Cinselliğe bakışımızın iki yüzlü hali ve yansımaları!

"Bu yazı swinger olayını normal göstermeye çalışan ve 'Haydi Türkiye hep beraber farklı heyecanlar yaşayalım' tarzı sloganı arkasına alıp yeni bir linç kampanyası yaratma derdinde olmayan bir yazıdır."

0

Birkaç gündür kamuoyunu meşgul eden bir konumuz var! Ünlü şair ve yazar Cezmi Ersöz’ün bir gazeteye verdiği röportaj üzerine alevlenen ve yazarı genel olarak linç etme operasyonuyla süren bir konu bu. Ersöz önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak yeni kitabı “Şizofren Aşkın Günlükleri” isimli eserini tanıtmak amacıyla röportaj veriyor ve söyleşi sırasında evli çiftlerin zaman zaman eş değiştirme yani bilinen genel adıyla “Swinger” olayını uygulayarak daha uzun ömürlü bir evlilik yürütebilecekleri üzerine fikirlerini paylaşıyor. Konunun açılma sebebiyse yeni çıkacak kitabın içeriğinde bu tür ilişkilerin olması. Buraya kadar hepsi tamam. Ancak bu ülkenin sınırları içinde böyle bir açıklama yaparsanız linç edilmeyi de göze alacaksınız!

Türümüzün genel tarihine bakacak olursak eğer, avcı-toplayıcı zamanlardan, tarım devrimine ve oradan da halen devam eden sanayi devrimine kadar geçen süre zarfında kadın ve erkek ilişkisi her daim çalkantılı sularda yüzmüş. Evlilik kurumunun doğuşuyla beraber zamanla oturan genel ahlak kurallarının günümüze kadar işletilmesi sonucu görünürde mevcut ahlak kurallarının iyice esnemeye başlaması demeyelim de evrilmeye başladığını dikkatli bakan gözler, hızlı çalışan beyinler rahatlıkla görebilir. Cinsellik her devirde genelin bildiği gibi yaşanmış diye düşünülse de, aslında farklı, bilindiği halde dile getirilmeye çekinilen şekillerde de yaşanmış ve hala yaşanmaya devam ediyor. Yazıyı okumaya devam ederken arada şunu hemen belirtmek isterim. Bu yazı swinger” olayını normal göstermeye çalışan ve “Haydi Türkiye hep beraber farklı heyecanlar yaşayalım” tarzı sloganı arkasına alıp yeni bir linç kampanyası yaratma derdinde olmayan bir yazıdır.

Cezmi Ersöz’ün röportajına gelirsek, amaçlananın yeni kitaba ilgi çekmek olduğu açıkça anlaşılıyor. Yaşam felsefesi aşırı özgürlükçü olmaktan yana bir isim Ersöz! Yazdığı kitaplarından da bunu fazlasıyla anlamak mümkün. Şimdi yapılan röportajda neden “Swinger” mevzusunun ülkemizin boğuştuğu bunca önemli meselenin arasına zirveden giriş yaptığını merak etti tabii ahali! Malum aile birliğine pek bir önem veririz toplum olarak ve ahlak kurallarıyla din arasında ortaya çıkarılmış bir formatla yaşar gideriz mutlu mesut! Bu dışarıdan görünen ambalajdır aslında ve aile yapısının içine girdiğimiz zaman pek çoğunda bir tükenmişlik görürüz. Artık birbirine alışmış çiftler, çocuklarla çevrili hayatlarını idame ettirme çabasında çekirdek aile bolluğu. Tabii cinsellik mevzusuna gelirsek burada Ersöz’e katıldığım en önemli noktaya geliyoruz ve aslında cinsellik konusunda o meşhur bildik avcı hikayelerinden öteye gidemeyen bir toplum olduğumuzu görmek istemesek de acı gerçeği dile getirmeden içten içe kabul ediyoruz. Özellikle toplumumuzda kadınların yanlış yetiştirilme sonucu cinsellik konusuna bakışları ve büyük bölümünün erkeklerin dingilliği yüzünden işin keyif kısmını bir tarafa bırakıp bunu adeta bir görevmiş gibi yerine getirdiğini düşünürsek, ne kadar acı bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu görebiliriz. Genel ahlak kuralları ve üstüne illa giydirilmeye çalışılan birkaç beden düşük din süslemesiyle bezeli kıyafetin içine bakarsak eğer köhne örf ve adetlerimiz yüzünden cinselliği öcü gibi gören toplumun gizliden nasıl sapıklığa varan çarpık ilişkiler yaşadığını görmek ve her gün bunları gerek yazılı ve gerekse görsel medya ile sosyal medya üzerinden okumak ve izlemek aşina olduğumuz durumlardan oldu bile!

Şimdi bu noktadan itibaren Ersöz’ün sazı eline aldığı “Swinger” mevzusuna gelecek olursak eğer, bu açıklamaları reklam kokan, ilgi çekmek için yapılan ve nihayetinde ahlak yapısı nirvanaya!!! ulaşmış milletimiz tarafından lince uğramayı göze almış bir çıkış olarak görüyorum. Nihayetinde kimse birlikte yaşadığı partnerini farklı bedenlerle ilişki yaşarken görmek istemez. Görüntü olarak da normal bir durum değildir bu. Bildik genel ahlak kurallarına göre yanlıştır. Çünkü tarih boyunca genel kurallar çerçevesinde evilik müessesesi resmiyet kazanarak bu tür çarpık ilişkilerin yaşanmasını önlemeye yönelik olarak icat edilmiş bir kurumdur. Ne kadar doğru bir kurumdur bu farklı bir tartışma konusudur. Ersöz’ün bahsettiği sistem aslında binlerce yıldır var olan bir konudur. Son yıllarda ülkemizde bu konuda medyadan takip ettiğimiz üzere ciddi bir artış görülmektedir. Konunun Ersöz tarafından bu şekilde çok olağan bir davranışmış gibi gösterilerek dile getirilmesini normal görmek pek mümkün değil ama ben linç edenler tarafında olmayacağım. Sonuçta düşüncelerini ifade etmiş ama doğru ama yanlış, kime göre doğru, kime göre yanlış? Benim ve benim gibi büyük çoğunluğun mizacına uymayan bir davranış şeklini dile getirmiş ve sırf toplumun icat ettiği ve genel olarak kabul gören kurallara uymuyor diye linç mekanizmasını çalıştırmak doğru gelmiyor bana. Üstelik diğer ve bana göre daha önemli bir tespit olan “Türkiye halkı sevişmeyi bilmiyor” söylemine tam olarak katılıyorum.

Sonuç itibariyle şu an için ortalığı kızıştıran ve linç çarklarını hareketlendiren açıklamayı, merak uyandıran içeriğe sahip kitabın akıllıca reklamı olarak görüyorum. Piyasaya çıktığında satış grafiklerine bakarak bunu daha iyi anlarız diye düşünüyorum. Son olarak Swinger mevzusuna tekrar gelecek olursak Cezmi Ersöz’e göre sadece ülkemiz değil, dünyanın genelinde kabul görmeyen bu çarpık ilişki türünün evliliğin ömrünü uzattığı yönünde ki yaklaşımı şahsi görüşümce saçmadır. Açıkçası çiftlerin böyle bir durumdan sonra birbirlerinin yüzlerine eski samimiyetleriyle bakmadıklarına ve bakamayacaklarına eminim. Yapanlarınsa sadece biyolojik ihtiyaçlarını farklı bedenlerle doyurarak bir rahatlama yoluna gittiklerini ifade etmeleri bana hiç inandırıcı ve samimi gelmiyor…

Genel ahlak kurallarının aksine yaşanan her konuda açık veya gizli bir muhalefet daima olacaktır. Günümüz koşullarında Cezmi Ersöz’ün çıkışı toplumun her kesiminden doğal bir tepki görecektir normal olarak. Ancak toplum olarak yazara bu tepkiyi verirken, kendi içimizde yaşadığımız olası çarpıklıkları görmezden geldiğimiz sürece, yaşanılanların ikiyüzlülük olduğunu bilmemiz gerekiyor.

Burak Fedakar
Önceki İçerikÇin’de iki dişi fare “bebek sahibi” oldu
Sonraki İçerikBir yazar, yeni kitap, manşete çıkan ne!
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments