Esrarengiz Yazarın Halüsinasyonlarla Dolu Hikayesi; 49 Numaralı Parçanın Nidası

"49 Numaralı Parçanın Nidası’nı okurken ister istemez böyle bir kitabı kim yazmış olabilir diye düşünüyorsunuz?"

0

Yazarının ön plana çıktığı bu yüzden kitaba da kayıtsız kalamadığımız durumlar yaşanabiliyor edebiyat dünyası içerisinde fakat, kitabı okuduğumuzda kitabın dimağımızda bıraktığı tat, kitabın yazarına olan merakımızı hafifleyebiliyor. Bu anlamda edebiyat dünyasının en bilindik yazarı J.D Salinger. Kendini hiçbir zaman göstermeyerek, edebiyat dünyası içinde büyük bir merak konusu haline gelen Salinger gibi Thomas Pynchon da deniz kuvvetleri bünyesinde savaşa katılmış, kendisi kadar kitapları da merak konusu olup okunmuş, varlığı ile yokluğu her anlamda tartışılır hale gelmiş bir yazar.

49 Numaralı Parçanın Nidası’nı okurken ister istemez böyle bir kitabı kim yazmış olabilir diye düşünüyorsunuz? Kurgusu, anlatım biçimi, hikayesi klasik olanın çok dışında olan 49 Numaralı Parçanın Nidası başta ABD olmak üzere dünyada yeni dönem edebiyat anlayışının romanı olarak lanse edildi. Ki doğrudur. Romanın karakterlerinden, karakter isimlerine, hikayenin Amerikan kültürünü neredeyse ters yüz ediş şekline, metnin herhangi bir sonuca ulaşmamasına varana kadar postmodern anlayışın tüm yönlerini yansıtan 49 Numaralı Parçanın Nidası bir Thomas Pynchon romanı olarak 1966 yılında yayımlandığında böyle bir metni kimin yazmış olabileceği de merak edildi.

1937’de New York’da doğan Long Island banliyösünde büyüyen Thomas Pynchon, üniversitede mühendisliği seçip sonrasında vazgeçerek, edebiyat bölümünü tercih etti. Deniz kuvvetlerine katılma isteğiyle iki yıl donanmada eğitim alan Pynchon, kendisine teklif edilen editörlük pozisyonlarını, birçok bursu ret ederek bir köye taşındı ve sadece yazmaya başladı. 1962 yılından itibaren Kaliforniya, Meksika sınırında göçebe bir hayat süren Pynchon yazdığı metinleri yayınlatmanın dışında tam anlamıyla inzivaya çekildi. Fakat edebiyat dünyası inzivaya çekilen William Faulkner Ödülü sahibi bu yazarın metinlerine kayıtsız kalamadı.

Romanın esas kadın karakteri Oedipa Maas’a bir gün bir mektup gelir. Mektup eski erkek arkadaşı Pierce Inverarity’nin öldüğünü ve Oedipa’yı mirasçısı olarak belirlediğini bildirmektedir. Mucho isimli bir adamla evli olan Oedipa için hikayenin başlamasına sebebiyet veren bu mektup ilginç tesadüfler, komplo teorileri ve gizemli olaylar silsilesinin başlangıcı anlamına gelir. San Narciso’ya doğru yola çıkan Oedipa kendini öyle olayların içinde bulur ki; tüm başına gelenleri çözmek adına başı, sonu belirsiz gizemler yumağının içine atılır.  Kendini hiç olmayacak şeylere inandırmaya başlar ki zaten biz okuyucular da bunun böyle olduğuna inanıyor ve kapıldığımız atmosferde çoğu zaman okuduğumuz bir paragrafı veya bölümü tekrar okuma isteği duyuyoruz. Pynchon’un ustalığı roman boyunca böyle zamanlarda kendini gösteriyor zaten

“Önce vasiyeti yeniden, bu sefer daha dikkatli okudu. Pierce’in yapmak istediği gerçekten de kendi yok oluşunun ardından organize bir şey bırakmak idiyse, o halde varlığını inatla sürdürmüş şeylere hayat bahşetmek, Driblette gibi, gökevinin merkezindeki karanlık makine olmaya çalışmak, çevresinde yükselen kubbenin içindeki yıldızlar gibi titreşen Anlam’a bir vücut kazandırmak, Oedipa’nın sorumluluğunun bir parçasıydı, öyle değil mi?”

49 Numaralı Parçanın Nidası’nı, çevrede olup biten tüm ilişkilerin karmaşasını kendine dert edinen bir kadının romanı olarak da okuyabiliriz elbet. Oedipa’nın içine girdiği her bir durum öyle kaotik bir hal alır ki; bir halüsinasyonun içindeymiş gibi yaşamaya başlar.  Modernlikten, postmodernliğe doğru hızla ilerleyen insanın kendine ait olan yeri bulma, kendine ait olanı seçme meselesiyle çıktığı yolda bir türlü aradığını bulamamasına da tekabül eden roman Oedipa’nın kocaman evrende minicik bir nokta olarak girdiği anlam arayışını bize aktarır.

Thomas Pynchon kendi okuyucusunu arayan bir yazar. Bunu en çok hissettirdiği romanı ise 49 Numaralı Parçanın Nidası. Konudan çok yarattığı duygu evreni önemli olan, hikayeyi anlatırken konuyu ters yüz edişiyle okuyucunun önüne hazır ve nazır bir hikaye ile çıkmayan, düşünmemizi ve sorgulamamızı isteyen Pynchon, Amerikan edebiyatının içinde kendine ayrıcalıklı bir rota çizebilen ender yazarlardan.

49 Numaralı Parçanın Nidası’nın ne anlama geldiğini romanın son sayfalarında anlayabildiğimiz bu baştan çıkarıcı eseri okumanız dileğiyle.

YazarThomas Pynchon
Yayıneviİthaki Yayınları
Yayın TarihiAralık 2018
TürüRoman
Sayfa Sayısı171
Önceki İçerikKim suçlu diye sorarken kendimi suçlu bulduğum oyun: Orijinal Günahlar
Sonraki İçerik62. Grammy Ödülleri
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments