Polisiye: Bu Toprakların Vaka-i Hayriyesi

"Kendisi de koyu polisiye tutkunu olan ve serinin ilk çevirilerini gerçekleştirten 2. Abdülhamit’in, Sherlock Holmes serisinin yazarı olan Artur Conan Doyle ile yaşadığı 'karşılaşma' farklı kaynaklarda farklı aktarılır."

0

Edebiyatta nispeten az ilgi gören türlerin etki alanının da düşük olduğu yanılgısı; genelgeçer bir “çoksatar” aldatmacası olsa gerek. Oysa polisiye, halkın kollandığı ve bürokratik aldatmacalardan intikam alındığı en güzel, en sağlam tür olma geçerliliğini hâlâ koruyor. İlk günkü gibi!

Polisiye türünün etkin ve dinamik yapılarını Osmanlı’dan iki “polisiye” vaka aktararak özetleyebiliriz. İki anekdot da, Erol Üyepazarcı’nın “Korkmayınız Mister Sherlock Holmes!” isimli, şimdiye dek Türkiye’de hazırlanan en kapsamlı polisiye edebiyat derlemesinden alıntıdır.

Kendisi de koyu polisiye tutkunu olan ve serinin ilk çevirilerini gerçekleştirten 2. Abdülhamit’in, Sherlock Holmes serisinin yazarı olan Artur Conan Doyle ile yaşadığı “karşılaşma” farklı kaynaklarda farklı aktarılır. Örneğin, Doyle’un anılarında bu karşılaşma hiç yer almaz. Sadece, saraya davet edildiklerini ancak ramazan ayında oldukları için gayrimüslim eşiyle karşılaşmak istemeyen padişahın bir elçi aracılığıyla kendisine mecidiye nişanı, eşine ise şefkat nişanı takdim ettiğini ve saraydan ayrıldıklarını anlatır.

Oysa Woods Paşa adıyla bilinen, padişahın yaverlerinden Henry Woods’un anılarında bu buluşma ‘biraz’ farklı aktarılır. Woods’un yazdığı hatıra kitabında ise “Benim de katıldığım törende padişah, Sir Artur Conan Doyle’a madalya taktı.” ifadeleri yer alıyor. Ek olarak ise, Abdülhamid’in Doyle’a “Sen roman yazma, uzun hikâyelerin çok güzel fakat romanlarda geri dönüşler var ve kurgu zayıf.” yorumunu yaptığı da belirtiliyor. Saraydan çıktıklarında ise Doyle, arkadaşı Woods’a “Kendisini edebiyat eleştirmeni mi sanıyor?” diye çıkışarak, bozulduğunu ifade ediyor.

Bürokratik Engel Olarak Polisiye

1883 yılında ise polisiyenin etkileri biraz boyut atlayarak bir bürokratın ülkeyi terk etmesine neden olur. Hikâyenin öznesi ise, 1912 yılında hayatını kaybettiğinde geriye 200 roman bırakmış olan Ahmet Mithat Efendi. Bilindiği üzere, ilk polisiye romanımız olan Esrar-ı Cinayat’ın yazarıdır. Ahmet Mithat Efendi’nin polisiye ile tanışıklığı ise 1883 yılında ilk olarak Fransızca “Orcival Cinayeti” romanını gazetesi Tercüman-ı Hakikat’te tefrika olarak yayımlamasıyla başlar… Sonrasında kendi romanı Esrar-ı Cinayat, hem tefrika olarak yayımlanır hem de kitap olarak basılır. İki kitap arasında çeşitli benzerlikler olsa da Esrar-ı Cinayat melodram ve insanın kaderi arasındaki ilişkiyi anlatmaktadır. Ahmet Mithat Efendi, yazdığı roman türünün ilk örneği olması nedeniyle bir hata da yapar ve suçluya suçunu itiraf ettirir. Asıl macera ise, romanın yayımlanmasından sonra başlar.

Zira romanın baş karakteri olan Beyoğlu Mutasarrıfı Mecdalettin Paşa, gerçek Beyoğlu Mutasarrıfına pek benzemekteydi. Dönemin en çok okunan gazetelerinde tefrika olarak yayımlanan bir macerada kendi usulsüzlükleri ifşa edilen Beyoğlu Mutasarrıfı ise, romandaki gibi Avrupa’ya kaçar…

Kaynakça: Üyepazarcı, Erol. Korkmayınız Mister Sherlock Holmes! Türkiye’de Polisiye Romanın 125 Yıllık Öyküsü (1881 – 2006) İstanbul: Oğlak Yayınları, 2008.

Alper Kaya
Önceki İçerikTuna Kiremitçi: “Şu çirkin dünyada en sağlam direniş kalbi temiz tutmak”
Sonraki İçerikEmek Sineması “Eğreti Gelin Ladik” Lansmanı
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments