Lenin’in Mirası: Requiem

"Lenin (Requiem) Eisler’in sürgünü sırasında bestelenirken herhangi bir performans ihtimali olmadan bestelenir."

0

Lenin ölmeden önce Moskova Devlet Müzik Akademisi’ne ölümü için bir ağıt bestelemesini vasiyet etmişti. Akademi de bu vasiyeti yerine getirmesi için, Kraliyet Müzik Akademisi’nde kendini kanıtlamış, Marksist, piyanist, koro şefi ve besteci olan Alan Dudley Bush’a ricada bulundu.

Büyük Britanya Komünist Partisinde, Sovyet yanlısı bir besteci olan ve işçi korolarında yoğun bir şekilde görev alan, ikinci dünya savaşında BBC tarafından eserleri yasaklanan ve hiçbir şekilde politik duruşundan taviz vermeyerek müziğinin daha uzun zamanlar boyunca dışlanmasını umursamayarak, büyük operalar yazmaya devam eden ve dört operasının prömiyerini Doğu Almanya’da yapan, müziğin halk kitleleri tarafından erişilebilir olması gerektiğine dair Marksizm’den ilham alan bir İngiliz olan yoldaş Bush, bu teklifi kabul etmesine rağmen -nedeni bilinmez- uzun bir süre yerine getiremediği için, Hans Eisler ve yakın dostu olan Bertolt Brecht çalışmalara başlar.

Bertolt Brecht. Walter Benjamin’e göre; büyük edebi yeteneklerini “özgürce” kullanmayı reddeden, anlaşılması güç fenomen. Brecht yeteneklerini ne yönde kullanacağını kendine soran, ve ancak gerekliliğine inandığında kullanan tek Alman yazardır.

Hans Eisler ise, 1898’de Avusturyalı felsefeci Rudolf Eisler ile Alman işçi kızı Maria Fischer’ın Leipzig’de doğan, 1901’de Viyana’ya göç eden, ilerici gençlik hareketi ve sosyalist öğrenciler çevresiyle ilişkili olan, öğrencilik yıllarında işçi koroları yöneten ve işçilerin müzik öğrenmesine olanak sağlayan, “Kızıl Ses” topluluğu için şarkılar ve müzikler besteleyen, sosyalist kültürün oluşumuna katılmak için çaba harcayan, Sovyetler Birliği’ne giden ve sosyalist inşanın yiğitliğine hayran kalan Avusturyalı büyük bestecidir.

Brecht ve Eisler, 1935’te Danimarka’da sürgündeyken bu çalışmayı yürütmeye başlarlar. Eisler 2 yıl süren bu çalışmayı bestelerken, Lenin’e saygısını göstermek adına -Lenin’in de din konusundaki tavrına saygı göstererek- halkı dini birliklerin kasvetinden korumak ve ağıtın yas tutanları zayıflatmasına izin vermek yerine, aktif bir profil çizerek ve devrimci bir ivme kazandırmanın bir yolu olarak, kilise modlarından oluşan armonik yapıyı değil, Arnold Schönberg’in icat ettiği, on iki ton besteleme tekniğini kullanarak Lenin’e saygılarını gösterir. Eisler bunca ince düşünceye rağmen, yine formattan ziyade metnin önemine dikkat çekmek için başlıkta parantez içine ‘’Requiem’’ kelimesini koyar. Aynı zamanda Brecht de, askerin inançsızlıktan kesinliğe geçişini vurgulamak için, “inanamadım, şimdi öldüğünü biliyorum” cümlelerini peş peşe kullanır ve ölümünü kesin olarak vurgulamak adına son birkaç kıtada “Lenin geniş işçi sınıfının kalbinde yaşayacaktır” cümleleriyle tamamlar.

Lenin (Requiem) Eisler’in sürgünü sırasında bestelenirken herhangi bir performans ihtimali olmadan bestelenir. Dokuz bölümden oluşan, alto ve bariton solo, karma koro ve orkestra için bestelenen eserin prömiyeri, 20 yıl sonra 22 Kasım 1958’de Berlin Radyosu tarafından soprano Irmgard Arnoldi bariton Herman Hahnel, Berlin Radyosu Senfoni Orkestrası ve Helmut Koch yönetimindeki Berlin Radyo Korosu ile gerçekleştirilir.

Önceki İçerikJurassic World serisine yeni film geliyor
Sonraki İçerik34. Haldun Taner Öykü Ödülleri
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments