Hayallerim, Tiyatrom ve Royal Akademi | Cansu Ezgi İnce Söyleşisi

"Bu kadarını ben de hayal etmemiştim hiç ama dayımın buradaki okulları niye denemiyorsun, demesiyle başladı her şey."

0

Ailesinin ona başka meslekleri uygun görmesine rağmen oyunculuğu seçmiş, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Ana Sanat Dalı bölümü mezunu Cansu Ezgi İnce hayallerinin peşine düşmüş genç bir kadın oyuncu. Oyunculuk onun için bir hobi değil. Bir meslek. Mesleğini icra etmek için ise okurken ve okulundan mezun olduktan sonra da çeşitli ülkelerde birçok projede görev almış ve farklı yönetmenlerin atölyelerine katılmış Cansu Ezgi mesleğini icra edememeye başlayınca çalışmak ve İngilizce’sini geliştirmek maksadıyla bir müddet sonra İngiltere’ye dayısının yanına gider.

İngiltere’de dayısının kebapçı dükkanında işe başlayan Cansu için aslında yeni bir dönem başlamıştır. Hayallerini gerçekleştirebilmek için önünde yeni kapılar açılır ve “Niye denemeyeyim ki; kaybedecek neyim var?” diyerek dünyanın en prestijli tiyatro okullarından birine başvuruda bulunur. Buyurun hikayenin sonrasını ve tamamını Cansu’dan dinleyelim.

– Cansu merhaba, baştan başlamak isterim. Hep tiyatro hayalin var mıydı? Nasıl başladı tiyatro tutkusu?

Cansu Ezgi İnce: Evet hep vardı. Klasik bir hikayedir ama ailem avukat ya da psikolog olmamı istedi hep. Ama ben tercihlerimi hep tiyatro eğitimi veren okullardan yana kullandım. Mimar Sinan Üniversitesinde Tiyatro okumak hep hayalimdi ve sınavlarına girip kazandım. 5 senelik eğitim hayatım boyunca bol bol yurt dışına çıktım. Workshoplara katıldım. Sürekli atölyeleri takip ediyordum. Tanıştığım yönetmenlerle, oyuncularla NetWork ağı oluşturdum. Güney Amerika’ya gönüllü çalışmaya gittim. Avustralya’ya artist residancy programından burs alarak gittim ve orada birçok sanatçıyla üretme şansı yakaladım ve performanslara katıldım. Okulda yaptığım öğrenci projemle Munih’teki Uwe festivaline kabul edildim ve orada beni izleyen yönetmen Caner Akdeniz, bir sonraki sene hiç Almanca bilmeden Almanca Faust oyununu oynamamı teklif etti. 2018 Mayıs ayında metni çalışarak Faust oyununu oynamaya gittim.

– Anladığım kadarıyla hevesten ziyade çok büyük bir istek var. Sürekli çalışıyorsun bu yüzden. Sonra İngiltereye nasıl yolun düştü?

Cansu Ezgi İnce: Yaptığım işi çok seviyorum. Çok büyük bir istek ve tutkuyla yapıyorum ve hep hayallerimin peşinden gidiyorum. Fakat tüm bunları yapıyor olmak işsiz kalmamın önüne geçemedi maalesef. Bir şekilde para kazanmam da gerekiyor. Ve hem tembelleşmemek hem de biraz para kazanabilmek için İngiltere’ye dayımın yanına çalışmaya gittim.

– Aslında farkında olmadan yeni bir dönem de başlamış oldu değil mi?

Cansu Ezgi İnce: Kesinlikle. Hem de nasıl bir dönem. Bu kadarını ben de hayal etmemiştim hiç ama dayımın buradaki okulları niye denemiyorsun, demesiyle başladı her şey. Buradaki okullar dediği yerlerde Royal Academy of Dramatic Arts. Anthony Hopkins, Kenneth Branagh, Alan Rickman, Vivien Leigh gibi isimleri yetiştirmiş ve yine birbirinden değerli hocaların ders verdiği bir okul. İlk önce İngilizcem yeterli mi diye düşündüm. Yani İngilizce’yi bir İngiliz gibi konuşmuyorum. E kodlar çok farklı. O coğrafyanın insanı değilim. Bir sürü şey düşünüp kurdum kafamda olumsuz anlamda, Royal Academy ismini duyduğum andan itibaren. Çok gözümde büyüttüm ilk önce. Sonra kaybedecek bir şeyin yok, bir kebapçı da çalışıyorsun şu an, ne olabilir ki çok kötü? Dedim kendime. Başvuruda bir motivasyon mektubu yazmanız gerekiyor, referans mektubu hazırlamanız gerekiyor. Hazırladım tüm istedikleri belgeleri yolladım ve iki hafta sonra cevap geldi; 14 Nisan’da sınava bekleniyorsunuz diye.

– Ne hissettin?

Cansu Ezgi İnce: Müthiş bir heyecan. İnanamadım. Üç aşamalı bir sınav söz konusu. Bir tane Sheaskspeare bir tane de modern bir tirad hazırlamak zorundasınız. İlk aşaması yazılı bir sınav; kendi seçtiğiniz oyunlar hakkında o an size verilen soruları cevaplamanız gerekiyor. Sonra üç saatlik bir sınava giriyorsunuz. Hiç ara vermeden yapılıyor ve parçalarınızı oynadığınız kısım burası. İsminizi söyledikleri anda hazırladığınız tiradları oynuyorsunuz. Üçüncü aşamada da karşılıklı bir görüşme var bölüm başkanı ve jüri üyeleriyle. Soruyorlar yaptığımız derste ne hissettin, en çok aklında kalan anlar, oyuncu olarak bu okula ne katabilirsin gibi.

– Diğer sınava giren öğrenciler nasıldı? Nasıl bir ortam vardı?

Cansu Ezgi İnce: Herkes çok tatlıydı ve herkes birbirine inanılmaz destek oldu. 14 kişiydik. Herkes birbirine destek olma ve karşılıklı oyun verme arzusundaydı. Hiç unutmayacağım bir an yaşadım hatta sınavda. Fiziksel olarak çok yorulduğum bir anda İngiliz bir kızla göz göze geldik benim kan şekerim düşmüş olmayacak galiba diye düşünürken karşımda gözlerime bakıp böyle çok sessizce ‘’you gonna do it” dedi ve bir anda böyle bir destek gördüğüm için o kadar mutlu ve şanslı hissettim ki sınavdaki tüm motivasyonum değişti. Çok güzel ve naif bir andı. Zaten bizimki sınav gibi değildi sanki kendi sınıfımla bir ders yapıyor gibiydik. Hatta çıkışta hep beraber kahve içmeye gittik beraber. Sonra aradan 2 hafta geçti bölüm başkanı aradı. Hoş geldiniz okulumuza diye. O anki mutluluğumu kelimelerle anlatmak çok zor.

– Royal Akademide okuyan başka Türk tiyatrocular var mı?

Cansu Ezgi İnce: Var. Ahmet Levendoğlu 1964’te Royal Akademi’nin lisans bölümünden mezun olmuş. Yüksek Lisansında okumuş bir Türk yok benim bildiğim kadarıyla. Ben de akademiyi kazanan ilk Türk kadın oyuncuyum. Umarım önümüzdeki senelerde Türkiye’den daha fazla başvuru ve katılım olur ve döndüğümüzde ortak çalışmalar gerçekleştirebiliriz.

– Neden bu kadar önemli bu okula girmek?

Cansu Ezgi İnce: Dünya değişiyor. Kültürlerarası etkileşim artıyor. Tiyatro form değiştiriyor. Dilin sınırları farklılaşıyor. İnsanların bakış açıları ve dünyayı algılayış biçimleri değişiyor. Bunların hepsi sanatı dönüştüren şeyler. Tiyatroda bizden daha önde olan ülkelerden bilgi toplayıp, gelip burada kendi ülkemizde paylaşmamız, ulaşabilenler olarak ulaşamayanlara aktarmamız gerekiyor. Mutlaka. Risk alıp kendi sınırlarımızı aşmamızın ve farklı bakış açılarını deneyimlememizin önemli olduğunu düşünüyorum.

– Tiyatronun doğduğu topraklardan bahsediyoruz. Shakespeare bunun yaratılmasında en önemli faktör. Royal akademi seni nasıl yetiştirecek bu anlamda? Sen Royalden mezun olduğunda nasıözelliklere sahip bir oyuncu olacaksın?

Cansu Ezgi İnce: Şimdi bu okulun lisans programı 3 sene, yüksek lisans programı 1 sene. Ben yüksek lisansı kazandım. 1 sene boyunca oranın tiyatrolarıyla, yönetmenleriyle, sanatçılarıyla ortak çalışma fırsatı bulacağım. Ulaşabileceğim çok zengin bir kütüphanesi olacak. Kendi ürettiğimiz işleri sergileyebileceğimiz alanlara sahip olacağız. Böylece sektörle de okurken tanışmış olacağım. Sadece tiyatro değil, dansçılarla, müzisyenlerle, tasarımcılarla, ressamlarla, müzelerle hepsiyle bağlantı kurmanıza olanak sağlıyorlar. Amacım hem okurken hem de mezun olduğumda elimden gelenin en iyisi yapmak ve çok çalışmak.

– Peki okulu bitirdikten sonra hedefin ne?

Cansu Ezgi İnce: Benim jenerasyonumdan çok fazla insan yurt dışına gidiyor şu anda. Genç beyin göçü çok fazla, tam da Türkiye’nin ihtiyacı olduğu bir dönemde hem de. Oraların bize ihtiyacı yok ki. Zaten onlar kendi sanatçılarını yetiştiriyor. Bizim gibi gençlere Türkiye’nin ihtiyacı var. Dolayısıyla Türkiye’ye dönmek istiyorum. İşimi, mesleğimi burada icra etmek istiyorum. Çünkü doğduğum coğrafya burası. Burada üretmek istiyorum. Olması gereken de bu. Bir ağacı köklerinden söküp başka bir toprağa diktiğinizde nasıl yeşermezse insan da tıpkı böyle. Bunun farkındayım. Kendi hikayelerimiz çok değerli. Orada kendi ana dilimi dahi konuşamıyor olacağım düşünsenize. O yüzden asıl hayallerimi dönüp Türkiye’de gerçekleştirmek istiyorum.

Şimdi okula girebilmen için paraya, parasal desteğe ihtiyacın var. Seni sosyal medyada bu şekilde tanıdık ve hikayenin tamamını dinlediğimizde harekete geçtik. Okul kaç para? Ne kadar sürede ödenmesi gerekiyor bu paranın? Nasıl bir destek bekliyorsun?

Cansu Ezgi İnce: Royal Akademi’de okumanın manevi tarafları olduğu kadar maddi tarafları da var. Her okul gibi. Ben ailesi ortalama bir gelire sahip biriyim. Tabii ki bir birikimimiz var fakat bu birikimle okulun tamamının parasını ve masraflarını karşılayabilmemiz imkansız. Bu anlamda destek olabilecek kişilerden ve kurumlardan sosyal medya aracılığıyla destek olmalarını rica ettim. Ve çok olumlu geri dönüşler aldım hem manevi hem de maddi anlamda. Toplamda Avrupa Birliği öğrencilerine 10,000 pound iken bizim gibi Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerin öğrencilerine 20,000 pound maalesef.

– Toplayabilecek misin bu kadar parayı?

Cansu Ezgi İnce: Ben inanıyorum. Daha doğrusu inandığım şey şu: Ben bu okulda okuyacağım öyle ya da böyle çünkü kafama koyduğum her şeyi yaptım bu güne kadar. Yabancı ülkelere workshoplara gittiğimde de hep otellerde kalmak yerine hostellerde kaldım 5, 10 kişilik odalarda. Sırf yeni bir yönetmenle tanışmak ve kendimi geliştirebilmek için. İmkansız gibi görünen şeyler beni Royal Academy’ye taşımış aslında. Tüm o deneyimler, gittiğim yollar, tanıştığım kişiler hepsi beni şu an olduğum yere getirdi aslında. İnsanların sormak istedikleri sorular olursa tüm bu süreçlerle ilgili mail adresimi paylaşabilirim. İstedikleri soruyu sorabilirler. Seve seve cevaplarım hepsini ki zaten bu süreçte sosyal medyadan da süreçle ilgili bilgi verici videolar paylaşacağım.

– Teşekkür ederim Cansu. Umarız yolun açık olur ve seninle Royal Akademiden mezun olduktan sonra söyleşi yapabilme imkanı tekrar bulabiliriz.

Cansu Ezgi İnce: Ben teşekkür ederim asıl ilginiz ve desteğiniz için. Tabii ki ne zaman isterseniz sizinle tekrar söyleşi yapabilme imkanı bulabilmeyi çok isterim. Sevgiler.

CANSU EZGİ İNCE'NİN ROYAL AKADEMİ'YE KABUL MEKTUBU

Önceki İçerikSosyal medyanın baskın gücü, Can Yayınları’na Paulo Coelho’nun kitabını toplatma kararı aldırdı
Sonraki İçerikİstanbul Uluslarası Deneysel Film Festivali’nin son başvuru tarihleri uzatıldı
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments