Bırakmak Yetmez Düşmansan

"Nereye gitti? Harfler döküldü ardından, bileklerimde izler bırakan harfler… Göğsümün üzerinde gittiği yerin uzaklığının ürkütücü hissi… "

0

Beni tanı; kendimi yansıtıyorum, kendi ışığımı kırarak. Senin nesnel imgelerinin soluğunda uyuyorum her gece. Gözleri dimdik açık, bakışlarımı koruyor karanlık uykudan. Gözbebeklerimin önünde zamanı parçalayan kehanet. Yoksa benimle mutlu olacağını mı düşünmüştün? Kaderimden saptım, her şeyi feda ederim, tek gerçek his uğrunda.

-Saf siyahtı.

-Gözbebeklerim mi?

-Artık ölü beyaz.

Kendi kendime konuşurken Magritte ruhumu çaldı. Alnımdaki ajnanın kapısını açtım. Biraz önceki sözlerimi dinlemiş ve durduramamış ellerini. Bir yemini resmetmiş, beni bulması için gelecekte. Ama hayır, dedim. Uçan kuşları bulutlara dönüştürerek umudu kesinliğe esir kılamazsın. Mavinin düşmanı olmamalısın. Onu dışarı alıp kapıyı kapattım.

Nereye gitti? Harfler döküldü ardından, bileklerimde izler bırakan harfler… Göğsümün üzerinde gittiği yerin uzaklığının ürkütücü hissi… Ama biliyorum yakın, nefesimden daha yakın mesafede ve ruhu ruhuma uzanıyor. Başkası söyledi bana, bir yere gitti o. Bulutlar da beyazmış orada artık gözlerim gibi, gökyüzü bitmiş. Suskun bir gridenmiş zemin, sihirli bir merdiven varmış. Her basamağında bir toz parçası dünya bırakırmışsın. Ve en sonunda özgürlük seriliverilirmiş yere… Evrene ait olurmuşsun.

Ardından bir tören yaparım belki. Gezegenimizin kırıntıyla verdiği özgürlük de ziyafetimiz olur. O gelene kadar hiç kıpırdamaz dudaklarım. Kirpiklerim de susuyor zaten, biraz duygu dökmem gerek.

Ben sakinleştikten sonra Salvador Dali geldi, elinde sürreal bir kuyuyla.

-Düşmek ister misin soyutluğun delirmiş uykusuna?

Evet, dedim heyecanla. Hem uykudayken her şeyi yapabilir insanlar.

Elindeki kuyu üşüdü, aynı hisleri soluyan iki kişi ve yaşanması gerekenler…

Sayılar sonsuzlukta dağılıyor, birbirine bölünüyorlar… Öylesine yürümüyor sayılar, her şey kendine ulaşacak. Kendine ulaşmanın saatine yürüyor sayılar.

Artık vakit doldu. Geçmişte istediğin deneyimi yaşadın. Yaşaman gereken bir zamanı yaşadın. Artık bitti, fazlası yıpratır herkesi. Bir de ihanet dolaşmaya başladıysa kısacık mesafenizin arasında…

Biliyorsun, yemekler bittiğinde kalkılır masadan. Bomboş masaya bırakıp gitsen vedanın keskin durgunluğunu? Yeter ki dostça bırakmış ol, bırakmak yetmez çünkü düşmansan…

Adelina Gençoğlu
Önceki İçerikSergen Şehitoğlu’nun “Denemeler: Fonksiyon üzerine” adlı sergisi Adatepe Taşmektep’te
Sonraki İçerikGümüşlük’ün festivali Zefirya’da Gülsin Onay konseriyle başladı
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments