Ona Kadar Saydım

"Bazı gündüzler eziliyor duygularım ay çıkana kadar ve bazı geceler tükenmiyor hissettiklerim güneş doğana kadar."

0

Az önce aynada kendimi tanıyamadım. Korktum, yabancı bir insanın gözlerine baktım ve inanamadım. Bana böyle bakan gözlerin benim gözlerim olduğunu kabul etmekte çok zorlandım. Keşke o yeşil gözler benim diyebilseydim ve baktığımda gördüğüm şeyleri tarif edebileceğim duyguları anlasaydım. Aynanın bana gösterdiklerini keşke o gece birilerine anlatsaydım.

Yıldızlara baktığım bir gece birisi elimi tutsa da yıldızlara dokunduğumu hissetsem dedim. Birisinin ellerinde yıldızları bulabilsem ve artık gökyüzüne hasret uyumasam dedim kendi kendime. Biliyordum yıldızların yerini kimsenin alamayacağını ama ya bilmediğim bir şeyler varsa tanımadığım birinin ellerinde? Ya ben onu hissettiğimde bulursam yıldızlarımı yeryüzünde? Gözlerimin gördüğünü daha tanıyamıyorken gecenin bir yarısı, ya birisinin gözlerinde bulursam gecenin karanlığında parlayan yıldızlarımı? Gökyüzünün bana hissettirdiklerini keşke o gece birilerine anlatsaydım.

Bazı sabahlar sadece denizi görme motivasyonuyla çıkabiliyorum evimden. Yüzüme vuran suyun altında başka bir şey düşünmeyeceğimi bildiğim için kalkabiliyorum yatağımdan. Ya bir gün bu sebepleri yeterli bulmazsam? Ya bir gün gökyüzüne bakmadan da yapabilirim, denizi görmeden de nefes alabilirim diye vazgeçersem her şeyden? Korktuklarımın beni bulmasına izin vermeden ben korkularımın kapısını çalarsam ve yüzleşemezsem gerçeklerle? Kaçıncı bira unutturabilir ki o zaman hayal kırıklığımı? Ya da ben nasıl unuturum acaba kuytu köşelerde biriktirdiğim umutlarımı? Aslında bu soruları yüksek sesle sormaktan da bıktım. Her sabah beni yataktan kaldıran şeyin ne olduğunu keşke o gece birilerine anlatsaydım.

Güneş ne zaman doğsa içimde bazı duygular uyanıyor. Ve ne zaman batıp da yerini aya bıraksa daha yoğun olanlar uyanıveriyor. Kendi içimde sınırlarımı gökyüzünden ruhuma yansıyan ışığa göre çiziyor ve duygularımı ikiye ayırıyorum. Güneşe sığdırdıklarım başka ve aya sakladıklarım bambaşka oluyor her gece. Bazı gündüzler eziliyor duygularım ay çıkana kadar ve bazı geceler tükenmiyor hissettiklerim güneş doğana kadar. Her seferinde saklanıyor çıplak ruhum denizin derinliklerine ve ne zaman hazır olmazsa, o zaman vuruyor en sert dalga kalbimin kıyılarına. Bu yüzden duygularımın kontrolünü çoktandır güneş ve ayın denize olan yansımasına bıraktım. Mavinin tonlarının bana hissettirdiklerini keşke o gece birilerine anlatsaydım.

Bazen yetim kalan duygularımı ve çocukluğumu düşünüyorum sadece. Üstü başka duygularla ezilmiş anılarımı düşünüyorum sessizce. Kim bilir ne zaman ellerinden tutup da çıkarabileceğim saklandıkları köşelerden. Kim bilir ne zaman saçlarını okşayarak uyutabileceğim boynu bükük bekledikleri yerlerde. Daha ben kendime sorduğum soruların cevaplarını bulamamışken, yorgunluklarını nasıl dindireceğimi çözememişken, onları maviliklere nasıl bırakabileceğimi bilmiyorum. Denize artık cevap bulmak için değil de cevabını bilmediğim sorularla yüzleşebilmek için bakmayı yeni öğrendim ve ilk defa dalgalara kendimi anlattım. Benim için sessiz kalmanın bir hediye değil de bazı duygulardan vazgeçiş olduğunu keşke o gece birilerine anlatsaydım.

Ne çok şey biriktiriyoruz içimizde her gün gördüğümüz kişilere tek bir kelime dahi etmeden. Ne çok şey yüklüyoruz omuzlarımıza daha mevcut olanları taşımaya dahi gücümüz yetmeden. Hangimiz en sevdiklerimizin gözlerine bakarken, dudaklarımızdan rastgele kelimeler dökülürken ve aslında söylemek istediklerimiz bambaşka şeylerken iyiyim demiyoruz ki? Hangimiz beni boşver sen nasılsın diye konuyu değiştirebileceğimize inanmıyoruz ki? Kaç yaşımızda vazgeçtik acaba gözlerimizin anlattığını dudaklarımıza yansıtmaktan? Sevdiklerimize dahi yabancılaştığımız o sene, kaçımız farkındaydık bu yolun dönüşüne kendi ellerimizle taşlar dizdiğimizin? Suçladığımız kişilerin bir suçu olmadığını, kendi kendimizin kuyusunu kazdığımızı ne zaman anladık acaba? Her yeni insandan, yeni acıların hikayesini dinlediğimde kendime haksızlık etmekten vazgeçtim, kendi omuzlarımdan bazı yükleri kaldırdım. Kimleri affedip, kimlerle daha sonra yüzleşmeye karar verdiğimi keşke o gece birilerine anlatsaydım.

Söyleyebileceğimiz her şeyi söylediğimizden emin olduğumuz insanlar şu hayattaki en büyük rahatlığımız aslında. Kapattığımız defterler ne kadar rahatlatıyorsa bizi, kapanmamış defterler tek huzursuzluğumuz belki de. Kendimizi sakinleştirebildiğimiz rutinlerimiz, gördüğümüzde rahat bir nefes alabildiğimiz manzaralarımız ve gerçekleri sansürsüz konuşabildiğimiz her bir insanla hayatta kalıyoruz. Hayatta kaldığımız her an kalamayacağımız dakikaları hafife alıyoruz. Bazen sadece durmak lazım belki de bazı manzaraların önünde ve bazı kitapların sayfalarında. Durmak, düşünmek ve beklemek. Beklediğimiz hangi olaydan istediğimiz sonucu aldığımız tartışmaya açık bir konu olsa da ben her gece kimseye anlatamayacağım duygularımla uyumaya kendimi alıştırdım. Her ne kadar ilk adımı atmayı kabul ettiğimi bağıra çağıra göstersem de bazen bazı insanlarda yapamadığımı keşke o gece birilerine anlatsaydım.

Bazen ona kadar sayıp gözümü açtığımda içime huzur doluyor. Ona kadar saydığım süre boyunca ruhum çırılçıplak kalıyor ve güneş ışınları her bir hücremi besliyor. İçimde bir yerlerde kalan karanlık gökyüzüm için ay çıkıveriyor bir köşeden. Hem gündüzü hem geceyi yaşatan bedenimde bazen yıldızlar kumların arasında kalmış, bazen güneş karanlığa ayak uydurmuş oluyor. On saniye bana tüm mutluluklarımı, sevdiklerimi geri getiriyor. O gece bunları yeri geldi daha kısa zamanda hissettim, yeri geldi bir sene sürmüş gibi kalakaldım. Keşke deyip durduğum cümleleri aslında on saniye içerisinde peşpeşe sıraladım ve on saniye sonra keşke diyecek bir şeyim olmadığını anladım. Kapalı kapılar arkasından, üstü örtülmüş anıların arasından, tüm anksiyetelerimin kıyısından kendimi çıkardım, gözlerimi kapatıp kalbime baktım. Bir gece karşıma çıkan bir insana, içimden ona kadar saydım ve karşıma sen çıktın diyeceğime inanarak uyuyakaldım.

Gizay Tabanlıoğlu
Önceki İçerikÖzgür Aydın’dan yeni albüm: “Picnic on the Moon”
Sonraki İçerikYasal müzisyen olmak bağımsız müzisyenliğe engel mi?
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments