İrem Derlen: “Herkes hayalinde ne varsa onu yaşasın isterim.”

"Klasik şan eğitimini batı müziği teknikleri ile birleştirerek kendime has bir eğitim tekniği oluşturdum..."

0
www.bilgecangurer.com

İrem Derlen’in Kınay Production etiketiyle yayımlanan “Gidelim Haydi” adlı üç şarkılık single çalışmasının ilk şarkısı “Gidelim Haydi” klibiyle birlikte bizlerle buluştu. Kendisiyle hem yeni çalışmasını hem de müzik hayatını konuştuk.

– Merhabalar, öncelikle yeni çalışmanız “Gidelim Haydi” hayırlı olsun, bizlere bu çalışmanızdan biraz bahseder misiniz?

İrem Derlen: Bu çalışma iki sene önce; ben de dahil olmak üzere Burçak Bahar ve Emrah Sarıtunalılar’dan oluşan üç kişilik bir çekirdek kadroyla Kadıköy’deki evimizde başladı. Uzun sohbetler, fikir alışverişleri, masa başı sabahlamaları ile çalıp, söyleyip, kayıt yaptığımız günler sonrasında birçok şarkıyı içine alan büyük bir havuz oluştu.

Ardından sahnede müzik yaptığım tüm orkestra arkadaşlarım da projeye dâhil oldu. Biz de bu sırada aralarından üçünü seçip kayıtlara başladık. Ve ortaya “Gidelim Haydi”, “İçindedir” ve “Yoksa” üçlüsü çıktı.

Buradan tüm şarkılarımın aranjelerini büyük bir titizlik ve incelikle kotaran, bas gitar, akustik ve elektrik gitar çalımlarıyla da şarkılarımızı renklendiren Emrah Sarıtunalılar’a,

Kimsede bulunmayacak kadar ince ve özel bir ruha sahip; dostluğuyla, varlığıyla, yaratıcılığıyla hayatıma anlam katan Burçak Bahar’ıma,

Şarkı sözleri konusunda bizden desteğini esirgemeyen güzel dostum Bahadır Gökçen’e

“Yoksa”nın bestecisi, gitar çalımlarıyla ve back vokalleriyle şarkımıza renk katan, uzun yıllardır aynı sahneyi paylaştığım Görkem Baharoglu’na,

“Yoksa”ya sözleriyle hayat veren Kristal Sila Özhendekci ‘ye,

“İçindedir’in yaratıcısı sevgili kuzenim Mehmet Hakan Özhendekci’ye,

10 yılı aşkın süredir aynı sahneyi paylaştığım dostlarım, müzik yoldaşlarım Ayhan Mutlu (Tuşlu Çalgılar), Aysun Sökmen (Flüt) ve Gökhan Akhan’a (Klarnet)

“İçindedir” ve “Yoksa” daki bas gitar çalımları için sevgili Burak Yılmaz’a,

“İçindedir”deki perdesiz ve akustik gitar çalımları ile şarkının tadına tat katan sevgili Cihan Mürtezaoğlu’na, davul ve perküsyon çalımları ve güzel önerileri için Can Güngör’e

Kayıt ve Mix’leri ve tüm prodüksiyon sürecindeki katkıları için Emre Malikler’e,

Mastering için Modern Mastering Studio’dan Everett Young’a,

Tüm vokal ve enstrüman kayıtları için Jingle Factory’nin kapılarını bize açan, hiçbir konuda desteğini esirgemeyen Emre Sarıtunalılar ve Eray Uygur’a çok teşekkür ediyorum bir kez daha.

www.bilgecangurer.com

– İlk klibinizi “Gidelim Haydi” isimli çalışmanıza çektiniz, nasıl geçti çekimler?

İ.D.: Klip Datça’da Çekirge Yapım’dan Alper Kaya ve Kaan Dereli yönetmenliğinde çekildi. Amacımız tatlı, albenili, samimi, doğal hallerimi, yaşamımdan kesitleri yansıtan bir şerit ortaya çıkarmaktı. Ve Datça’nın doğal güzellikleri de bu iş için üzerine düşeni hakkıyla yaptı.

Alper ve Kaan benimle bolca gülüp, çok eğlendiğimiz üç gün boyunca Datça’da dağ bayır gezip, doğal hallerimi yansıtan tatlı bir klip ortaya çıkardılar.

Muğla Valiliği ve Datça Belediyesi de her konuda inanılmaz yardımcı oldu bana ve yapım ekibine. Datça’nın güzel insanlarına da çok çok teşekkür ediyorum buradan bir kez daha.

– Çalışmanız çok sevildi ve gerçekten büyük ilgi gördü, genel olarak yorumlar ne yönde?

İ.D.: Doğru ve güzel tepkiler alıyoruz. Müzisyen yorumları da, dinleyici yorumları da üç şarkının da herkesin kendine yakın bulduğu bir duyguyu/duyguları içinde yaşatan şarkılar olduğu yönünde. Ben de bunu duymaktan büyük keyif alıyorum çünkü bu şarkılar hem üretim aşamasında hem de kayıt sürecinde beni çok enteresan yerlere sürüklediler. Herkes hayalinde ne varsa onu yaşasın isterim…

– İrem Derlen müziğin birçok evresinde çalışmalar yapmış çok önemli bir isim, okurlarımıza biraz da bu çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

İ.D.: Mimar Sinan Üniversitesi “Sosyoloji” bölümü ardından İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Şan/Opera bölümünde eğitim aldım. Konservatuar öğrenciliğim sırasında üç yıl süresince Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası ve Opera Korosu’nda “Koro Elemanı” (Soprano) olarak görev yaptım. Mezun olduğum sene “Opera Sanat Dalı” yüksek lisans bölümüne birincilikle girmiş olmama rağmen, mezun olduğum her iki bölümü de ortak bir paydada buluşturabileceğim düşüncesiyle tercihimi Yıldız Teknik Üniversitesi “Sanat ve Tasarım” yüksek lisans bölümünden yana kullandım. Bu bölümden de “1990 sonrası Türkiye Müzik Endüstrisi’nde Müziğin Üretim, Dağıtım ve Tüketim Odakları” konulu master tezimle mezun oldum. Sonrası da hep müzikle iç içe geçti.

www.bilgecangurer.com

– Jokerstore’da eğitimci kişiliğiniz ile ön plandasınız ve gerçekten müziğe adanmış mükemmel bir yönünüz var, bunları da bizimle paylaşır mısınız?

İ.D.: On beş yıldır şan eğitmenliği ve vokal koçluğu yapıyorum. Sesin doğru ve çok yönlü kullanımı üzerine performans çalışmaları yanında kurumsal odaklı yani şirket çalışanlarına yönelik koro ve şarkı söyleme atölyeleri düzenliyorum.

Klasik şan eğitimini batı müziği teknikleri ile birleştirerek kendime has bir eğitim tekniği oluşturdum diyebilirim. Özel şan dersleri vermenin yanı sıra çeşitli Pop ve Rock gruplarının solistlerine vokal koçluğu yapıyorum.

Halen işin yeni müzikler ve vokal teknikleri keşfetme kısmındayım bir yandan da, Farklı vokal tarzlarını denemek dışında, sesin oluşumu ve şan ile ilgili dünya literatürünü taramaya; insan sesinin iyileştirici gücü ile ilgili araştırmalar yapmaya devam ediyorum.

Dönem dönem bu bahsettiğim konulara dair uluslararası – online seminerler de dahil olmak üzere – eğitimlere katılıyorum. Uluslararası sertifikalı bir ‘Nefes Koçu’yum. Aynı zamanda Uluslararası Sesle Terapi Birliği üyesiyim.

Edindiğim her yeni bilgiyi kendi seminer ve derslerimde öğrencilerimle paylaşmak çok heyecanlandırıyor ve mutlu ediyor beni.

– Bir de İrem Derlen denince ilk akla gelen önemli çalışmalarınızdan kurucusu olduğunuz orkestra “Grup Tria” var ve grupla yaptığınız birçok çalışma var, biraz da bunları konuşalım mı?

İ.D.: On yılı aşkın süredir sahnede müzik yaptığım, hem kurucusu hem de ana solistlerinden biri olduğum Grup Tria ile sahnede on iki farklı dilde şarkı seslendiriyoruz.

Opera aryaları, Napolitenler, Jazz, Latin, Chanson’lar, Greek, Türkçe ve Yabancı Pop, 70’ler – 80’ler, 90’lar, Disco, Funk … ağırlıklı programlar yapıyoruz, Uzun yıllardır hem özel hem de kurumsal gecelerde sahne alıyoruz.

Bu müzik piyasasında ekstra grubu diye tabir edilen bir ekip. Ama tarz ve fark çeşitliliğimizden dolayı konsept gecelerde de sahne alıyoruz sıklıkla. (Latin, Caz, Pop Geceleri … vb. gibi)

– Ben sizi 2010 yılında yayınladığınız ilk albümünüz ‘’Bak Kalbine’’ ile tanımış ve müziğinizdeki çeşitlilikten çok etkilenmiştim. Şimdi ise “Gidelim Haydi” isimli üç şarkılık single çalışmanızla yeniden yolculuğumuza eşlik ediyorsunuz, peki bu iki çalışmanızı birbiriyle kıyaslarsanız aralarındaki bariz farklar nedir?

İ.D.: Arada çok fark var çünkü Harikalar Diyarı ekibinin zaten kendine ait söz ve müzikleri vardı. Ben de o çeşitliliği çok sevip, projeye yorumcu/solist kimliğimle dâhil olmuştum. Birkaç vokal aranjmanı dışında besteci ve söz yazarı olarak katkım olmamıştı. Kendi projemde ise işin hem mutfağındayım hem de yine yorumcu kimliğimle ön plandayım.

– Ülkemizdeki müzik akımlarını nasıl buluyorsunuz genel olarak, özellikle Rock akımına ayrı başlık açmak gerekirse neler söylemek istersiniz?

İ.D.: Aslına bakarsan Rock müzik akımı, Popüler müzik akımı vb. gibi ayrı başlıklar açmak son dönemde anlamını yitirdi bence. Tabii ki eskilerin ruhuyla, tam anlamıyla bir tarza dâhil Rock müzik yapan grupları tenzih ederek açıklamak gerekir. Müzikte artık her tür birbiriyle iç içe geçmiş vaziyette çünkü. Örnek vermek gerekirse ülkemizde Rock grubu diye sınıflandırılan bir ekibin sunduğu müzik tarzı içerisinde popüler, arabesk tınılara sıklıkla ve ağırlıkla rastlar olduk. Dolayısıyla zaman içinde müziğin sınırları değişti demek yerinde olur.

www.bilgecangurer.com

– İrem Derlen hangi müzisyenlerden etkilenmiştir ve son zamanlarda dinlemekten en keyif aldığı çalışmalar nelerdir?

İ.D.: Çok farklı tarzlarda müzik dinleyen bir ailenin içinde büyüdüm. Ailemdeki herkesin müzik kulağı çok iyidir. Ama özellikle annemin çok iyi bir sesi vardır. Türk Sanat Müziği korolarında söylerdi ben küçükken. Ben de evde onun çalıştığı şarkılara eşlik ederdim. İlk okulum annemdir müzik konusunda. Evde babamın bozarız diye el sürdürmediği pikapta kardeşimle, ondan gizli çeşitli Klasik Müzik ve Caz plaklarını dinlerdik. Abimin de müzik zevkimin gelişmesinde önemli yeri vardır. 80’ler Pop, Rock grup ve solistlerinin hepsini sayesinde tanıdım desem yeridir. Bir yandan halk türkülerimizi de onun sayesinde sevdim.

Sanırım o çeşitlilik beni çok küçük yaşlarda etkisi altına almış. World Music kategorisinde değerlendirilen müzikleri araştırıp bulma peşindeyim uzun süredir. Bu şarkıcılığımı da farklı vokal teknikleri deneyimleyebilmem açısından çok geliştiren bir şey. Farklı türlerin birbiriyle kaynaştığı her türlü müziğe heyecanla yaklaşıyorum. Fadolar, Endülüs, Balkan, Hint müzikleri, Küba şarkılarından oluşan oldukça geniş bir dinleme listem var ve içerisine her gün yeni şarkılar ekleniyor. Dolayısıyla tek tek isim vermem çok zor.

– Bunca başarılı çalışmaya imza atmış çok değerli bir isim olarak, bundan sonraki planlarınızı bizimle paylaşır mısınız?

İ.D.: Albüm süreci ile birlikte yine kendi ekibimle Eylül-Ekim itibariyle büyük şehirlerden biraz kaçarak çevreyi dolaşmak, daha farklı mecralarda konserler vermek ve şarkılarımı herkesle buluşturmak arzusundayım. Çünkü İstanbul, Ankara, İzmir vb. gibi büyük şehirlerde zaten sürekli konserler ve etkinlikler düzenleniyor. Yani demek istediğim; ihtiyaca cevap verebilecek birçok farklı alternatif var. Ama farklı şehirlerde yaşayan insanların sanatsal aktivitelere ve özellikle müzikle buluşmaya bence daha fazla ihtiyacı var. Eminim ki bu buluşmalar beni fazlasıyla mutlu edecek. Tabii bir yandan atölye ve seminerlere devam ediyor olacağım.

www.bilgecangurer.com

– NouvArt olarak size bu özel söyleşi için teşekkür ediyor ve başarılarınızın devamını diliyoruz. Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?

İ.D.: Ben de bu güzel söyleşi için NouvArt ekibine çok teşekkür ediyorum. Alternatif işlere imza atan solist ve grup sayısı günden güne artıyor. Her yaştan dinler kitle de öyle. Son yılların en heyecan verici ve üzerinde durulması gereken gelişmesi bu bence. Kendine farklı bir alan açmaya çalışan her güzel projenin yoluna devam edebilmesi, müzisyeni yaşatan dinleyici/izleyicinin desteğiyle mümkün.

Gökhan Toker
Önceki İçerikHR Giger ve Sürrealist Sanatı
Sonraki İçerikBir MARS ters yüz
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments