Mahlas, Polisiyenin Şanından mıdır?

"Polisiyenin devlet erkanıyla olan ilişkisi, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde baş gösterir. Fakat bu, biraz farklı bir şekilde olacaktır."

0

Alt türleri geniş yelpazeli olan polisiyenin bilhassa casus polisiyelerinde görülebilen takma isimler, sahte pasaport ve kimlikler; Türk edebiyatında da yer kapladı esasında. Öyle ki, döneminin çok ötesinde yazan iki yazar takma isimlerle yazdıkları polisiye romanlarla apayrı bir kariyer inşa ettiler.

Mike Hammer sigarayı bırakır mı?

Polisiyenin devlet erkanıyla olan ilişkisi, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde baş gösterir. Fakat bu, biraz farklı bir şekilde olacaktır.

1950’li yıllarda hapisten çıkan Kemal Tahir, siyasi yasaklı olduğu için ilk olarak yazarlıktan ziyade çevirmenliği tercih eder ve dört Mike Hammer romanı çevirir. Ardından, ülkede polisiye edebiyata bir ilgi olduğunu etüt edince müstear isimle Mike Hammer romanları yazmayı sürdürür.

Ancak polisiye ile öyle özdeşleşir ve karakteri o kadar benimser ki; Kemal Tahir sigarayı bıraktığı dönemde yazdığı hikâyede başkarakteri Mike Hammer da sigarayı bırakmıştır…

Tabii, bu ilgiden ötürü farklı farklı Mike Hammer romanlarının da ‘yazıldığını’ ve dünyada en çok Mike Hammer kitabı olan ülkenin Türkiye olduğunu da bu vesileyle aktarmakta fayda var.

Peyami Safa, kimden geçiniyor?

Biraz daha geriye giderek, takma isimle polisiye yazmanın Cumhuriyet dönemindeki ilk örneğiyle yazıyı sonlandıralım. Evet, Osmanlı’daki Amanvermez Avni serisinden sonra bu toprakların ilk polisiye serilerinden birisi olan Cingöz Recai’nin yazarından bahsediyorum.

Annesi Server Bedia’nın isminden uyarlamayla, Server Bedi adıyla, 100’ü aşkın tefrika ve romana imza atan Peyami Safa sadece Cingöz karakterini değil Cıva Necati, Tilki Leman, Çekirge Zehra ve Kartal İhsan gibi karakterleri de kâğıda döker.

Genel kanının aksine, polisiye yazmaktan utandığı / çekindiği için değil; farklı bir mantıkla takma isim kullanmayı seçen Peyami Safa’nın o dönem bir arkadaşının “Nasıl gidiyor?” sorusuna verdiği cevap, bu toprakların polisiye ile ilişkisinin hep sağlam olduğunun da bir kanıtıdır adeta.

“Nasıl olalım, Server Bedi’den geçinip gidiyoruz işte!”

Ankara doğumlu İngiliz yazar

Son olarak, “Rezil Fabrikatör Dosyası” ve “Kaçak Mercedes Dosyası” isimli romanları yayımlanan; kronolojik olarak ise Brüksel Lahanası, Ankara Tavası ve Vaşington Portakalı üçlemesi ile 1974 isimli altı romana sahip bir yazarımız var. Web sitesindeki özgeçmişinde Jake W. Stephenson isimli bu yazarın 1946 Ankara doğumlu olduğu, babasının görevi nedeniyle küçük yaşta Türkiye’ye geri döndüğü; Sinop ve Diyarbakır’da da yaşadığı gibi bilgiler yazılı. Ajanslarda çalıştığı, uluslararası alanda habercilik yaptığı bir gazetecilik kariyeri de olan Stephenson, bu yazıya konu olmasıyla tahmin edebileceğiniz üzere mahlas bir isim.

Yıllar boyunca çeşitli dergi ve gazetelere “Stephenson” adıyla İngilizce – Türkçe dillerde röportajlar veren polisiye yazarı ise, ODTÜ’deki mimarlık eğitimi sonrasında İller Bankası’nda ve Mimarlar Odası’nda ciddi bir kariyere sahip olan mimar Ahmet Sönmez…

Alper Kaya
Önceki İçerikMurat Arda: “TR!P, üretim yapan fikir işçilerinin dergisi”
Sonraki İçerikMelis Dağ: “Kahramanlar, çok değerli bir çalışma benim için”
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments