili’nden sonra Jean-Claude Carrière’in filmden yola çıkarak kaleme aldığı aynı isimli romanı, Tati’nin filminin “büyüsünü” sürdürmenin yanı sıra, o sıralar henüz 26 yaşında olan ve ileride Buñuel, Godard, Malle, Wajda, Schlöndorff gibi yönetmenlerle işbirliği yapacak usta senaristin parlak kariyerinin de ilk adımlarıdır aynı zamanda.

Yazar: | Jean-Claude Carriére |
Çeviren: | Nükhet İzet |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Everest Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 208 |
Babamın Kuşağı ve Ben
Anı-otobiyografi okumayı sevenler için bu yılın en dikkat çekici anı-deneme kitabı Babamın Kuşağı ve Ben, modern Çin’in büyük ustalarından Yan Lianke’nin, kendisinin ve ailesinin hayatlarını merkeze aldığı, atalarına hürmetlerini sunduğu çok özel bir anı kitabı.
Babasının ve amcalarının ölümlerinin akabinde, onların anısına yazması gerektiğine inanan Yan Lianke, anlatıya kendi çocukluğundan ve yazar olana kadar çektiklerinden başlıyor: Oğlan çocuğunun ablasıyla, köylü çocuğun şehirli çocukla rekabeti, hasatta toprakta gurbette taşocağında işçiliğe, çimento fabrikasından askeriyeye durmaksızın çalışırken romanlarını yazarak nasıl yazara dönüştüğünü anlatıyor.
Ama daha büyük bir anlatı, minnet borcunu göstermeye çalıştığı babasının kuşağı hakkında: Kendisinin zayıf sağlığına rağmen ailesi ve hasta büyük kızı için her türlü fedakârlığı yapıp erkenden göçen babasını; köyün en itibarlı evini inşa etmesine rağmen kumar illetinden kurtulamayan büyük amcasını ve köyün dışında çalışan ilk insan olan, bu nedenle “boyun eğmiş” ve “arada kalmış” dördüncü amcasını anlatırken, yoksulluğun, köylülüğün, emekçiliğin, aile değerlerinin gerçekçi ve melodramatik bir tahlilini ortaya koyuyor, ne fedakârlıkların bizi bugüne getirdiğini gösteriyor.

Yazar: | Yan Lianke |
Çeviren: | Lale Aydın Tunç |
Tür: | Anı-Deneme |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 240 |
Tehlikeli Görüler
Tehlikeli Görüler, İthaki Yayınları’nın Bilimkurgu serisinin sabırsızlıkla beklenen 100. kitabı. Bilimkurguda devrim niteliğinde bir yapıt olarak niteleniyor.
60’lı yıllar… Bilimkurgu edebiyatının yıllardır “lazer tabancalı adamların metal sutyenli kızları kurtardıkları” kitaplarla dolup taştığı, tehlikeli görülen öykülerin ve romanların çok zor yayıncı bulabildiği vakitler. Genç Harlan Ellison bir şeylerin değişmesi gerektiğinin farkında, bazı kapıları tek tek çalıyor ve şu soruyu soruyor: “Eğer tutuklanma ya da sansüre uğrama korkun olmasaydı nasıl bir bilimkurgu öyküsü yazardın?”
İşte bilimkurgunun gidişatını değiştiren Tehlikeli Görüler bu soruyla yola çıkıyor. Kitap yayımlanmadan bir süre önce ise köşe yazarları Ellison’ın “tehlikeli” kitabına öykü gönderen yazarların kariyerinin biteceğini yazmaktan geri durmuyor. Sonuç: Yeni Dalga Bilimkurgu; geleneksel olana meydan okuyan ve okurları oraya varana kadar gitmeleri gerektiğini bilmedikleri yerlere götüren çığır açıcı hikâyeler.
Asimov’un önsözde dediği gibi: “Burada türün en cesur ve deneysel hâlini bulacaksınız… kışkırtılmanız ve etkilenmeniz dileğiyle!”

Yazar: | Harlan Ellison |
Çeviren: | Kolektif |
Tür: | Öykü – Bilimkurgu |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 720 |
Gösta Berling Efsanesi
1909 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ilk kadın yazar Selma Lagerlöf ilk kitabı Gösta Berling Efsanesi, çevirisiyle Türk okurlarıyla buluşuyor. Gösta Berling Efsanesi, 1924’te, aynı isimle Mauritz Stiller’in yönettiği, Greta Garbo’nun başrolde olduğu klasik bir filme de konu olmuş.
Gösta Berling, içkiye düşkünlüğü ve meslektaşlarından ayrılan davranışlarıyla genç yaşında görevden alınmış etkileyici bir papazdır. Bildiği düzenden uzaklaşmak onu boşluğa düşürmüştür. Yaşamın anlamını kaybettiği, yolun sonuna geldiğini düşündüğü bir anda güçlü ve otoriter Margareta’yla karşılaşır ve bir anda tüm dünyası değişir. Demirhaneleriyle nam salan Ekeby’de, Napoléon Savaşları’nın birbirinden tuhaf karakterli gazilerini de barındıran bir malikâne, bu tükenmiş adama yuva olacaktır. Azametli Margareta’nın malikânesinde siyasi entrikalar birbirini izlerken, 1820’lerin İsveç kırsalının muhteşem kış güzelliği fonunda Berling’in ölüme, aşka ve kahramanlıklara meydan okuyan şiirsel ruhu, büyüsüne kapılan bir dizi kadını kendine çeker.
Göta Berling Efsanesi, 1924 yılında beyazperdeye de konu oldu. Kaynaklarda Mauritz Stiller tarafından ortaklaşa yazılan ve yönetilen ve Svensk Filmindustri (SF) tarafından yayınlanan, başrollerinde Lars Hanson , Gerda Lundequist ve Greta Garbo’nun yer aldığı, 1924, İsveç yapımı İsveç romantik drama filmi olarak geçiyor.

Yazar: | Selma Lagerlöf |
Çeviren: | Berkan Başören |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Everest Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 440 |
Opriçnik’in Bir Günü
Tipi adlı kitabıyla ilk kez Türkçe’ye çevrilen Vladimir Sorokin yeni bir çeviriyle şubat ayında okurlarıyla buluşmuştu.
Moskova 2028: Yakın gelecekte kurulan Yeni Rusya’daki çarlık düzeninin en güvenilir mensuplarından, rütbeli Opriçnik Komyaga sefahat, sarhoşluk, şiddet ve terörle dolu yeni bir güne hazırlanıyor. Bu Yeni Rusya’da fütüristik teknoloji, Korkunç İvan’ın acımasız dünyasıyla birleşerek gerçeğe tüyler ürpertici derecede benzeyen bir distopya yaratıyor. 24 saatlik zaman diliminde geçen roman, korktuğu ve taptığı Efendileri adına yağmalayan, işkence yapan, tecavüz eden Komyaga aracılığıyla, Yeni Rusya’nın modern, baskıcı ve bir o kadar da dehşet verici yüzünü ortaya koyuyor.
Üzerinde düşünülemeyecek kadar rahatsız edici ve görmezden gelinemeyecek kadar gerçeğe yakın bir gelecek tahayyülüyle Opriçnik’in Bir Günü, sert bir eleştiri.

Yazar: | Vladimir Sorokin |
Çeviren: | Eyüp Karakuş |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 216 |
Kızlar
Aralık ayının beni en çok heyecanlandıran Kızlar, Granta dergisinin en iyi genç Amerikan yazarları arasında gösterdiği Emma Cline’in ilk romanı. Cline, ilk romanı Kızlar’da büyük bir başarı kazandı, 2016’da Shirley Jackson En İyi Roman Ödülü’ne layık görüldü, yayımlandığı yılın en iyi romanlarından birini yazdı.
Amerikan tarihinin en vahşi hikâyelerinin birinden, Charles Manson kültünden esinlenen Kızlar, gösterişli ve tutkulu hayatların barındırdığı sapkınlıkları, özgürlüğün arkasında saklanabilen anarşiyi genç bir bakış açısıyla anlatıyor.
1960’ların sonları, gençliğin çığırından çıktığı, özgürlüğün ve anarşinin tüm eyaleti kapladığı California. Müziğin ve sinemanın yıldızları, aşkın ve aşkınlığın arayışı her yerde. Ailesinden ve küçük dertlerinden kaçmaya çalışan genç Evie, yaz başında rast geldiği havalı Suzanne ve arkadaşlarına kapılır. Gençliğin cüretkârlığı ve merakıyla, güzelliğin ve rahatlığın peşine takılınca yolu karizmatik bir adamın oluşturduğu bir külte çıkar. Tepelerin arasında bir çiftlikteki komünde kurulmuş deneysel yaşam, gittikçe sınırları zorlayan bir ivme kazanırken Evie, büyülenmiş gibi akıl almayacak olayların eşiğine geldiğinin farkına bile varamaz

Yazar: | Emma Cline |
Çeviren: | İrem Sağlamer |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 288 |